Fikir üretemeyen mal da üretemez

Güncelleme Tarihi:

Fikir üretemeyen mal da üretemez
Oluşturulma Tarihi: Eylül 29, 2001 17:17

Bir ülke mal üretiyor ama fikir üretemiyor olamaz.

Tersten söyleyelim; bir ülke fikir üretiyor ama mal üretemiyor, hiç olamaz.

Bu ülkede bir kriz yaşanıyor. Ekonomistler, doğal olarak, krizin nedenlerini araştırıp, yanlış doğru öneriler getiriyorlar.

Ancak, galiba herkes müttefik ki, krizin özü üretim krizi.

Bu krize 'reel sektör krizi' de diyorlar. Adı ne olursa olsun; işin özü: 'Bu ülke üretmiyor!', üretmeden tüketmeye bayıldığı için de başı dertten kurtulmuyor.

* * *

Üretim denince de biz sadece mekanik bir üretimi anlıyoruz. 'Üretim yok', cümlesi 'şartlar el verse üretiriz', anlamına da geliyor.

Doğru, bu cümlenin de mekanik yönüne bir itirazım yok.

Ancak, benim kastım başka!

Ben başkaları tarafından tanzim edilmiş, planlanmış, hatta üretilmiş üretimin yeniden üretimini kasıt etmiyorum.

Ben üretimin üretiminden bahsediyorum.

İşte bu konuda bu ülke fukara!

Ancak, kopya ederek üretiyor.

* * *

Üretimi üretebilmek için salt mühendislik bilgisi yetmiyor. Mühendislik bilgisini edinecek adamın felsefe, edebiyat, tarih, kültür de bilmesi gerekiyor.

Maddi üretimde ileri gitmiş ülkeler önce felsefe, edebiyat, kültür üretiminde ileri gitmişler, zengin bir tarih üretmişler; sonra mühendislik harikaları yaratmışlar.

Biz ise felsefe üretemediğimiz, edebiyatı iplemediğimiz, kültür denince sadece kopya edilmiş bir mondenliği anladığımız, zengin tarihimizi Cumhuriyet, Osmanlı diye bölerek fukaralaştırdığımız için mühendislik de üretemiyoruz.

Nereden geldim buraya?

Kel alaka bir konudan!

11 Eylül faciasından sonra tüm dünya ister komplo teorileri, ister derin analizler ile bu eşi emsali görülmemiş olayı anlamaya, yorumlamaya, analiz etmeye, tedbir almaya, öngörüde bulunmaya çalışıyor.

Belki de tarihi döndürecek böyle bir olgu karşısında fikir yarışına girmek doğal, hatta beyin sahibi insan olmanın gereği de!

Aynı gayret biz de var.

Bizim aydınlarımız!, aklı evvellerimiz de sözüm ona fikir üretiyorlar. Hazretler, her gece bir TV ekranını yarım saat işgal etmeden duramıyorlar.

Ancak, bir dinleyin onları, ne kadar sığlar! Ne kadar fındık kabuğunu doldurmayacak meseleler ile uğraşıyorlar.

Hürriyet'teki köşemde de yazdım. Hangi kökenden, düşünceden gelirse gelsin; düşünce imal ettiğini iddia eden muhteremlerin ortak noktaları var. Bu ortak noktaların şaşmaz özelliği de:

a) ben-merkezlilik,

b) şablonculuk.

Düşünmeyi öğrenmemiş insan kelimeler ile kavga etmeyi, inatlaşmayı hüner sayıyor. Gazeteler düşünce fukarası ama kavgacı ve inatçı; kavgacı ve inatçı olduğu için de popüler köşe yazarları ile dolu.

Bu insanlar neden popüler?

Türk insanı genelde düşünmeyi değil, sille tokat dövüşmeyi bildiği için onları kendisine yakın hissediyor da ondan!

* * *

Ekranlarda 11 Eylül'ü yorumlayan düşünürler! ne hikmet ise ben-merkezcilik ve şablonculuk konusunda yarış içindeler.

Törkiş entellere baktığınız zaman teröristlerin; ya Türkiye'deki bu zevatın dediklerini ispatlamak ya da Türkiye'nin evrendeki önemini yedi düvele duyurmak için New York ve Washington'u bombaladıkları intibaına kapılıyorsunuz.

Adam İslamcı ise; Mossad ABD'yi Müslümanlara düşman etmek için bu işi yapmış oluyor. Adam solcu ise; ABD emperyalist emellerine ulaşmak için derin devlet bombayı atıyor.

Milliyetçiye göre bu işi ancak terörizm uzmanı Türkler çözüyor. Bunun için merkez üs ülkemizde kurulmalı.

Her dönem postal cilalamaya bayılanlar için de; bu hareket 28 Şubat'ın ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Zaten dünyada yeni bir 28 Şubat dönemi başlayacak. Paranoyaklar ise 'aynısını bize yapılırken sesleri çıkmıyordu, terörü şimdi anladılar', diye tutturmakta!

* * *

İster kaçık olsun, ister uyduruk bizim muhteremlerden ilaç niyetine orijinal bir görüş çıkmıyor. Herkesin ne diyeceğini baştan tahmin ediyorsunuz, tekrar tekrar aynı şeyleri dinlemekten gına getiriyorsunuz.

Düşünce sistematiğini geliştirmemiş olanlar, düşünce de üretemez, makine de!


e-posta: culsever@hurriyet.com.tr fax: 212 677 06 93
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!