Fahri Trafik müfettişleri ’Komiser Colombo’ gibi pusuya yatıp ceza yazıyorlar

A.AYRANCI, Saray Apartmanı 30/20 de oturuyorum. 28 Haziran 2007 de ailecek çıktığımız tatilden 20 Ağustos 2007’de döndüğümüzde posta kutusunda muhtarlığa bırakıldığı ifade edilen 3 adet ihbarla karşılaştım.

İhbarları incelediğimde 20 Şubat, 4 Haziran, 19 Haziran tarihli fahri trafik müfettişi tarafından tespit edildiği ifade olunan üç adet trafik cezasıyla karşılaştım. Trafik cezaları evimin önünde ya alışveriş sonrası yada herhangi bir ziyaret sonrası yazılmış... Evimin önünde 14 girişli park yeri mevcut. Ancak her yer dolu olduğunda kaldırıma park etmek zorunda kalıyoruz. O da uzun süreli değil. İşimizi bitirince civar caddelerdeki boş park yerlerine gidiyoruz. Daha önce trafik polisinin nezaketle yaptığı uyarı sonucu kaldırımı genellikle kapatmamaya çalışıyoruz. Ancak zaruri hallerde örneğin malzeme indirirken, elimiz kolumuz dolu olduğunda kaldırıma park ediyoruz.

Helikopterle inecek halim yok ya! Bütün apartman bezmiş durumda. Ben 3 ceza aldım, 10 kere alanlar var. Trafik müfettişlerinin (fahri) bu davranışını şiddetle kınıyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde trafik ihlalinin sebebi sorulmadan, ikaz edilmeden, araç sahibine bilgi verilmeden ceza gizlice verilmez.

Yargısız infaz bu oluyor herhalde! Bu anlattığım konuda 20 konutluk apartmanımızda ve civar apartmanlarda oturanlar mağdur ve şikayetçidir. Aynen ’Komiser Colombo’ gibi pusuya yatıp ceza yazan trafik (fahri) müfettişimiz her gün cezaları yağdırmaktadır.

Kuveyt Caddesi’nde yaşayanlarının trafik polislerinden (resmi) olağanüstü memnunken, fahri trafik müfettişlerinden adeta kabus gibi bahsetmeleri oldukça düşündürücü ve bu konunun Emniyet Müdürlüğü tarafından incelenmesini gerektirmektedir.

Gülten KALELİOĞLU

GÜNÜN SÖZÜ

"Türkiye’nin Güneydoğu’sunda ve Ortadoğu’da, vahşet düzeyine varan şiddetle kan dökenler, Atatürk ve arkadaşlarının bizlere emanet ettikleri ülkeyi parçalamak isteyenler, demokrasiye bağlı, bağımsız ve onurlu bir toplum kuramayacaklardır. Bu ülkenin evlatlarını kardeş katili haline getirenlerin hesabı tutmayacaktır, tutmamalıdır. Bazı ülkelerde, sözde ’Ermeni Soykırımı’ ile ilgili kararları kabul edenler, Türkiye ve Ermenistan çocuk ve gençlerinin, hatta gelecekte doğacakların çatışmalarını isteyen kan davası üreticileridir.

(Türkiye Gençlik Federasyonu Genel Başkanı Rıza Sümer)

Havana’daki Atatürk büstünün hikayesi

’GÖKÇEK, yanlış iş yaptırmamalı’ (2.11.2007) başlıklıyazımı yayınladığınız için teşekkür ederim.

Atatürk büstü konusuna gelince çok doğru bir teşhisle çok hassas bir konuya değindiğiniz için sizleri tebrik etmek lázım. Hakikaten Türkiye’deki birçok yerde bulunan Atatürk büst ve heykelleri, Atatürk’ün adına yakışmayacak cinsten... Yazınızda belirtildiği gibi Cumhuriyet değerlerine sahip çıkılması ve bu günlere nasıl gelindiğinin ve bu günleri kimlerin sağladığının çok iyi bilinmesi ve anlaşılması gerek. Bu konuda benim de Küba’nın başkenti Havana’da rastladığım bir durumu sizinle paylaşmak ve size duyurmak istedim. Havana’nın en işlek ve geniş caddelerinin binide gezinirken, bu sene Haziran ayında, ufacık bir kaidenin üzerinde ufacık ve Atatürk’e çok az benzeyen bir büst gördüm. Ufaklığından ve bir kenarda laf olsun diye yaptırılımış intibaını veren bü büstten içim daraldı ve çok üzüldüm. Atatürk’ün şanına yakışır bir şekilde ve büyüklükte yaptırılamaz mı idi?

Ankara’ya döndüğümde bu durumu Küba’ya gidecek bir arkadaşıma anlattım ve o büstü görmesini önerdim. Geldiğinde ne anlattı biliyor musunuz? Büst parçalanmış, yerinde yeller esiyor. Kimin parçalayıp attığı belli değil ve şu anda Havana’nın o caddesinde Atatürk büstü yok... Devletimizin bundan haberdar olmaması mümkün değil. Ama şu ana kadar yenisinin konmamasını izah edemiyorum ve yorum yapmıyorum.

Bu ne alákasızlık böyle? Bunun var mı bir izahı?

Cahit DOĞAN/ÇANKAYA

Bize gülümse

CUMHURİYETÇİ Gençlik Platformu ve ODTÜ ADT, Bilkent ADT ve Bilkent Genç Aydınlanma Toplulukları olarak 1 Kasım günü saat 18.30’da Sayın Özden Toker’e başsağlığı ziyaretinde bulunduk. Her bir genç, ellerinde biri kırmızı biri beyaz olan karanfilleri, Erdal Bey’in anısına hazırlanan köşeye bırakıp, taziye defterine içlerinden geçeni yazdılar. Erdal Bey için neden böyle bir hassasiyette bulunduğumuza gelince... Erdal Bey 18 Mayıs 1993 tarihinde gençlere güven duyarak, genel başkanlık koltuğundan ayrılabilme erdemini gösterdi. Kendisi makamların değil, gönüllerin genel başkanı olabildi. Gülerek ve güldürerek de siyaset yapılabileceğini Türkiye’ye ispat etti. Engin BALIM

Aleviler Keçiören’de

CEM Vakfı’
nın İstanbul’da yaptığı Anayasa değişiklikleri toplantısına yurtdışından katılan Alevi Türkleri, Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok’la Estergon Türk Kültür Merkezi’nde yemek yediler. Avrupa ve Balkanlar’dan gelen 120 kişilik konuk heyeti arasında Cem Vakfı Alevi İslam Din Hizmetleri Başkanı Ali Rıza Uğurlu, Cem Vakfı Avrupa Koordinatörü Alişan Hızlı ve Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Görmez de bulundu. Altınok, dünyaya hakkı ve adaleti götüren Osmanlı Devleti’ni coğrafyadan coğrafyaya koşturanların başında Bektaşi dergahlarının geldiğini vurgulayarak "Nasıl ki Hacı Bektaş-i Veli Horasan üzerinden Anadolu’ya gelerek Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması meşalesini yakdıysa, sizlerin, bizlerin ataları da bu ateşi bütün dünyaya yaydılar" dedi.
Yazarın Tüm Yazıları