Fıstıklı döner

Güncelleme Tarihi:

Fıstıklı döner
Oluşturulma Tarihi: Nisan 25, 2009 00:00

Antep fıstığı dönere de girdi. Kimi süper diyor, kimi ağır... Yemeden karar vermek imkânsız!

Haberin Devamı

Şakir Baba, Nişantaşı Rumeli Caddesi’nde, Riva Otel’in girişinde açıldı. Özelliği 40 kilo etin içine, Antep’ten gelen en iyi kalite 3 kilo fıstık katılmasında. Kömür ateşinde pişen döneri yerken çıtır çıtır fıstıklar ağzınıza geliyor. Bazısına ağır gelebilir, ben bayıldım. Fıstıklı dönere bayılanlar arasında benden başka Asuman Krause, Ege, Zeynep Özal, Verda Penso, Abdullah Kiğılı gibi ünlü isimler var.
Fıstıklı dönerin hikayesi taa 1940’lı yıllara, Gaziantep’e dayanıyor. Şakir Baba, fıstık ticaretiyle uğraşan han sahibi zengin bir tüccar. Yanında çalışanları pek seviyor, yemeklerine kadar özel ilgileniyor. Bir gün personel yemeklerine fıstık katılmasını emrediyor. O gün yemekte döner var. Fıstıklı döner böylece doğuyor. Bugün Nişantaşı’ndaki Şakir Baba büfesine ismini veren de onun torunu Murat Çelikel. Çelikel, Riva Otel’in de sahibi. “Lobiden biraz çalıp, fıstıklı döneri tattırabilmek için bir büfe kurduk” diyor. Haftanın yedi günü, 10.30-19.00 arası açıklar. Büfede sadece tost ve fıstıklı dönerli ürünler var. Dürüm 7 buçuk, porsiyon 8 lira. Civarda oturuyor ya da çalışıyorsanız, paket servisleri de var: (212) 241 65 56.

Hande Yener hakkında mahkeme kararı çıkartmak istiyorum

Önüm arkam, sağım solum sobe. Hande Yener manyaklarıyla çevrilmiş durumdayım. Yeni albümünün ilk konseri vardı Balans’ta geçen cumartesi. Bütün yaz sergileyeceği konser konseptini görücüye çıkardı. Günler öncesinden gidilecek diye başımın etini yemeye başladılar.
Halbuki ben Hande’ye küsüm aslında, haberi yok... Hiç de gocunmam: Eller havaya seviyorum, tüketicisiyim. Batılı buna mahcup, suçlu zevk (guilty pleasure) diyor. Yani siyaseten hoşlanmamanız gereken bir şeyden yine de için için zevk almak... Velhasıl Hande benim eller havaya kraliçemdi. Sadece benim mi? Bir milyon albümü ben almıyordum herhalde.

Haberin Devamı

UYAN ARTIK, UYAN

Sana Kırmızı Çok Yakışıyor, Sen Yoluna Ben Yoluma gibi şarkılarıyla ayrılmaların, barışmaların, sanki aşkların bile tadı daha bir güzel çıkıyordu. Geçen akşam Saba Tümer’de denk geldim. O da kendi Hande top 5’ini çıkarmış, hepsi eski şarkıları. Konserin başında Hande eski mi istiyorsunuz yeni mi diye sordu kalabalığa. Herkes hep bir ağızdan eskiiiii diye gürledi, kendisi de şaşırdı. Ben kendimi tutamayıp “uyan artık uyan” diye bağırmışım millet dönüp güldü.
Sen tut başımıza Çengelköy Björk’ü kesil. Kötü mü? Haşaa. Olmuş mu? Âlâsı. Ama bana ne? Sanat sanat için mi, toplum için mi? Başkaları var efendim, onları dinleyin diyeceksiniz.
Evet ama, bu bencil içlerinde en iyisiydi.
Toplum hayatında böyle rolü olan bir kişiye bu kadar özgürlük tanınabilir mi? Bir mahkeme kararı falan çıkartsak Hande Hanım’ı sadece kendi istediği müziği yapma bencilliğinden alıkoyamaz mıyız?
Gelelim yeni albümün konser parformansına...
Bir kere artık arkasında bir orkestrası var. Öyle eskisi gibi “laptop üstü Hande” değil yani. Bu da sahnesini daha az biyonik, daha starvari yapıyor. Hande Yener bu şovuyla bir şeyi daha kanıtladı o gece: Dans etmenin bir yetenek olmadığını. Yeni hocasının mucizesi midir nedir, Hande’miz yürüyor, yürümekle kalmıyor artık dans ediyor! Bu umudu Ajda için de hep koruyageldim.
Peki Hande Yener o gece ne giydi? İlk kez o gece barkovizyondan gösterilen Hayrola klibi nasıl olmuş? Yine bir Çakma Madonna hikayesi mi, yoksa bugüne kadar yaptıklarının en iyisi mi? Bütün bunları e-kolay’daki köşemde tartışıyoruz: http://sehir.ekolay.net/

Katy Perry’ye haşema giydirdiler

Bir kızı öptüm, hoşuma da gitti şarkısıyla listelerin zirvesine oturan, temmuzda İstanbul’da da konser verecek olan Katy Perry’nin albümüne Suudi Arabistan’dan sansür geldi. Katy’nin seksi kıyafeti Suudi polisi tarafından sansürlendi, bıngıl bıngıl meydandaki kol ve bacakları edeplendirilerek haşema giymiş gibi kapatıldı. Olay susiesbigadventure adlı bir internet blogunda patladı. Müzik şirketi sansürü kendilerinin yapmadığını açıklarken, Suudi ahlak polisinin albümleri tek tek açtığı, kitapçıkları çıkararak yerlerine edepli fotoğraflar koyduğu anlaşıldı. İyi güzel de, şarkı sözleri ne olacak?

HİPERAKTİF’İN SEÇİMİ

BEYKOZ
Trophy Coliseum


2-3 Mayıs’ta düzenlenecek. 2’şerli takımlar halinde koşu, bisiklet, ip geçişleri, tırmanış, kano, trekking, yüzme ve sürpriz etaplar var. Zorluklarına göre 4 kategoride yarışabilirsiniz. Kısa Parkur, daha önce yarışmamışlar, antrenmanlı olmayanlar, macera sporları ile tanışmak ve eğlenmek isteyenler için. Bitirme süresi: 3-5 saat. Orta Parkur, antrenmansız tecrübeliler veya antrenmanlı tecrübesizler için, teknik olarak zor ama kısa bir parkur. Öngörülen bitirme süresi: 12-22 saat. Uzun Parkur, teknik olarak zor ve uzun parkur. Öngörülen bitirme süresi: 18-22 saat, fiziksel olarak güçlü, yarışma tecrübesi olan takımlar için. Uzun ve orta parkuru, 2 Mayıs Cumartesi günü Acarkent Coliseum’dan başlayacak yarışta; katılımcılar, 200 km’den fazla yol aşarak, gece Beykoz-Şile arasındaki çadır kampında dinlenip, 3 Mayıs Pazar günü yarışı başladıkları noktaya dönerek tamamlayacaklar. Dereceye girenlere yıllık Coliseum üyeliği gibi hediyeler var. Kısa parkur 60, uzun parkur kişi başı 80 lira. www.maceraakademisi.com (212) 281 79 75.

BURGAZADA
Rakı-balık turu


İstanbul Sailing Academy, yarın (26 Nisan) yelkenli tekneyle Burgazada’ya tur yapıyor. Saat 09.00’da Kalamış Marina’da buluşacaklar. Tekneyle doğru Burgaz’a. Yemek Barba Yani’de (Kalpazankaya Restoran). Sonra isteyen köpüklü kahveyle deniz kıyısı sefası, isteyen Ada turu yapabilir. Saat 17.00’de Kalamış’a geri dönüş. Kişi başı 110 lira. www.istanbulsailing.com. (212) 259 65 55.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!