’Fakire köpekler de havlar!’

BÜTÜN sorunlar bir yana bırakılarak gergin seçim ortamına girilmesinin en önemli sebebi, AKP’nin devletin tüm organlarına hákim olmaya çalışmasıdır.

Demokrasinin esası, kuvvetler ayrılığı prensibidir. Tüm güçler aynı elde toplanırsa bunun adı demokrasi değil, diktatörlük olur!

Evet... "Hákimiyet kayıtsız şartsız milletindir." Fakat hákimiyet "Kayıtsız şartsız iktidar partisinin değildir".

Tek adam ülkenin cumhurbaşkanını seçmeye kalkarsa, Meclis’e başkanlık eden şahıs gerici söylemlerde bulunursa, kalabalık halk kitleleri demokrasi ve laiklik için meydanlara dökülürse, sonunda halkın hakemliğinden başka çare kalmaz!

Vatandaş, bu ülkenin sahipsiz olmadığını sandıkta gösterecek elbette.

Şunun unutulmaması lazım: AKP, Meclis’te ettiği yemine uyar ve demokrasiye sadık kalırsa ülkede hiçbir sorun çıkmaz.

Bu parti, laik Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerine bağlı olsa, dini siyasete karıştırmasa, herkesin inancına saygı gösterse gül gibi geçinip giderdik!

Kavganın temelinde iktidarın olumsuz davranışları ve tahrikleri var! Aynaya bakarlarsa yüzlerindeki kışkırtıcı ifadeyi görebilirler!

* * *

Dört buçuk yılda harikalar yarattıklarını iddia ediyorlar. Oysa gerçek başka.

Şöyle bir rakamlara bakalım.

AKP, 80 yılda 90 milyar dolar olan iç borcu, dört buçuk yılda iki katından fazla artırdı ve 196 milyar dolara yükseltti.

Cumhuriyet’in 80 yıllık borç toplamı 198 milyar dolardı. AKP’nin dört buçuk yılda yaptığı borç 185 milyar dolar oldu. Buna 30 milyar dolarlık özelleştirme geliri de eklenirse rakam 215 milyar dolara yükselir. "Rekor kırdık" derken doğru söylemişler! Ne rekor ama.

Peki, bu borçları nasıl ödeyeceğiz?

Ülkemizin bugünkü haliyle borçlarımızı ödememiz mümkün değil. Üstelik borçlarımız, azalmak şöyle dursun, her yıl ürkütücü boyutlarda artmaya devam ediyor. Borç... Borç... Borç... Allah göstermesin, bunun sonu toprak tavizine kadar gider. Tehlikenin büyüklüğünü görüyor musunuz?

* * *

Şimdi "Avrupa niye üzerimize geliyor? Niçin bütün dünya aleyhimize?" diye yakınmamızın bir anlamı yok. "Borçlu ölmez benzi sararır!" derler. Biz de öyleyiz işte. Avrupa ve Amerika’ya karşı ezik bir ruh hali içerisinde olmamızın nedeni borçlarımızdır. "Borç yiğidin kamçısıdır" sözü büyük bir palavra. Borç yiğidin yıkımıdır, fakirliğidir!

Bilge bir kişiye sormuşlar:

"Neden başta Fransa olmak üzere birçok AB ülkesi hep Türkiye’ye çatıyor?"

Bilge kişi acı acı başını sallayarak şu cevabı vermiş:

"Fakire köpekler de havlar!"

* * *

Siyasilerin birçoğu, özellikle iktidar mensupları, çevrelerini saran yalakalara rağmen "Medya bizim aleyhimize" diye yakınıp duruyor.

Kadının biri arkadaşına dert yanıyormuş:

"Kocamın hali çok değişti. Yüzüme bile bakmıyor. Beni sevmiyor artık!"

Arkadaşı:

"Aman şekerim" demiş, "Adam hem senin yüzüne baksın, hem de seni sevsin, bu mümkün mü?"

Fıkradaki gibi... "Medya bizi sevmiyor" diye şikáyet eden siyasiler de önce kendi yüzlerine baksınlar!
Yazarın Tüm Yazıları