Eymir gölüne gitmek!...

PAZAR günü Eymir gölüne arabamla gittim.

Haberin Devamı

Giriş nizamiyesindeki güvenlik görevlisi (G.G) ile diyaloğumuz şu şekilde gerçekleşti.
G.G.- Stikırınız yok. Arabanızı dışarı park edin. Yürüyerek girin.
Ben: Kaç km yürümem gerekir?
GG: Yaklaşık 3.5 km, geliş-gidiş 7 km.
Ben: Bir kahve içmek için mi?
G.G: Yani... ODTÜ kuralı!
Stikır denen uygulama halka verilmediğine göre, halkın teknik açıdan alana ulaşması mümkün değil.
Eymir gölü halka açık diyenlere duyurulur.
Efendim... Zımmen kapalıdır.
Hakkı ÇORBACI

Talatpaşa yetmedi mi?

YILLARDIR Talatpaşa Bulvarı pavyonlarla işgal edildi. Biz Başşehir Sokak sakinleri durumdan rahatsız olsak da göz görmeyince gönül katlanırmış diyorduk. Hatta bizi sokmayan yılan bin yaşasın bile diyorduk. Artık yılan bizi de sokmaya başladı.
Sokağımızda resmen fuhuş yapılmaya başlandı. Birçok aile evini satılığa çıkardı. Komşularımızın bazıları şikayet etmeye bile korkudan cesaret edemiyor. Ev civarlarında bekleyen beli tabancalı şahıslardan çekindiklerini söylüyorlar.
Gazeteniz aracılığı ile yetkililerin soruna çare bulmalarını ve sokağımızın eski huzurlu günlerine kavuşmasını rica ediyoruz.
Başşehir Sokak sakinleri

Haberin Devamı

Kimseden ses yok

ANKARA Büyükşehir Belediyesi, Atatürk Orman Çiftliği’nin (AOÇ) altını üstüne getiriyor! Binlerce ağaç katledilerek yollar açılıyor, kavşaklar, alt-üst geçitler yapılıyor.
I. Derecenin üzerinde özel SİT alanı iken derecesi düşürülüp Büyükşehir’e devredilen AOÇ, aslına uygun yenileme yerine şimdilerde aslından eser kalmayacak şekilde değiştiriliyor.
Kimilerine göre en iyi yere yapılacak ‘Başkanlık Sarayı’ (Beyaz Saray) için çehresi ve ‘o yerin’ çevresi değiştiriliyor ki, kimsenin sesi çıkmıyor. Marşandiz geçidi yıkıldı; yerine yenisi yapılıyor. Bağlantı yolları için ormanlık alanlar büyük ölçüde yok edildi. Anadolu Bulvarı genişletme çalışması, tren yolu hemzemin geçidinin üst geçide dönüşmesi ve bağlantıları ile doğu-batı istikametinde AOÇ deyim yerindeyse, karnı yarılarak ikiye bölünen yol çalışması derken... Arazi yağmalanıyor; Atamızın emaneti, ‘Başkanlık Sarayı’ bahanesiyle gidiyor.
AOÇ toz torak içinde savaş alanı gibi.
Yollar açılırken ağaçların kesilmesi iç acıtıyor.
Hatip Çayı ıslah ediliyor(!) Doğal hale getirmek yerine kenarına taş duvar örülüyor.
Yıllar önce Almanya’da Rain nehrine dökülen dere ve çaylar, ıslah edilip doğal su yollarına yaşam alanı olarak kazandırılmıştı. Taş duvar hiçbir zaman yapılmadı.
Su ile insan arasında duvar örülmüyor. İnsanlar teknelerini bağlayabiliyorlar.
Ne bunlar düşünülüyor, ne biliniyor?
Herkes seyrediyor; en başta sesi çıkması gerekenlerden bile tık yok.
Örneğin, Atatürkçü Düşünce Derneği neden tepki koymaz? Şimdi değilse ne zaman?!
Herşey elden çıkıyor, kurbanlık koyun gibi seyretmekle yetinmek, olumsuz değişime güç veriyor.
M.A.

Yazarın Tüm Yazıları