Fatih Altaylı: Afet İşleri, prefabrik ev fabrikasını niye kapattı?

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

İlginç bir ülkedir Türkiye. Her şeyi vardır ama hiçbir şeyi yoktur .

Şimdilerde bir tartışma alevlendi:

Depremzedeler için prefabrik ev yapılsın mı, yapılmasın mı?

Yapılsın diyenler haklılar. Çünkü önümüz kış ve 120 bin aileye kışı çadırda geçirtemezsiniz.

Yapılmasın diyenler de haklılar. Çünkü gereksiz bir para harcanacak. Normal meskenin metrekare maliyeti 200 dolarken, prefabrik evler için 120 dolardan bahsediliyor.

Yani bir yıl kullanılacak 60 bin prefabrik konut parasıyla, yıllarca kullanılacak en az 30 bin mesken yapmak mümkün.

Önceki gün yazdığım gibi, prefabrik konutların her birinin fiyatı 3 bin dolar civarı. Peki siz aslında devletin elinde bir prefabrik konut fabrikası olduğunu biliyor muydunuz?

Şaka değil, Afet İşleri Genel Müdürlüğü'nün yıllık 150 bin konut kapasiteli bir prefabrik ev fabrikası var. Ankara-Eskişehir yolunun 12. kilometresinde.

Ancak bu fabrika 1993 yılında, yani Erzincan depreminden hemen sonra kapatılmış.

Nedenini ben bilmiyorum?

Bilen olduğunu da sanmıyorum.

Rivayetler muhtelif.

Devletçe kayırılan kimi firmalara iş olanağı sağlamak için kapatıldığı öne sürülüyor. Bu fabrikada 30 metrekarelik prefabrik konutların üretim maliyeti 600 dolar.

Yani bugün telaffuz edilen rakamın 5'te biri. 600 dolara konut yapan fabrikayı kapat, sonra git 3000 dolara prefabrik ev satın al.

Ne güzel iş değil mi?

Şimdi diyeceksiniz ki, ‘‘Fatih, kırk yılda bir deprem olacak diye fabrika tutulmaz ya. Gerekince dışarıdan almak daha ucuza gelir.’’

Keşke öyle olsa.

Fabrika kapatılmış ama personel duruyor. Kimi başka yerlere nakledilmiş, kimi iş yapmadan para alıyor. Fabrika deprem sonrası kapatılıyor; 600 dolarlık konutları, devlet 3000 dolara alıyor.

TÜPRAŞ'tan yanıt (2)

TÜPRAŞ Genel Müdürü Hüsamettin Danış'ın açıklamalarına dün kaldığımız yerden devam ediyorum:

‘‘...115 metre boyundaki bacamızın devrilmesi sonucu ham petrol ünitemizde yangın çıkmış, sürtünme sonucu oluşan kıvılcım nedeniyle 4 adet nafta tankında aynı anda ve 10-15 dakika sonra merkez ambarımızda yangın başlamıştır. Yangın üç ayrı noktada aynı anda başlamıştır. Bu sırada güç kaybıyla duran ünitelerde emniyet vanaları atmış, meşalelerden 300 metreyi aşan alevler gökyüzünü sarmıştır.

...5 gün boyunca aldığım binlerce karardan bir tekinde bile hata olmamasının en açık kanıtı, tek bir TÜPRAŞ çalışanında bile çizik olmamasıdır.

...Yaptığım her işin hesabını size değil, otoritelerin karşısında veririm.

...Tatbikatlarda 3 dakikada rafineriye ulaştığımız görev evlerinden, depremin şoku içinde, cadde ve sokakların çöken evlerin ekazıyla kapalı olması nedeniyle, 45 dakikada ulaşmak mümkün olabilmiştir.

...Görev evlerinde oturan 127 personelimin tamamı göreve koşmuştur.

20 Ağustos günü sabah 09.30'da kontrol altına aldığımız yangının ve depremin şokuna rağmen ertesi günü personelim yine özveri göstererek, ülkesine ve şirketine karşı duyduğu sorumluluktan ötürü ofislerine girmiş, görevlerine başlamıştır.

Yöneticiliğini yaptığım insanların çoğu ailelerini göçük altında bırakarak yangınla mücadele etmiştir.

Rafineri teknolojisi kişisel keyiflerle değil, ülkenin gereksinim ve şartlarına göre dünya standartlarında seçilir. Yangınla mücadele ekibimiz ve ekipmanlarımız uluslararası kriterlere göre oluşturulmuş ve eğitilmiştir.

İfade ettiğiniz evrensel standart, metot, sistem ve eğitimin en iyisini burslu eğitimimden sonra 26 yıl boyunca çalışma yaşamımda edindiğim tecrübelerle oluşturdum. Yalnızca yasal olarak değil, vicdanen de 4350 personelimin sorumluluğunu sırtlayıp kaldırırım.

...Yaşadıklarımız, evinizden gördüğünüz gibi değildir. Ciddiyet ve onurla yaptığım işin aynı ciddiyetle değerlendirilmesini isterim...’’ Sayın Danış'ın yangın sonrası aktardığım uzman eleştirilerine yanıtı böyle.

Okurlarımın bilgisine sunarım.



Yazarın Tüm Yazıları