Fatih Altaylı: Bunlar PKK'lıdan da alçak değil mi?

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Geçmiş olsun. Ucuz atlattık demeliyiz belki de.

Yıllardır bağıra bağıra bir depremin özellikle İstanbul'da bir felakete neden olacağı söylendi kimse tınmadı.

Kaçak yapılaşma sürdü. İmar affı sürdü. Belediyeler eliyle talan sürdü. Denetimsizlik sürdü.

İşte sonuç.

Dün akşamüstü itibariyle 500 ölü.

Birkaç bin yaralı.

Sabahın erken saatlerinde Radyo D'ye konuşan Ahmet Vefik Alp, ‘‘Çok üzücü ama hak ettik’’ diyordu.

Gerçekten hak ettik. Ve emin olun ki, hak ettiğimizden daha az bir cezayla kurtulduk.

Eğer depremin merkez üssü 60 kilometre daha batıya kaysa veya şiddeti 1 ölçek daha artsa idi, bugün ben bu yazıyı yazamıyor, siz de bu yazıyı okuyamıyor olacaktınız.

Bu depreme tabii afet diyebiliriz ama sonuçları tabii değildir. İnsan eliyle, kendi elimizle yaratılmış sonuçlardır.

Dün yine Radyo D'de sorularımızı yanıtlayan bir deprem uzmanı, yıllardır bila bedel deprem danışmanlığı hizmeti vermesine karşın, bir tek inşaatçının kapılarını çalmadığını söylüyordu.

Siz depreme karşı önlem geliştirenlerin kapısını çalmazsanız, deprem anında ecelin kapıyı çalması kaçınılmaz oluyor.

Fakat ne yazık ki, burada da kaybedenler gerçek suçlular değil. Çünkü bizim sistemimiz gerçek suçluyu koruyor.

İşte Erzincan depremi.

Bir sürü bina üçkáğıtçı müteahhitler ve onlara göz yuman satılmış kontrolörler yüzünden yıkıldı.

Bir tekinin adı açıklandı mı?

Bir teki devlet ihalelerinden uzaklaştırıldı mı?

Adana depreminin ardından Hürriyet çarşaf gibi yazdı. Hangi binaların çürük olduğunu saydı sıraladı.

Kim kulak astı?

İşte Gölcük'te Donanma Komutanlığı'na ait bina.

200'ü aşkın kişiye mezar.

Kötü yapımdan dolayı yıkıldı.

Türkiye'nin en saygın ve en dikkatli kurumu ordu böyleyse, gerisini koyverin gitsin zaten.

O binada 200 askerimizin ölümüne yol açan hırsızlığı yapanın, o askerlere kurşun sıkan PKK'lıdan daha alçak olduğunu söylemek yanlış mı?

Peki o binanın müteahhidinden hesap sorulacak mı?

Sanmam.

Konuşacağız, konuşacağız, konuşacağız.

1 ay sonra her şeyi unutacağız.

Ta ki, bir daha deprem olup, binlerce kişi ölünceye kadar.

O zaman ne mi yapacağız?

Hiç, yine biraz konuşup unutacağız.

Bu hep böyle gidecek.

Manevi oğula kıyak feda olsun

SÜLEYMAN Demirel ailesinin mümtaz fertlerinden, manevi oğul Kamuran Çörtük Demirel'in yeni bir marifeti ortaya çıktı.

Çörtük, yap işlet devret modeliyle aldığı Antalya Havalimanı Dışhatlar terminali inşaatında, imtiyaz sözleşmesine aykırı değişiklikler yapmış.

Check in kontuar sayısı 21 adet artırılmış.

Otopark alanı genişletilmiş ve daha birkaç rezalet.

Bu yapılanlar sözleşmenin feshine neden olabilecek kadar ağır suçlar.

Çünkü eğer bu durum ihaleye katılan rakipler tarafından bilinse, belki de içlerinden biri daha cazip bir teklif verip bu işi alacak.

Rakipler bu haklı itirazı yapıp, ihaleyi yeniletebilir, Çörtük'ün şirketini ağır bir tazminata mahkûm edebilirler.

Çünkü kontuar sayısı ya da otopark alanı ve hatta ikisi birden artınca mali tablo değişiyor. Önce ihaleyi alıp, sonra sözleşme üzerinde oynamak da haksız rekabet yaratıyor.

Bakalım bu büyük oyun, Sayın Demirel'in Kamuran evladına yargı karşısında bir ‘‘güzellik’’ yapılmasına neden olacak mı?

TRT'den komik kanal

TRT İnt Almanya'da bir numaralı komedi kanalı olmuş.

TRT İnt izleyen Alman vatandaşları gülmekten kırılıyorlarmış.

Nedeni ise çok basit.

Program planlama departmanının yaptığı bir kaç numara TRT İnt'i bir anda komik kanallar arasına sokmuş.

TRT İnt'de Almanları bu kadar güldüren şey, bu televizyondaki çocuk programının Almanya saati ile 23.35'te başlaması.

Evet yanlış okumadınız. TRT İnt çocuk programlarını gece yarısına doğru yayınlıyor.

Bu da Almanları çok güldürüyor.

TRT İnt'i bu başarısından dolayı kutluyorum.

Çocuklar mı?

Boşverin çocukları canım.

O saatte çocuğunun ayakta işi ne?

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

En küçük depremde katır tepmişe dönmediğimiz zaman...



Yazarın Tüm Yazıları