Facebook’ta grup seks cinayeti

"Bir aydır İtalya’dayım, üniversiteye başladım, yeni evim çok güzel, Perugia ayaklarımın altında. Bir çamaşır makinesi aldık. Bozuk çıktı. Tamire gelen adam gece bizde kalmış. Sabah, banyodan iç çamaşırı ile çıkıyordu. Koridorda karşılaştık. Pazartesi hariç, akşam 22’den sabahın 2.30’una kadar LeChic adlı bir barda çalışıyorum. Eve yürüyerek 10 dakika uzaklıkta. Barın sahibi Patrick Diya Lumumba. Kongolu’ymuş. Barda, benden başka bir Cezayirli çocuk çalışıyor. Pek yakışıklı. Ara sıra dans ediyoruz. Henüz niyetini anlayamadım. İtalyanlara bayıldım. Öğlenleri, üç saat boyunca her yer kapanıyor. Keşke hayatın sadece çalışmak, okula gitmek ve para kazanmaktan oluşmadığını bizimkiler de öğrense. Sizi çok özledim, Amanda."

Henüz 20 yaşındaki Amanda Fox ya da MySpace’teki takma adıyla "Foxy Knoxy", 15 Ekim 2007 günü sayfasına bunları yazmış. "Foxy", İngilizce argoda, "cinsel açıdan çekici, seksi" anlamına geliyor. Bildiğiniz gibi MySpace, tıpkı Facebook gibi sanal bir ortam. 2007 Eylül’ünde, tüm dünyadaki üye sayısı 200 milyonu aşmış bu "sosyal iletişim" ağına, günde 230 bin kişi yeni kayıt yaptırıyor, yaşamının her türlü ayrıntısını, fotoğraf ve video kliplerle süsleyerek dostlarıyla paylaşıyor.

Unutuyordum. Amanda’nın edebiyatçı yönü de var. Zaman zaman, kısa öyküler de yayınlamış. Örneğin, 11 Aralık 2006’dakinin adı, "Küçük Kardeş". Şiddet dozu yüksek, "kan" sözcüğünün sıklıkla tekrarlandığı, kardeşlerden küçüğünün, genç bir kıza uyuşturucu verdikten sonra tecavüz ettiği bir öykü. Amanda’nın fantezileri, yazdıklarıyla sınırlı kalmayacaktı.

SARHOŞ PİLİÇ’İN İTALYAN SEVGİLİSİ

Amanda, kasım ayının ilk yarısından bu yana MySpace’te yok. Sayfasına ulaşmak mümkün olamasa da, YouTube’a gönderdiği, 3-5 arkadaşıyla birlikte bir evin mutfağında çekilen video filmini hálá seyretmek mümkün. Konuştuklarını anlamak biraz dikkat gerektiriyor. Ya alkol, ya uyuşturucu ya da her ikisinin birden etkisinde çünkü. Zaten Amanda klibine, "Sarhoş Piliç" adını vermiş. "Amanda, artık anılarını küçük bir deftere yazıyor" diyorlar. Kitaplaşırsa, çok satacağından hiç kuşku yok. Seks, uyuşturucu ve şiddet, hele içinde genç ve güzel kadınlar olunca, her zaman satar.

Amanda’nın, sayılarının pek çok olduğu anlaşılan sevgililerinden birinin adı, Raffaele Sollecito. 23 yaşındaki Raffaele de, Perugia’daki, sayıları 15 bini bulan üniversite öğrencisinden biri. Yabancı öğrencilerin ağırlıkta olduğu bu güzel ve küçük üniversite kentinde, evinden ve çevre baskısından uzakta, her türlü "olanaktan" alabildiğine yararlanmaya çalışmış.

Geçen günlerde, Facebook’taki sayfasında, Cadılar Bayramı’nda çektirdiği bir fotoğrafı duruyordu. Tepeden tırnağa gazlı bezle sardırmıştı kendini. Yüzünün sadece yarısı gözüküyordu. Eline bir kasap satırı alarak poz vermişti ama, artık böyle pozlar vermesi mümkün değil. Ayrıca ne bıçak ve kılıç koleksiyonunu geliştirmesi, ne de evinde ele geçen, kadınların kesici aletlerle doğrandığı "Blood", "Mad Psycho" ya da "The Immortal" benzeri çizgi romanları okuması mümkün. Çünkü, Raffaele de, sevgilisi Amanda gibi, Capanne cezaevinde yargılanmayı bekliyor.

BAHÇEDEKİ CEP TELEFONLARI

Meredith Kercher, Leeds Üniversitesi’nde öğrenciydi. Erasmus değişim programıyla eğitimini sürdürmek üzere Perugia’ya geldi ve Pergola sokağı 7 numaralı evin dört odasından birini kiraladı. Kısa bir süre sonra, evin bir kiracısı daha olacaktı. Birlikte gitar çaldıkları, yemek pişirdikleri, eve getirdiği Hişam, Abdül, Giacomo, Merlin, Spiros, Daniel ve daha nice erkek arkadaşıyla yaşamına renk katan, ara sıra kullandığı esrar dışında fazlaca bir rahatsızlık vermeyen Amerikalı bir öğrenciydi bu. Adı, Amanda Knox’tu.

1 Kasım 2007 günü, dini bayram nedeniyle dükkanlar kapalıydı, okul da yoktu. Meredith, saat 17.00’ye doğru iki kız arkadaşının evine gitti. Birlikte pizza ısmarlayıp yediler, sonra romantik bir aşk öyküsünün anlatıldığı "The Notebook" adlı filmin DVD’sini izlediler. Meredith, 21.00’e doğru ayrıldı. 21.15’te Pergola sokağındaki otoparkın güvenlik kamerasının önünden geçti ve kaldığı eve girdi.

Bahçeye çıktığınızda, yere atılmış iki cep telefonu görürseniz ne yaparsınız? Hiç ellemeden polisi ararsınız değil mi? Nitekim, 2 Kasım sabahı, Sperandio 5b adresinde oturan Bayan Lana Elisabetta da öyle yaptı. Kısa bir süre sonra polis, her iki telefonun aynı kişiye kayıtlı olduğunu saptayacak, üzerleri silindiğinden bahçeye atanların parmak izini bulamayacak ve saat tam 12.35’te, sahibine iade etmek üzere gelecekti. Pergola Sokağı’ndaki, Meredith Kercher’in evine.

YORGANIN ALTINDA BİR CESET

Sokak kapısının önünde iki genç durmaktaydı. "Ben de bu evde oturuyorum," dedi Amanda Knox. "Geceyi sevgilim Raffaele’nin evinde geçirdim. Sabah birlikte buraya geldik. Odasını içeriden kitlemiş. Bakın penceresi de kırık. Garip bir şeyler olmuş anlaşılan. Biz de tam şimdi sizi arayacaktık." "Öyle mi? diye sordu memur. "Hele şu odanın kapısını kırıp içeriye bir bakalım."

Sekiz saat kadar sonra, odadaki eşyalar, yerdeki kanlı ayakkabı izleri, duvara sıçramış kan lekeleri ile yastık kılıfının üzerindeki kanlı parmakizi, olay yeri inceleme ekibinin tutanaklarında ve cinayet masasından gelen fotoğrafçının çektiği karelerde, birer sayı ya da harf olarak yerlerini almışlardı. Çalışma masası ile yatağın arasındaki yorganın numarası "7"ydi. Bir kadının sol ayağı gözüküyordu sadece. Yorganın altında, boynunda kesikler ve sol avucunun içinde birkaç saç teliyle Meredith Kercher, bir kan gölü içinde ve yarı çıplak yatıyordu.

Amanda ile Raffaele el ele tutuşarak çıktılar evden. Pek üzülmüşe benzemiyorlardı. Zaten ifadeleri alındıktan sonra yine elele tutuşup öpüşüp koklaşarak, erotik kadın iç çamaşırları satan bir dükkana girdiler. Meredith Kercher’i öldürmekle suçlanmalarına sadece dört günlerinin kaldığını bilmiyorlardı.

İSTEMEDİĞİ İLİŞKİYE ZORLANMIŞ

Patoloji uzmanı Dr. Luca Lalli, "Ensesinde derin bir yara var" dedi. "Ucu sivri, çift tarafı keskin bir cisimle oluşmuş. Karotid arteri kesik değil. İki-üç saat yaşamış ve kan kaybından ölmüş. Alkol, uyutucu, uyuşturucu ya da uyarıcı bir madde yok. Ölüm saati, 22.00 ile sabahın biri arasında olabilir. Irza geçme değil, ama cinsel ilişki var. Anlaşılan, istemediği bir teklifle karşılaşmış ve direnmeye çalışmış. O şekilde bırakıp gitmeselerdi, kurtulurdu."

İlk ifadesinde Amanda Knox, cinayet akşamı evde olmadığını ve geceyi, sevgilisi Raffaele’de geçirdiğini ileri sürdü. Ancak, evin tam karşısındaki otoparkın güvenlik kameralarındaki görüntülerde, saat 20:45’te eve girdiğinin saptandığı söylendiğinde, öyküsünü değiştirdi. "Evet evdeydim. Yarım saat kadar sonra, bar sahibi Lumumba ile birlikte geldi, odaya kapandılar. İçerden korkunç çığlıklar duyduğumda mutfaktaydım. Sabahtan beri esrar içiyordum. Kafam bulanıktı, gerisini hatırlamıyorum" dedi.

Kamera kayıtlarında, Amanda’dan başkası görülmüyordu. Polis bu eksikliği, etrafın karanlık oluşuna, koyu giyimli kişileri kameranın algılayamayışına bağladı. MySpace, Facebook ve YouTube’da yer alan yazı, fotoğraf ve video kayıtlarından yola çıkarak, Meredith’le herhangi bir mekanda birlikte olduğunu saptadığı onlarca kişi ile görüştü. Sonuçta, Amanda Knox’un yanı sıra sevgilisi Raffaele’yi ve Lumumba’yı tutukladı.

Amanda ve Raffaele’nin cinayet sırasında odada bulunduğu neredeyse kesin. Yerdeki kanlı ayakkabı izlerinden biri, Raffaele ’nin 42,5 numara Nike marka spor ayakkabısının tabanı ile örtüşüyor. Genç adamın saçları arasında ele geçen, orta uzunluktaki koyu renkte tek bir saç teli, Meredith’e ait. Mutfakta bulunan bir süngerde, yıkanmış olmakla birlikte, öldürülen kızın ve Amanda’nın DNA’ları çıkıyor. Banyo musluklarından birinin üzerindeki kan lekesinin DNA’sı Amanda’nınkiyle örtüşüyor. Roma’daki kriminal laboratuvar, Raffaele’nin evinde ele geçen 15 santimlik mutfak bıçağının uç kısmında Meredith’in, sapında Amanda’nın DNA’sını buldu.

İtalyan polisi, yastığın üzerindeki kanlı parmak izi sayesinde, bir başka Afrikalı’ya, hem İtalya hem de Fildişi Sahili vatandaşı Rudy Hermann Guede’ye ulaştı. 20 yaşındaki Hermann’ın, Perugia’da, uyuşturucu satışından birkaç kez gözaltına alındığını saptadı. Ayrıca, Facebook’taki bir fotoğrafta, Meredith’in yanında durduğunu gördü. Cinayet gecesinde, Amanda Knox ile iki kez telefonlaştığı da ortaya çıkınca, tutuklama emri çıkarttı, ancak Hermann’ın nerede olduğunu bilen yoktu.

Meredith’in arkadaşlarından biri, "Ben size onu bulurum" dedi polise. "Mutlaka internete bağlanacak ve Skype’ını açacaktır."

Nitekim, öyle oldu. Hermann, Skype’a bağlandı, Almanya’nın Mainz kentinde olduğu anlaşıldı. İki ülke arasındaki antlaşma gereği, 6 Aralık’ta İtalya’ya iade edildi. Yargıç Claudia Matteini ile Perugia savcısı Giuliano Mignini, onu beş gün sorgulayabilecek.

ODADA BAŞKA KİM VARDI?

Hermann, sadece yastıktaki kanlı parmak izinin sahibi değil. Sifonu çekmediğinden kanalizasyona karışmayan dışkının DNA’sı da onun. (Olay yeri inceleme ekiplerine, "Tuvalete gitmeyin, suyu çekmeyin, musluklara dokunmayın" demekte ne kadar haklı olduğumuzun bir diğer kanıtı).

Üstelik, otopside alınan vajinal yaymada da Afrikalı’nın DNA’sı bulunuyor. Zaten Hermann, o gece Meredith’in bir içki içmek için kendisini eve çağırdığını ve rızasıyla seviştiklerini söylüyor. Bir ara midesi bulanıp karnı ağrıdığından tuvalete gittiğini, o sırada kapının çaldığını, ardından önce "İngiliz kızın" canhıraş feryatlarını, daha sonra "Zenci içeride, herkes onun yaptığını sanacak" diyen bir İtalyan’ın sesini duyduğunu söylüyor. Dışarı çıktığında, etrafta kimseyi görmediğini, Meredith’e yardım etmeye çalıştığını, ölünce korkarak evi terk ettiğini ve Almanya’ya kaçtığını anlatıyor. Bu senaryo doğruysa, yastıktaki parmak izinin kıza yardım etmek istediği sırada oluşması mümkün elbette.

Şimdilik, soruşturma yargıcı Bayan Claudia Matteini’nin iddianamesinde, biri kadın, üçü erkek dört zanlı var. Ona göre cinayet aleti, tutuklandığında üzerinden sustalı çıkan, kesici alet koleksiyoncusu Raffaele’ye ait. Yargıç, Amanda’nın bu bıçağı, odadaki üç erkeğin (Raffaele, Lumumba ve Hermann) kızla cinsel ilişkiye girebilmesini kolaylaştırmak amacıyla, Meredith’in boynuna dayadığını, bu sırada kendi elini de kestiğini ve kurban dışında diğerlerinin, alkol ve/veya esrar etkisi altında olduğunu ileri sürüyor.

Ancak eldeki delillere göre, odada bir kişi daha var. İnce, yüksek topuklu ayakkabı giymiş bir kadın. Yerdeki kanlı izler, böyle söylüyor. O gece, üç kadın, üç erkek aynı odada seks yapmaya kalkışmış, Hermann ile Meredith birlikte olduktan sonra diğerleri, Amanda’nın fantezileri doğrultusunda, olayı farklı bir boyuta taşımak istemiş olabilir. Daha önce belirttiğim gibi, genç kızın sol avucunda birkaç saç teli bulunmuştu. Bunlardan henüz DNA izole edilebilmiş değil. Eğer başarılabilirse, can havliyle kimin saçlarına sarıldığı anlaşılacak.

LUMUMBA PİZZALAR SAYESİNDE SERBEST

Dr. Luca Lalli, "Ölüm saati 22.00 ile sabahın biri arasında" deyince, 38 yaşındaki bar sahibi Lumumba da tutuklanmıştı. Avukatının itirazı üzerine, mide içeriğindeki yemek kalıntıları incelendi, Meredith’in son yemeğini ne zaman yediği bilindiğinden bir hesaplama yapıldı ve cinayet saati, 21.30 ile 23.30 arasına daraltıldı. O sıralar Perugia’da turist olarak bulunan İsviçreli profesör Romano Mero, anılan saatlerde Lumumba’nın barda olduğuna tanıklık edince, Afrikalı salıverildi. Ancak, halen cinayetin zanlılarından biri olmayı sürdürüyor. Çünkü polis, telefon sinyallerine ve SMS mesajlarına dayanarak, Lumumba ile Amanda’nın 1 Kasım akşamı, ev ile üniversitenin basket sahası arasında bir yerde buluştuklarını, birlikte eve yürüdüklerini, Meredith gelmeden eve girdiklerini ve cinayet işlendiği sırada Lumumba’nın odada bulunduğunda ısrar ediyor.

İtalyan polisinin başarısı

Uyuşturucu etkisinde, cinsel fantezileri hayata geçirmenin ne denli tehlikeli olabileceğini gösteren, delili çok, ama yeniden canlandırması zor bir cinayetle karşı karşıyayız. Deliller çok ama, olayların sırasını belirlemek mümkün değil. Zanlıların ifadelerindeki tutarsızlıklar ise, kasıt olmayıp zaman ve mekan algısını değiştiren esrarın etkisinden kaynaklanabilir. Ancak bana kalırsa, şu anda Avrupa ve Amerika’yı çok meşgul eden bu soruşturmanın en dikkate değer yönü, İtalyan polisinin internette iz sürmekte, delilleri bulmak ve incelemekte çok başarılı bir iş çıkartması. Buna karşılık, patolog Dr. Luca Lalli’ye tam not vermek mümkün değil.
Yazarın Tüm Yazıları