Fethullah Hoca uçmaz İhsan Kalkavan uçurur

MESELEYE soru-cevap faslıyla başlayalım:

Soru: Fethullah Gülen Hoca uçabilir mi?

Cevap: Teknik olarak uçamaz.

Soru: Peki uçurulabilir mi?

Cevap: Tabii ki uçurulabilir.

Soru: Peki bu iş nasıl olur?

Cevap: Şeyhin uçma yeteneği yoktur; ama müritlerin uçurma yeteneği epey gelişmiştir. Yani ‘Şeyh uçmaz ama mürit uçurur’. Hem de acayip uçurur...

***

Eskiden bu ‘uçurma’ eylemi şöyle gerçekleşirdi:

Bir mürit çıkar, ‘Bizim şeyh deryayı yürüyerek geçti’ derdi.

Buna mukabil, ‘rakip tarikat’ın müridi, karşı atağa geçer, ‘O da bir şey mi canım... Bizim şeyh her gece Mekke’ye gidip geliyor’ deyiverirdi.

Böylece ‘Bizim şeyhin kerameti, sizin şeyhin kerametini ona katlar’ savaşı, alır başını giderdi.

Ve fakat...

Postmodern dönemlerde işin rengi değişmiştir.

Artık, ‘Yürüyerek derya geçmek’ ya da ‘Gece olunca hiçbir teknik yardım almadan Mekke’ye gidip gelmek’ gibi iddialar feci demode.

Artık müritler, şeyhlerini ‘Bizim şeyh, filanca futbol kulübünü şampiyon yaptı’ filan diyerek uçuruyorlar.

***

Bu ‘teorik çerçeve’yi, İhsan Kalkavan’ın, Fethullah Gülen’le ilgili sözlerini yorumlamak için çizdim.

İhsan Kalkavan da kim mi?

Hálá tanımayan kaldıysa portresini belirgin kılan özellikleri sıralayayım:

- İşadamıdır. En son yayınlanan ‘Yüz Türk Zengin’i listesinde, alt sıralarda da olsa yer alabilmiştir.

- Beşiktaş’ta yöneticilik yapmıştır. Futbol dünyasının içindedir.

- Denizler hákimi olmak amacıyla teknesiyle dünya turuna başlamış ancak ‘ilahi ikaz’ nedeniyle yolculuğunu yarım bırakmıştır.

- En son Çin’de geçirdiği feci kazayla gündeme gelmiştir.

Aslında modern, kalender, sonradan dindar, iyi huylu, hırssız, aykırı bir işadamıdır.

En önemli özelliği ise Fethullah Gülen’e duyduğu yakınlıktır.

İşte bu İhsan Kalkavan, Gülen’le ilgili öyle hikáyeler anlatıyor ki, Gülen’in bir tarikat şeyhi olmadığını bildiğimiz halde, aklımıza ‘Şeyh uçmaz, mürit uçurur’ sözü geliveriyor.

***

Hikáyelerden biri şöyle:

Hocaefendi, bir gün dostlarına ‘Ömründe sadece bir kez maça gittiğini, o maçın da Galatasaray maçı olduğunu, bu yüzden gönlünün Galatasaray ile meşgul olduğu’nu söylemiş.

Bunun üzerine orada bulunanların çoğu, hemen tuttukları takımı bırakıp Galatasaraylı oluvermişler!

Buraya bir ‘mim’ koyalım ve hemen diğer hikáyeye geçelim:

Galatasaraylı futbolcular, Gülen’i ziyarete gitmişler.

‘Hocaefendi’, o günlerde takımda hiçbir teknik direktörün göremeyeceği sorunu görmüş.

Takımdaki nifakı, oyuncuların birbirine pas vermemesini filan...

Ve futbolculara şöyle demiş: ‘Her sahaya çıkan kendine değil, arkadaşına dua etsin, arkadaşının başarısını istesin.’

Buradaki ‘kapalı uyarı’yı, ‘Bireysel oynama, pas ver’ şeklinde futbol diline çeviren Galatasaraylı futbolcular, Gülen’in taktiğini uygulamışlar ve UEFA şampiyonu olmuşlar.

***

‘Kıssanın hissesi’ne gelince...

Fethullah Gülen, İslami cemaat önderleri arasında en gerçekçi değerlendirmeleri yapan isimdir. Dünyada olup bitenlerin farkındadır. Barışçıdır. Felsefeyi bilir, mantık okumuştur. Hitabeti etkileyicidir. Uluslararası ilişkileri iyi bilir. Tevazusu herkesçe malumdur.

Bütün bunları biliyoruz.

Ama bakın...

O bile ‘uçurulmaktan’ kendisini kurtaramıyor.

Sanırım, İhsan Kalkavan’ı, ‘Keşke öyle şeyler söylemeseydin İhsan’ diye uyarmıştır.

Uyarmış mıdır acaba?
Yazarın Tüm Yazıları