Fenerbahçe bayraklı Galatasaraylılar...

HOŞ geldin Süper Lig.Hasret sona erdi.

Yeni sezon başladı.

Tabii ki tartışma da başlıyor.

Zaman oluyor tartışmanın ölçüsünü de, tadını da kaçırıyoruz.

Doğru.

Zaman zaman unutuyoruz.

Futbol bir spor dalı, bir oyun.

Bu da bir başka doğru.

Fakat futbol, tarifsiz bir tutku...

Lig arasında heyecanımız iyice tavsamıştı.

Dünya Kupası’ndan umutluyduk.

O da boş çıktı.

Tatsız tuzsuz bir kupa oldu.

Şimdi o hararetli "pazartesi tartışmaları" yeniden başlıyor.

* * *

Pek çoğumuz bu tartışmalara daha ortaokul sıralarında başladık.

Teneffüsler iple çekilirdi.

Değme spor sayfalarına taş çıkartan yorumlar yapılırdı.

Ya da keskin polemikler.

O zaman Telegol yoktu.

90 Dakika da.

Bugün bizim o tartışma ve yorumlarımız, bir tarafıyla Telegol’de sürüyor.

Bir diğer tarafıyla 90 Dakika’da...

* * *

İlkokul öğrencisiyken izlediğim ilk derbiyi hatırlıyorum.

Bir Beşiktaş-Fenerbahçe karşılaşmasıydı.

Yerimiz Beşiktaş tribünlerindeydi.

İzleyenler arasında turistler bile vardı.

Bu tarafıyla baktığımda, bugünkü derbileri hatırlamak bile istemiyorum.

Rekabet güzel, heyecan da...

Ama nedir bu kin, bu nefret?

Örnek istemediğiniz kadar.

Mesela, geçen yıl Ali Sami Yen’de oynanan Galatasaray-Fenerbahçe derbisi.

Sahaya atılan yüzlerce şişe suyu hatırlayın.

Ya da maç öncesi ve sonrasını.

Maçtan saatler önce Sürmeli Otel’in önünden geçiyorum.

Bir grup Galatasaray taraftarı ve ellerinde bir Fenerbahçe bayrağı!

Diğer ellerinde ise bira kutuları.

O bayrağı kalabalıktan tek tük geçebilen arabaların önüne sererek, hangi takımı tuttuklarını anlıyorlar.

Ne maharet ama!

Arabada eşim ve çocuklarım varken, bunu bende de sınamaya kalktılar.

Geçmedim tabii ki...

Yaşanan gerginliğe müdahale eden gerçek Galatasaraylılar çıktı da, yeltendikleri çirkinlik sona erdi.

* * *

Rekabet bu değil.

Bu, "ezeli rekabet" hiç değil.

Hani o artık klişeleşmiş cümlede olduğu gibi.

Fenerbahçe’nin de, Galatasaray’ın da, Beşiktaş’ın da büyüklüğü rakiplerine ve rekabete bağlı.

Her biri diğerleri sayesinde varlar.

Rekabetin olduğu yerde, kalite de var.

Rekabetin olmadığı yere gelince...

Hayatın hangi alanı olursa olsun...

Fark etmez.

Şunu iyi bilin; kalitesizliğin tel tel döküldüğü bir yerde, kesinlikle rekabet yoktur!
Yazarın Tüm Yazıları