Fenerbahçe soyunma odasında durum

EKİM ayının ortalarında Fenerbah-çe’nin Dereağzı tesislerinde Aykut Hoca ile sohbet ediyoruz.

Haberin Devamı

Biraz önce antrenmandan gelmiş. Orada bana şunu söylüyor:

“Takımı 2 ay götürebiliriz, ama ondan sonra ne olur bilemiyorum”.

Ekip ruhuna dayalı insan birlikteliklerinde, liderlik önemlidir.

Lidere yapılan haksızlık, takımın ruhunu iki türlü etkileyebilir.

Ya moralini bozar, ekip ruhu dağılır...

Veya ekip ruhunu kamçılar.

Çoğunlukla da şöyle olur: Önce kamçılar, sonra amaç hasıl olmazsa moraller bozulur.

Ligin ilk 2 ayında Fenerbahçe’de ekip ruhunu kamçıladı.

Bundan sonra ne olur? Aykut Hoca’nın tahmin ettiği süre doldu mu?

VOLKAN NE DİYOR O SÜRE DOLDU MU

Fenerbahçe kalecisi Volkan Demirel’in Gaziantep maçından sonra yaptığı konuşmaları dikkatle okuyunca Aykut Hoca’nın o günkü sözlerini hatırladım.
Demek ki soyunma odasının morali çok iyi değil...

Demek ki Aykut Hoca’nın tahmini çıkmaya başlıyor.

Oysa moral bozacak bir durum yok.

Fenerbahçe’nin performansı, geçen yılkinden daha düşük değil, tam aksine birinci devre durumu daha iyi.

Taraftarın performansında en küçük bir düşüklük yok.

Tam aksine, geçen yıldan daha motive.

Beşiktaş ve Galatasaray derbilerini kendi evimizde oynayacağız.

Sivasspor maçını alıp şampiyon olduktan sonra İstanbul’a dönerken uçakta Aykut Hoca’ya Stoch’u neden oyundan çıkardığını sormuştum.

Ben Stoch’u çok seviyorum. Bana göre çok iyi bir oyuncu.

Çok çabuk pozisyona giriyor.

Hızlı, zeki ve etkili bir oyuncu.

Ama bunun kadar önemli başka meziyetleri de var.

Göze çok hoş gelen bir futbol oynuyor. Bu haliyle bende hep büyük bir star futbolcu duygusu yaratıyor.

O nedenle geçen sezon Aykut Hoca’nın ondan yeterince yararlanamadığını düşünüyordum.

Ama bu sadece benim görüşüm.

Fenerbahçe bu yıl Stoch’u kazandı.

Alex hep bizim, hepimizin Alex’i...

Bir numaralı moral hocamız.

Gökhan Gönül, Volkan Demirel...

Formdalar.

Yani daha lig sonuna kadar atacağımız barut var.

AZİZ YILDIRIM’IN SAVUNMASI FENER’İN GÖĞSÜNÜ KABARTACAK

Bir de şu:

Hepimiz eminiz ki Aziz Yıldırım Fenerbahçelilerin göğsünü kabartacak bir savunma yapacak.

Hepimiz biliyoruz ki, o savunma, her tarafı lime lime dökülen o iddianameden çok, ama çok daha kuvvetli ve ikna edici olacak.

Sevgili Fenerbahçeliler...

Bütün bunlar yetmiyor, artı bir şey daha mı istiyorsunuz?

Buyurun yan taraftaki mektubu okuyun.

Hiçbir şey bu mektup kadar koymadı

HİÇBİR şey bana o mektup kadar koymadı.

Çünkü o benim çocukluk hayallerimin 3 idolünden biri.

O, Lefter Küçükandonyadis...

Can Bartu ve Metin Oktay’la birlikte bütün bir çocukluk ve delikanlılık hayatıma damgasını vuran insan o.

Kim bilir kaç defalar, İzmir’in Alsancak Stadı’nın kapısında onun maçtan çıkışını beklemişim.

Stat kapısından otobüs kapısına kadar geçecek o 5-10 saniyede onu görebilmek, ona üç-beş metre yakından bakabilmek için.

Şimdi o insan cezaevindeki Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’a yazıyor.

* * *

Haberin Devamı

Aziz Yıldırım cezaevine girmiş, o ise ağır bir hastalık için hastaneye giriyor.

“Fenerbahçe’ye ve sana haksızlık yapıldığını düşünüyorum” diyor.

“Bunları senin yanına gelip söylemek isterdim, ama doktorum izin vermiyor” diyor.

“Ben Fenerbahçe’ye bu formayı giyerek hizmet ettim, sen ise başkan olarak inanılmaz işler başardın” diyor.

Ve bitişteki o hüzünlü, o ağır hüzünlü veda cümleleri:

“Ne kadar ömrüm kaldı bilemem.”

“Hakkını helal et. Bu yeter benim için...”

Çocukluğumun, hayallerimin, kendimi Fenerbahçe forması içinde seyredip iftihar ettiğim günlerin büyük kahramanı...

Lefter Küçükandonyadis...

Adanın sessiz insanı...

Futbolun sufi bilgesi...

* * *

Haberin Devamı

Dün bu mektubu defalarca okudum...

Hiçbir şey bana bu mektup kadar koymadı.

O yaşta ağır bir zatürreeden hastaneye giriyordu.

Ve ben okudukça, o mektup hüzünlü bir vasiyete dönüşüyordu.

Defalarca okudum... Defalarca ağladım...

Hissettim ki, Fenerbahçe bu mektubu hiç unutmaz...

Çünkü onu Lefter yazdı...

* * *

Aykut Hoca, Alex sevgili kardeşim...

Bu mektubu siz de okuyun.

Okuyun ve dayanın...

Biriniz saha kenarında, diğeriniz sahanın içinde...

Her ikiniz birden soyunma odasında...

Dayanın...

Bitecek...

Böylesine ağır bir haksızlık, sürüp gidemez...

Hak mutlaka yerini bulur. Bulacak.

NOT: Dünkü “İstanbul’da OHAL mi ilan edildi” yazıma Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’ndan bir açıklama geldi. Ancak kış şartları nedeniyle erken baskıya geçildiği için bu açıklamayı koyamadım. Yarın köşemde yayınlayacağım.

Yazarın Tüm Yazıları