EXPO olsa da, olmasa da

Haberin Devamı

Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Mehmet Füzün ikinci dönemine hızlı bir giriş yapmak istiyor. Dün kendisiyle sohbet ederken, hep büyük projelerden bahsetti, “Diğerlerini programa bağladık, sistem oturdu, kişiye bağlı değil kurumsal bir yürüyüş sağlandı” diyor.
Odaklandığı birkaç konu var. Birincisi, hep karşımıza kriter olarak çıkan “dünyanın en iyi 500 üniversite” listesinde yer alabilecek çalışmalar yapmak... İkincisi de günlük işlerin biraz dışına çıkarak, geleceği şekillendirecek bilimsel araştırmalara odaklanmak...
O yüzden iki yatırıma çok önem veriyor.
Teknopark onlardan biri... Yazışmalar tamamlanmış, bugün yarın izin bekleniyor. Bu demek oluyor ki, İzmir’de, Yüksek Teknoloji’den sonra ikinci teknoparka hayata geçiyor.
***
Rektör Füzün güzel bir şey de söyledi.
“Urla’dakine Dokuz Eylül olarak ortağız. Bizimkine de diğer üniversitelerimiz ya da diğer kurumlarımız ortak olabilir. Tek bir hedefimiz var, o da İzmir’i bir teknoloji üssü yapmak...”
Teknoparkların İzmir’in ve bu bölgenin insan yapısına da çok uygun olduğunu hep yazıyoruz. Dokuz Eylül’ünkinin yeri şimdiden hazır... Yani izinler tamamlandıktan sonra hemen start alabilecek durumda...
Bizi asıl heyecanlandıran proje ise İleri Biyomedikal Merkezi oldu. Ar-Ge merkezi için 100 milyon liranın üzerinde bir yatırım yapılmış. Burada genetik, kanser, organ nakli gibi alanlarda önemli buluşlara olanak sağlanacak.
Bu alanda bugüne kadar yapılmış en önemli Biyomedikal Merkezi’nin İzmir’de olmasını önemsiyorum.
Nedeni de şu...
***
Eğitim ve sağlık alanında İzmir kendine yeni bir yol haritası çizebilir. Bugün faaliyet gösteren dokuz üniversite kente ayrı bir kimlik kazandırdı. Ben bu sayının önümüzdeki yıllarda daha da artacağını ve artması gerektiğini düşünüyorum. Vakıf üniversiteleri büyük bir ihtimalle yakın bir gelecekte kampuslerini büyütmek zorunda kalacaklar.
Öğrenci sayısı da, burada çalışmak isteyen öğretim üyesi sayısı da artacak.
Bunların yanına araştırma ve geliştirmeye dönük merkezler, teknoparklar da eklerseniz karşımıza çok farklı bir İzmir fotoğrafı gelir.
Eğitim için söylediklerim, sağlıkta da geçerli...
Her yeni açılan hastane, tıp merkezi kendi içinde bir rekabet yarattığı gibi aynı zamanda sağlık havuzunu da büyütüyor.
EXPO alınır ya da alınmaz... Alınırsa İzmir için avantaj olur ama...
Olmasa da kentin geleceğiyle ilgili atılacak adımlar ve tercih edilecek sektörler şimdiden belli...
Rektör Füzün, merkezi 2013’ün sonunda açacaklarını ve Dokuz Eylül Üniversitesi’nin de farklı bir görüntüye döneceğini söylüyor.
Ben de kendisine katılıyorum.

Haberin Devamı


Taraftar Hakları Derneği’ne teşekkür

Haberin Devamı

Şahsen ben bekliyorum. Sizi bilemem ama... Fotoğrafları gördünüz, yorumları okudunuz. Adı “Dostluk Kupası” olan bir maça taraftarlardan bazıları palayla gitmiş, bir taraftarı dövmüş. Ama bir tane kınama yok, spor kulüplerimizden bir tane açıklama yok. Ben sadece bu olayı örnek olarak göstermiyorum, buna benzer çok olay yaşanıyor.
Şahsen ben bir taraftar olarak kulüplerimizden, kulüp yöneticilerimizden bir uyarı, bir özür, bir açıklama bekliyorum.
En azından, “Onaylamıyoruz, tasvip etmiyoruz, çirkin buluyoruz, kınıyoruz” demelerini bekliyorum. Aslında daha fazlasını da bekliyorum ama... Tek bir satırlık yoruma bile razıyım.
O yüzden İzmir’deki tüm kulüplerin üyesi olduğu Taraftar Hakları Derneği’nin, “Kendisini taraftar diye nitelendiren futbol ve tribün düşmanları, rakip taraftarı darp ederek öncelikle kendi tarihine ve armasına, sonra tüm insanlığa zarar vermektedir. Taraftar tanımını hep birlikte, gerçek sevgiyle tekrar tarif edip, mahallelerimizi, okullarımızı, fabrikalarımızı ve stadyumlarımızı saran bu öfke ve şiddetin yerini kardeşliğe bırakmasını sağlamalıyız. Biz bu çirkinlikler sona erene kadar mücadele etmeye hazırız” açıklamasını hem önemsiyorum, hem çok değerli buluyorum.

Yazarın Tüm Yazıları