Ferai Tınç: Geçmişi sorgulamadan gelecek kurulamaz

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

Karanlık güç odaklarının taaruzuna karşı durabilecek bilinç seviyesini yaygınlaştırmak, geçmişi unutmamaktan geçiyor.Son yirmi yılını didik didik etmeden Türkiye'nin, başını beladan kurtarması pek mümkün görünmüyor. Her ne kadar, Batman Valiliği tarafından 93-97 yıllarında satın alınan silahların, Hizbullah ve PKK'ya verilmediği, jandarmanın elinde olduğu açıklansa da, yanıtsız sorular hálá ortada duruyor.

Neden, jandarmaya silahları valilik alıyor? Neden Kinteks?

Bu isim Türkiye'nin 80'li yıllarını ve dönemin karanlık ilişkilerini hatırlatıyor.

* * *

TÜRK Mafyasının önde gelen isimlerinden Bekir Çelenk, Ülkü Ocaklı Mehmet Ali Ağca ile Papa'yı öldürmesi için para karşılığında anlaşma yaptığı günlerde, Bulgar devlet şirketi Kinteks firması ile yakın ilişkideydi.

Kinteks, henüz o zaman Batman Vali'liğine silah satmamıştı ama, uluslararası terörle ilişkisi ortadaydı.

Papa suikasti davasının ünlü savcısı Carlo Palermo, ‘‘Hedefteki Papa’’ (Il Papa nel Mirino) adlı kitabında bu ilişkiyi şu sözlere ortaya koyuyordu:

‘‘Bulgar başkentinde silah ve uyuşturucu kaçakçılığında doğrudan rol alan ve uluslararası terörizm ile bağları bulunan güç odakları vardı. Bunlar, Cosa Nostra'dan da daha tehlikeli olan Türk Mafyası ile ilişkideydiler. Aralarında 'Bozkurt'lara bağlı kişiler de bulunuyordu. Liderleri arasında, Mehmet Ali Ağca ile Papa'yı öldürmesi için anlaşma yapmakla suçlanan Bekir Çelenk de vardı.’’

Suikast soruşturmasını derinleştirmek üzere, 1985'te Sicilya'nın Trapani kentine giden Palermo buradaki şok edici gözlemlerini şu sözlerle aktarıyor:

‘‘Gizli toplantılar yapan Mason localarından sadece birkaç yüz metre ötedeydim. Bunlar uluslararası toplantılardı, uluslararası mafya, politikacılar, Bulgarlar, Ruslar, Araplar, Vatikan'a yakın isimler, ABD'nin gizli yönetim merkezlerine bağlı 'Amerikan dostları' ve P2 Mason Locası'nın zirvelerine yakın kişiler katılıyordu toplantılara. Trapani'de bir NATO üssü de bulunuyordu.’’

Trapani'de başka bir şey daha vardı. Gizli bir baz morfin laboratuvarı.

‘‘Trapani yakınlarında, ham maddesi Türk mafyası tarafından temin edilen bir uyuşturucu rafinerisi de vardı. Çelenk ve Ağca da burasıyla ilgiliydi’’ diyor Palermo, ‘‘Bu yerlerde, batı ve doğu gizli servisleri, Sicilya mafyası ve Arap dünyasının karanlık güç odakları arasında gizli anlaşmalar yapılıyordu.’’

Palermo'nun titiz soruşturmalarıyla ortaya çıkan gerçekler sadece 80'li yıllarda dünyanın kaderinin nasıl çizildiğini anlatmakla kalmıyor, Türkiye'nin 70 ve 80'li yıllarda çektiği acıların arka perdesini ortaya koyuyor, ama en önemlisi bugünlere de ışık tutuyor.

* * *

TÜRKİYE son yirmi yıldır, birşeylere karşı savaşıyor. Solcular, sol ve sağ terör, PKK, din siyaseti yapanlar, Hizbullah terörü; Bir tehdit bitiyor, diğeri başlıyor.

Bu fasit daireyi kırmanın tek yolu son yirmi yılın, hukuk devleti bakış açısıyla didik didik edilmesinden geçiyor.

PKK'nın da adını değiştirmesi aklanmasına yetmiyor. Öcalan'ın İmralı'da başladığı itiraflarının tamamlanması, karanlık ilişkilerinin dökümünü yapması gerekiyor. Halkın çıkarları adına kimin çıkarlarının savunulduğu ortaya konmadan, PKK adını değiştirse de, anlamı değişmiyor.

DYP Lideri Tansu Çiller'in, ‘‘Teröre karşı yasal bir mücadele yürüttük’’ sözleri de, Susurluk sistemi, yarı açık dosyaları ve bütün pis kokularıyla gözümüzün önünde dururken hiç de inandırıcı olmuyor.

Geçmişi didik didik sorgulamadan, sağlıklı bir geleceğe yürümek mümkün görünmüyor.

Yazarın Tüm Yazıları