Formalite...

BİR süredir "sıranın kendisine geleceğini" bildiğimiz Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay, ifade vermeye çağıran TBMM Araştırma Komisyonu’na, "Akademik programı nedeniyle toplantıya katılamayacağını" bildirmiş.

Konu malum olsa da özetlemekte yarar var:

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı işbaşına geleli beri eğitim kurumlarını, Atatürk ilkelerine inanmış ellerden alıp kendi zihniyetindeki ellere teslim etmek için tüm gücünü kullanıyor.

Bakanlığa bağlı okullarda sorun -bildiğimiz kadarıyla- kalmadı. Çünkü nerede AKP vizeli eğitimci varsa yetkili noktalara onlar getirildi.

Üniversiteler ne de olsa "özerk" kurumlar. Rektörler seçimle ve belli bir süre için göreve geliyorlar. Onlara Bakan, Başbakan karışamıyor.

Ama onun da çaresi bulundu:

Van’daki gibi "yargıyı" işletirsiniz. Çok çok bir iki ihbar mektubu ve bir de soruşturmaya uygun suç bulmaya ihtiyaç vardır.

Ne var ki tutuklanma dahil, baskının en acımasızlarına hedef olan Rektör Prof. Dr. Yücel Aşkın serbest kalınca hiç de yılmış gibi konuşmadı. Tam tersine, inançları doğrultusunda eskisinden daha kararlı bir şekilde yoluna devam edeceğini tüm gücüyle haykırdı.

Demek ki bu usulün isabetli olup olmadığı henüz belli değil.

İkinci yol TBMM’nin "Araştırma" Komisyonu kurmasıdır. Bunun üstelik iyi tarafı görevin "millet" adına veriliyor olmasıdır.

Nitekim Ondokuz Mayıs Üniversitesi hakkında bu yola gidildi.

TBMM’nin herhangi bir konuda araştırma yapmasına elbet kimse bir şey diyemez. Ama o araştırmanın dürüstçe, yani tarafsız bir yaklaşımla yapılmasını istemek milletin hakkıdır. Çünkü aksini yapmak milleti aldatmak olur.

Ne var ki Ondokuz Mayıs Üniversitesi ile ilgili Araştırma Komisyonu’nun yapısı, bu komisyonun aslında kararını verdiğini -yani Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü’nü şu veya bu bahaneyle suçlu bulacağını- ancak formalite gereği konuyla meşgul olduğunu düşündürtmektedir.

Gerçekten, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay’ı 9 Haziran 2005 tarihli TBMM Genel Kurul görüşmeleri sırasında, "keyfi yönetim", "kadrolaşma" ve "yolsuzluk"la suçlayan Samsun AKP Milletvekili Cemal Yılmaz Demir, komisyonun başkanıdır. Komisyonun 12 üyesinden 5’i bu suçlamaları içeren önergeyi imzalayan AKP milletvekilleridir. Komisyonda 8 AKP, 4 CHP milletvekili olduğuna göre gerisini konuşmanın anlamı yoktur.

Daha da güzeli... Komisyon, "uzman" olarak Bernay tarafından haklarında daha önce soruşturma açılan iki kişiyi çalıştırıyor.

Bu durumda Bernay’ın dün niçin ifade vermeye gitmediği anlaşılmıyor mu?

Aslında komisyon, Bernay’ın göreve getirildiği 2000 yılından bu yana üniversitede yapılmış ne kadar yazışma varsa, hepsinin kamyonlar dolusu fotokopilerini TBMM’ye iletti. Böylece "ne istiyorsanız, takdim ettim" demiş oldu.

Şimdi "karar" mı bekleniyor?

O zaten bir formaliteden ibaret. Çünkü malum!
Yazarın Tüm Yazıları