Faiz indirim baskısı artabilir

İLK çeyreğe ilişkin büyüme rakamları, ekonominin yavaşladığını gösteriyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) hafta başında geçmişe dönük revizyonlar yaparken, aslında ekonomide bir gerileme yaşandığı da ortaya çıktı.

Haberin Devamı

Büyüme oranları yavaşlarken, Haziran ayı enflasyon verileri de beklenenden daha iyi geldi.
Böylesine bir tablonun, geçmişte de çok yakından izlediğimiz gibi; popülizmi tahrik edecek bir tablo olduğu açık. Küçük de olsa işaretler alınmaya başladı ama asıl bundan sonra, bazı işadamı ve politikacılardan gelen popülist söylemlerin arttığını hep birlikte göreceğiz.
Şahsen; yakında iktidar partisinin bazı eski maliyeci yöneticilerinden, “Merkez Bankası faiz oranlarını artık indirmeli”, “Kamu harcamaları artırılmalı” gibi demeçlerin gelmesini bekliyorum. Zaten bu veriler gelmeden, “Avrupa’da para basılacak, paralar bize gelecek” demeye başladılar. Şimdi ise faiz oranlarının indirilip, kredilerin artırılması, bankaların işletmelere daha esnek davranmaları gerektiği gibi konuları, yine işlemeye başlayacaklardır.
Çünkü görünen o ki; ikinci çeyrek büyüme oranları da ilk çeyreğe paralel bir seyir izleyecek, enflasyon rakamları bulunduğu seviyeden çok yukarı çıkmayacak, hatta Ekim ayında baz etkisi nedeniyle ciddi bir gerileme yaşayacak...
İşte size klasik popülistlerin arayıp da bulamadığı bir tablo..
Halbuki iktisatçılar, ekonomideki yavaşlamanın Merkez Bankası’nın varsaydığı yavaşlamadan daha yumuşak olduğunu, bu nedenle Merkez Bankası’nın sıkı durmaya devam etmesi gerektiğini söylüyorlar, ama ne gam.
Haziran ayı enflasyon verileri mevsim ve takvim etkisinden arındırıldığında hiç de düzelme görülmüyor, Ekim ayındaki baz etkisiyle yapılacak düzeltmeden sonra ne olacağı belli değil, ne kadar iyi gitse de yüzde 5 enflasyon hedefinin hala üzerinde kalacağız, ama ne gam.
Düşen petrol fiyatları yeniden artmaya başladı yine 100 dolara çıktı, Avrupa’da bazı somut kararlar alındı ama hala kalıcı bir düzelmenin başladığı söylenemiyor, küresel ekonomiyle ilgili belirsizlikler devam ediyor. Ayrıca Suriye ardından İran’la sıcak çatışma ihtimali gündemde ama bunlardan kime ne?
Geçmişteki iktidarlarda da gördük, bu iktidarda da görüyoruz; popülizm ekibi bu dönemlerde harekete geçer, dengeleri bozmaktan çekinmezler. Umarım yine Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve ekibi galip gelir de, dengeyi bozacak popülist kararlar alınmaz.

Haberin Devamı

TOPLU KONUT MUTLAKA DENETLENMELİ

Haberin Devamı

Samsun’da, daha 2 yıl önce oturulmaya başlanan bir sitede, yaşanan sel felaketi ile birlikte yaşanan ölümleri duydunuz değil mi?
Eski İdare Başkanı şimdiki Şehircilik Bakanı bir açıklama yapıp, inceleme yapacaklarını ama yer seçiminde bir hata olduğunu sanmadığını söyledi. Ancak TV görüntülerinden anlaşılan; koca koca binalar bir dere yatağına yapılmış.
Şimdi ne olacağını söyleyeyim; Toplu Konut İdaresi inceleme yapacak, kendileri binaları teslim aldıktan sonra örneğin bir bariyer, duvar gibi projede olmayan yapılar oluşturulduğunu, bu nedenle ölümler yaşandığını, bunu yapanlar için soruşturma açılacağını söyleyecekler. Öyle ya; bürokrat ya da Bakan, işlerini yeterince yapamadıklarını, ihmalleri olduğu için bu ölümlerin yaşandığını söylerler mi? İşte bu nedenle; bağımsız denetim çok önemli. Toplu Konut İdaresi sonradan çıkarılan bir yasayla, idare ve mali denetimin dışına çıkarıldı, hatta TBMM denetimi bile engellendi. Yani bırakın bağımsızı, kamu denetimi bile yok.
Böyle bir koruma zırhı içinde gerçeklerin ortaya çıkması, kamuoyunun bilmesi imkansız.
Gerçeklerin ortaya çıkabilmesi için Toplu Konut İdaresi’nin mutlaka ciddi denetim ve gözetim altına alınması, bağımsız denetime tabi tutulması lazım. Sele dayanmayan binaların, olası depremlere dayanıklı olduğunu söylüyorlar ama nasıl inanacağız?
Şeffaflık ve rasyonel denetim, hem yolsuzlukların, şaibelerin önlenmesi için, hem de insan hakları ve demokrasinin kurumsallaşması için çok önemli, unutmayalım.

Yazarın Tüm Yazıları