Ferai Tınç: Keşke Monaco'ya Sezer de gitse

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

TELEVİZYONUN karşısına çakılmış, muhteşem maçı heyecan dorukta izlerken aklıma İtalyan Cumhurbaşkanı Sandro Pertini geldi.

1982 Dünya Kupası'nda İtalya ile Almanya arasındaki final maçı için Madrid'e giden Cumhurbaşkanı'nın, İtalyan takımının şampiyonluk golünde kendini tutamayıp sıkılı yumruklarıyla havaya fırlayışını anımsadım.

Son anda sürpriz bir kararla Madrid'e giden Pertini, takımının zaferiyle birlikte ölçülü ve ciddi cumhurbaşkanı duruşunu devam ettiremiyor ve ‘Viva Italia’ diye yerinden fırlıyordu.

Birlikte maçı izleyen İspanyol Kralı Juan Carlos ve eşi Kraliçe Sophia'nın ifadesiz duruşlarıyla Pertini'nin coşkusu arasındaki zıtlık, İtalyan Cumhurbaşkanı'nın son ana kadar kendini tuttuğunu gösteriyordu.

O resim ertesi gün dünya basınında yer aldı.

86 yaşındaki cumhurbaşkanı, tüm İtalyan halkının heyecan ve sevincini coşkusunda somutlaştırdığı anın resmiyle büyük sempati topladı.

* * *

BENİM gibi futboldan anlamayan birini bile mest eden o güzelim oyunu izlerken, öyle bir resmin eksikliğini hissettim.

Rekabet ortamından süzülerek gelen mükemmel bir performans ve gerçek başarının Türkiyelisini dünya ile paylaşırken, ‘Keşke yeni Cumhurbaşkanımız da o tribünlerde olsaydı, zafer resmi içinde yer alsaydı’ dedim.

Bu resimle, ‘21’inci yüzyılda farklı bir Türkiye' imajı vurgulanırdı.

İletişim kanallarının, önceden hazırlanmış metinlerin okunmasıyla sınırlı olmadığı günümüzde, kitlelerin duygularını aynı platformlarda paylaşmak, insan; refleksler göstermekten kaçınmamak çoğu zaman verilmek istenen mesajların anlamlarını daha da derinleştiriyor.

* * *

HUKUK devleti özlemimizin farkında olan yeni cumhurbaşkanının yemin töreninden sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yaptığı konuşmanın dış politika bölümünü dikkatle inceledim. Avrupa Birliği perspektifi netti ama, 21'inci yüzyılda nasıl bir bir dünya ve nasıl bir Türkiye sorularının yanıtı genellemeler arasında boğulmuştu.

‘Atatürk zamanında benimsenen temel ilkeler günümüzde de geçerliğini korumaktadır’ diye başlayan yedi satırlık dış politika paragrafı Türkiye'nin ‘Atatürk’ün akılcı, ulusalcı, bağımsızlıktan ödün vermeyen, ülke yararını en üst düzeyde tutan onurlu, kişilikli çizgisini sürdürecektir' sözleriyle bitiyordu. Bundan da pek bir şey anlaşılmıyordu.

Umuyorum, fazla vakit geçirmeden dış politika da yeni Cumhurbaşkanımızın öncelikleri arasına girer.

Ve her fırsatın Türkiye'nin sesinin duyurulacağı bir kürsü haline dönüştürülmesi gerçeğini gören Cumhurbaşkanı, Süper Kupa için Monaco'ya gider.

Yazarın Tüm Yazıları