Faiz ve kur tartışmaları bitmeyecek

KÜRESEL piyasalar, yine, sadece olumlu haberleri algılama süreci yaşıyor. Yani piyasalar bunaldı çıkış istiyor, bunun için her fırsatı kullanıyor, riskleri ise görmemezlikten geliyor.

Piyasa oyuncuları bu gerçeğin farkındalar ama herkes bu genel akışa uyup ona göre davranmaya çalışıyor. Çünkü böyle zamanlarda, gerçeği görüp ona göre hareket etmek yerine piyasaya uymak para kazandırıyor.

Önceki gün İspanya borçlanmaları uygun faizle yapınca, Çin’deki büyüme rakamları beklentilerin üzerinde gelince, piyasalar Yunanistan’ın batışına ilişkin haberleri bile kaale almadı, olumlu gün geçirdi. Dün piyasalar güne Dünya Bankası’nın küresel büyüme ve Avrupa’ya ilişkin büyüme tahminlerini ciddi biçimde düşürdüğü yeni raporuyla başladı ama bu bile piyasaların keyfini bozmaya yetmedi.

Avrupa’da sorun çözülmedi, aksine büyümeye devam ediyor, küresel ekonomi Çin’e rağmen büyümesini azaltacak, yani mevcut sorunlar azalmıyor aksine büyüyor ama piyasalar olumlu seyir içinde. Bu da çok açık olarak gösteriyor ki; sonunda gerçeklerden kaçılamayacağı için bu yıl küresel piyasalar epeyce dalgalı bir seyir izleyecek. Yıl içinde belli ki bir ileri-bir geri değişimleri yaşamaya devam edeceğiz. Kısacası; bu pilav daha çok su kaldırır.

Küresel piyasalar böylesine dalgalı bir seyir içinde olunca, bizde de aynı seyri göreceğiz demektir. Dolayısıyla biz bu yıl içinde kurları da, faizi de daha çok konuşuruz.

Piyasalar içeride bir yandan Hazine’nin borçlanma ihalelerini takip ederken, öte yandan kurları ve faiz oranlarındaki iniş çıkışları yakından takip ediyor. Küresel ekonomideki iyimser havanın etkisiyle, bu haftanın ilk bölümünde, içeride faizlerin düştüğü, kurların gerilediği, hisse senetlerinin arttığı bir-kaç gün yaşadık. Ancak bu olumlu gidişat içinde herkes biliyor ki; bu üç günlük seyir, bundan sonrası için garanti değil. Hem küresel ekonomi, hem içerdeki piyasa gelişmeleri her türlü sürprize açık değişim içinde.

İçeride faiz oranlarının düşmesinin en önemli nedenlerinden biri Merkez Bankası’nın fonlama maliyetini düşürmesi. Merkez Bankası daha önce ortalaması 11’e gelen bir fonlama maliyeti yaratınca, faizler de buna bağlı yükselmişti. Son günlerde Merkez Bankası hem piyasayı 5.75’den, yani koridorun alt sınırından, fonluyor hem de piyasaya epey yüklü para veriyor.

Bunun ne demek olduğu açık; Merkez Bankası Hazine’nin de daha rahat borçlanması için piyasaya ucuz ve bol kaynak veriyor... Bunun sonucu ne olur derseniz, o da açık; enflasyonu bir yana bırakıp, piyasayı rahatlatıyor demek.

FAİZ İNDİRİMİNİN GÜNDEME GELMESİ


Bu gidişatın böyle sürmeyeceği açık. Hem küresel ekonomideki iniş çıkışlar nedeniyle bu gidişat böyle sürmez, hem de içerideki gelişmeler nedeniyle. Yani Merkez Bankası bu şekilde enflasyonu düşüş trendine yeniden kolayca sokamaz.

Peki; faizler neden son günlerde yeniden bu kadar çok konuşulmaya başladı. Hükümetten çekindiği için faizleri artırmamak için bu kadar çaba gösteren Merkez Bankası yönetimi bile, neden belli kesimlere kendini beğendiremiyor, hala faiz indirimi isteniyor?

Nedeni çok açık; kredi maliyetlerinin artması, eski bol para döneminin bitmesi nedeniyle, bazı reel sektör firmaları sıkışmaya başladı. Aldığı krediyi çevirmek isteyen eski oranlardan çeviremediği gibi, doğal olarak bankalar riskli müşterilerden artık kredilerini geri istemeye başladılar. Döviz borcu olanlar geri ödeme dönemi geldiğinde, dışarıdan artık eskisi kadar rahat borçlanamadıkları için, içeriden TL kredi alıp borçlarını ödemeye razı olsalar bile bu krediyi bulamıyorlar. Yani maliyetlerinin artmasına rağmen borçlanamıyorlar.

Bunun böyle olacağı, eski güzel, paranın bol ve ucuz olduğu dönemlerin son ereceğini konuşuyorduk ama bu gün gelip çatınca, ortalık karıştı.

Öylesine karıştı ki;  Hükümet partisinin ekonomiden sorulu Genel Başkan Yardımcısı bile çıkıp “Merkez Bankası yanlış yaptı, faizi indirsin” diyebiliyor.

Ne diyelim; umarım hayati yanlışlar yapılmaz da, bu tartışmanın sonu gelmez.
Yazarın Tüm Yazıları