Fırsatlar ve tehditler

Bazı gerçekleri anladığımız varsayımı ile önümüzde ekonomiyi rahatlatacak önemli fırsatlar olduğunu düşünüyorum.

Kurların istikrara kavuşmasıyla TL yatırımcısı rahatlayacak. Mali sistem TL cinsinden reel olarak büyüme eğilimine girecek.

Bir aksilik olmazsa, bugünkü Hazine'nin iç borçlanma ihalesi, vadenin de kısa olması nedeniyle çok rahat geçecek. İhalede faizler büyük bir olasılıkla düşecek. İhalenin sonucu, yatırımcının kaybolan güveninin yeniden tesis edilmesine katkı yapacak.

MALİ SİSTEM

Kurların birkaç ay istikrarlı gitmesi durumunda yavaş yavaş yabancı mali yatırımcılar da mali piyasalarımızla ilgilenmeye başlayacaklar. Önceleri çok kısa vadeli yatırımlar yapsalar da, kur rejimine güven arttıkça yabancı yatırımcıların TL cinsinden yatırımlara ilgisi artacaktır.

İçinde yaşadığımız şartlarda, mali sistemimize yabancı yatırımcıların girmesi, ekonominin rahatlaması için önşartlardan biri haline gelmiştir. Sıcak parayı sevmesek de, bu gerçeği kabul etmek zorundayız.

Reel olarak yüzde 25 küçülen mali sistemimizin kendi olanaklarıyla kısa sürede eski boyutlarına gelmesi çok zordur. Yabancı yatırımcıların gelmesiyle mali sistemin büyümesi hem kolaylaşacaktır hem de hızlanacaktır.

Şubat krizinden beri giderek azalan döviz rezervleri yeniden artış eğilimine girecektir. Rezervler hem yabancıların döviz satışıyla artacaktır, hem de bizlerin dövizde kár edebilme şansımızın kalmadığını görerek döviz satacağımız için artacaktır. Artan döviz rezervleri kurlarda istikrarı sağlarken ekonomiye güveni daha da artıracaktır.

Bunu başarabildiğimiz takdirde, reel sektörün de canlanması gündeme gelebilecektir. Bankacılık sisteminin kredi verme olanakları artacaktır. Bugün iyi ya da kötü neredeyse tüm kredilerini kapatmaya çalışan bankacılık sektörü yeniden müşteri arayışına girecektir. Daha da önemlisi, bankacılık sektörü ekonomideki önemli bir istikrarsızlık unsuru olmaktan çıkacaktır.

Bütün bunlar gerçekleştiğinde, artan ekonomik aktiviteyle beraber devletin vergi gelirleri de artmaya başlayacaktır. Bunca tasarrufa rağmen, kamu finansmanında beklenen iyileşme o takdirde çok daha kolay sağlanacaktır. Kısacası, şubat ayında başlayan kriz hafifleyecektir.

Önümüzdeki fırsatlar bunlardır. Bu fırsatlar IMF'ye karşı ev ödevimizi yaptığımız ve kurlarda belli bir istikrarı yakaladığımız takdirde kolayca değerlendirilebilecektir.

BİR DENEY Mİ?

Bir de madalyonun diğer yüzü vardır. Son üç-dört gündür piyasalarda gözlediğimiz durum kurların istikrarı için değil de, kurların geçici bir süre için düşürülüp yüksek kurlardan döviz alanların cezalandırılması için yaratılmışsa, vay halimize! Bütün bunlar kurların yükselebileceği gibi, düşebileceğini de göstermek için yapılmışsa, başımıza gelecekleri düşünmek bile istemiyorum.

Piyasalar hangi dürtü ile bugünkü durumun yaratıldığını yakında mutlaka test edeceklerdir. Kurlarda kalıcı bir istikrarın sağlandığı izlenimi alındığında, önümüzde çok ciddi fırsatlar vardır. Aksi takdirde, ‘‘kurlar dalgalanmaktadır, yükselir de, düşer de’’ deniyorsa, Türkiye ekonomisi çok ciddi tehditler altındadır.

Artık Türkiye ekonomisi ile deney yapmayı bırakalım.
Yazarın Tüm Yazıları