Fatih Altaylı: Soyguna seyirci kalanlar kim?

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

AYLAR önce sorduğum bir soruyu yinelemek istiyorum. Sorunun muhatabı ise ekonomiyi yönetenler ve Zekeriya Temizel.

Batık banka sayısı 11 oldu.

Bu bankaların hepsi uzunca bir süreden beri izlenen, 64. madde kapsamındaki bankalardı.

Yani hepsinin yönetimlerinde Hazine'nin birer temsilcisi bulunuyordu.

Anlaşıldığı kadarıyla bu bankalardaki soygun, bankada maaşını Hazine'den alan Hazine temsilcisinin nezaretinde yapılmış.

Bu adamlara niye hesap sorulmuyor?

Durumu niye Hazine'ye zamanında bildirmediler?

Yok eğer onlar bildirdiyse, gereğini yapmayan kim?

Onlardan da hesap sorulmayacak mı?

Krizi yaratanlar cezasız mı kalacak?

BİR bankaya daha el konuldu. Demirbank da gümledi. Yazık oldu.

Son dönemde iyi gidiyordu.

Bildiğimiz kadarıyla bir hortum falan da söz konusu değildi.

Çiller döneminde Halit Cıngıllıoğlu ile ilgili olarak ‘‘İçerden bilgi alarak iş yapma’’ iddiaları ortaya atılmış, Hazine'nin ve hükümetin alacağı kararları Cıngıllıoğlu'nun önceden bildiği iddia edilmişti.

Ama birkaç yıldır bu söylentiler de kesilmişti.

Hatta son dönemde hükümetin enflasyonla mücadelesine katkı yapan bir tavrı bile vardı Demirbank'ın.

Ama yine de kurtulamadı.

Geçen gün yazdığım iki büyük banka tarafından üzerine çullanılan ve batırılmaya çalışılan banka Demirbank'tı.

İki bankanın saldırısı Demirbank'la birlikte Türkiye'yi de vurdu.

Ortaya çıkan kriz, adını yasalar gereği veremeyeceğim iki bankanın eseriydi.

Bunların yaptığı hareket önce Demirbank'ı ardından piyasayı bozdu.

Hükümet ise gelmiş geçmiş en ‘‘ağır’’ hükümetlerden biri olduğu için müdahalede geç kalınca piyasadaki bozulma krize dönüştü.

Ardından yapılan doğru müdahale, ki bunu hükümetin değil IMF'nin ve ABD'nin yaptırdığı söyleniyor, piyasa dengelerini bozan iki bankayı köşeye sıkıştırdı.

Eğer o sırada bir devalüasyon olsaydı, Demirbank'la beraber o iki banka da batardı.

Ama olmadı.

Bunlar ciddi zararlara uğradılar ama olan Demirbank'a oldu.

Benim merak ettiğim, Türkiye'ye bunalımlı bir 15 gün yaşatan, milleti huzursuz eden, durduk yerde Türkiye'nin 10 milyar dolar daha borç aramasına neden olan bu iki banka ve onları yönetenler zaman içinde cezalandırılacaklar mı?

Yoksa kabak sadece Demirbank'ın başına mı patlayacak?

Bu bakanla ölüm orucu bozulur

ADALET Bakanı Hikmet Sami Türk'e cezaevlerinde süren eylemlerle ilgili olarak mikrofon uzatılıyor.

Çok önemli görüşleri var ya, onlar alınacak.

Adalet Bakanımız başlıyor konuşmaya:

‘‘Cezaevlerinde ölüm orucu tutan mahkûmlar.....’’

Son bin yılın en müthiş Adalet Bakanı olmaya aday birine yakışacak bir tanımlama:

‘‘Ölüm orucu tutmak’’

Sanırsınız ki, adamlar önce sahura kalkmışlar, sonra da niyet edip ölüm orucuna başlamışlar.

Hayırlısı ile top patlayınca da ölüm orucunu bozacaklar.

Bakan'ın konuyla ilgili söylediği ilk kelime zaten durumun vahametini ortaya koyuyor.

Ben ölüm orucundaki arkadaşlara bir tavsiyede bulunmak istiyorum.

Hemen o oruçları ‘‘bozun’’.

Çünkü Adalet Bakanlığı koltuğunda oturmakta olan zat bu eylemi anlayacak noktada bile değil. Boşu boşuna ölmeyin.

Yarın öbür gün o koltuğa iyi veya kötü, yapılan eylemin niteliğini anlayacak nitelikte biri oturursa, o zaman yeniden eyleminize başlarsınız.

Ama şu aşamada canınıza yazık!

Mezarlıklarda bakım ücreti istenmiyor

İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi, Edirnekapı Şehitliği'nde yakını bulunanlardan geçen yıl 10, bu yıl da 20 milyon lira ‘‘Bakım ücreti’’ istendiğini yazmam üzerine bir yanıt yolladı.

Büyükşehir Belediyesi, ne geçen yıl, ne de bu yıl böyle ücret talep etmediklerini, 2000 yılı için mezarlıklarda üç ayrı ihale ile temizlik işi yapıldığını ve bunun ücretinin belediye kaynaklarından ödendiğini ve vatandaşlardan herhangi bir isim altında, hiçbir ücret talep edilmediğini bildiriyor.

Belediye bu yönde bir taleple karşılaşanların da hemen şikáyet etmelerini istiyor. Eğer sizden böyle ücret istendiyse, ücreti isteyeni bana bildirin. Ben de belediyeye ileteyim.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Hırsıza göz yuman bekçiden de hesap sorulduğu zaman.

Yazarın Tüm Yazıları