Ey Avşar kızı aydınlat bizi

NE Kırgız isyanı, ne bayrak seferberliği...

Hiçbir olay, Hülya Avşar’ın ‘New York’ta St. John Katedrali’nde Amina Vadud’un kadın ve erkeklerden oluşan bir cemaate cuma namazı kıldırması olayı’yla ilgili yaptığı ‘muhteşem’ yorumu es geçmemize engel olamaz.

Bu yüzden hiç tereddüt etmeden ve gözümüzü kırpmadan olaya dalıyoruz.

Efendim, olayın cereyan şekli şöyle:

Önce gazetecilerin ‘Avşar’dan ses getirecek haber çıkarma arzusu’ ile Avşar kızının ‘Gündeme gelmek için her yol mübahtır’ anlayışı örtüşüveriyor.

Sonra bu örtüşmenin doğal etkisiyle gazeteci sualini patlatıyor:

‘Sayın Avşar, ilk kadın imamlı tarihi namaz konusunda ne düşünüyorsunuz? Lütfen bir yorum Sayın Avşar.’

Avşar’
ın bu noktada olaya hafiften bir ciddiyet katmak maksadıyla küçük bir öksürüğe ihtiyaç duyup duymadığını bilmiyoruz.

Ama içinden ‘Ha! Ha! Ha! İşte gündeme gelmenin en garantili yolu’ diye geçirerek, tatlı bir heyecan ve sevinçli bir telaşa kapıldığından eminiz.

‘Muhteşem’ yanıt şu cümleyle başlıyor:

‘Biraz tehlikeli bir soru...’

***

Sakın, cevabın bu kısmına aldanıp da ‘Tamam, bilmediği bir konu olduğu için soruyu tehlikeli buldu, Tanrım ne basiret!’ diye duygulanmakta acele etmeyin.

Çünkü insanın aklına her durumda ‘cehalet’ ile ‘cesaret’ arasındaki o tuhaf ilişkiyi getirmekle meşhur Hülya Hanım, cevabının devamında ‘tehlike’den neyi kastettiğine açıklık getiriyor:

‘Senin için kötüyse karşındakini kadın değil erkek, erkeği de kadın görebilirsin. Önemli olan yapılan iştir ve Allah’a ibadet ediyorsun. Burada ben kadın erkek ayrımı yapmıyorum. Ben olsam yapardım. Bana ters gelmiyor. O biraz da insanın içini temiz tutmaya zorluyor. Bence bu da bir ibadet.’

Demek ki neymiş?

Tam bin dört yüz yıldır İslam dünyasında gelmiş geçmiş cümle ulema ve fukeha, ‘Kadın öne geçip imam olursa kirli kalpli erkeklerimizin niyeti bozulur, aman böyle bir şeye izin vermeyelim birader’ demiş ve kadın imam uygulamasına izin vermemiş.

Ancak bizim ‘engin görüşlü’ Avşar kızımız, bir ‘müceddid’ edasıyla, yüz yılların problematiğini ‘Önemli olan kalp temizliğidir’ diyerek çözüveriyor.

Hay aklınla bin yaşa Avşar kızı...

İşte İslam dünyasının iki yüz yıldır beklediği açılımın teorik çerçevesi!

Bu harika buluş karşısında şapkamızı çıkarıyoruz.

Ey Avşar kızı...

Yoksa...

Yoksa sen İslam dünyasının beklediği o büyük kurtarıcı ve uyarıcı mısın?

Yoksa Yaşar Nuri Hocamız ve de Zekeriya Beyaz Ağabeyimizin bile muvaffak olamadığı ‘dinde reform’ olayı, senin elinle mi gerçekleşecek?

***

Eğer durum böyleyse, yani ‘beklenen kurtarıcı’ sensen Hülya Hanım, şu kadim dinsel sorunlarımıza da mutlaka çare bulursun:

- ‘Çalışmak da ibadetse, çalışırken ibadet etmeye gerek var mı?’

- ‘Kutuplarda namaz nasıl kılınır?’

- ‘Allah madem bizim ne yapıp yapmayacağımızı alnımıza yazmış, yani kaderimizi tayin etmiş, peki nasıl oluyor da işlediğimiz günahlardan sorumlu oluyoruz?’

Ne olur bir yorum Hülya Hanım.

Hadi aydınlat bizi Avşar kızı!
Yazarın Tüm Yazıları