Evinch: Tasarının geçmesi Müslümanların haysiyetine tecavüz olur

Tasarı, cuma gününün ardından dün de Meclis gündemine gelmedi, ancak Genel Kurula getirilmesi ihtimali hala geçerliliğini yitirmedi. Tasarının Genel Kurula gelip gelmeyeceği tartışmaları sürerken, gelip onaylanması halinde etkilerinin ne olacağı soruları mevcut. Söz konusu tasarı Genel Kurulda onaylansa bile bağlayıcılığı bulunmuyor, sadece Amerikan yönetimine tavsiye niteliği taşıyor.

"ABD'DE SADECE TÜRKLER MECLİSTE YARGILANIYOR"

ATAA Başkanı Evinch, California eyaletindeki Ermenilere yönelik etnik politikaya dayanan, tek yönlü bir tasarının Meclise gelip kabul edilmesinin "Türk ve Müslüman halkın haysiyetine tecavüz" olacağını söyledi. Devletlerin yasama, yürütme ve yargı organlarının birbirinden ayrı olması gerektiğine işaret eden Evinch, şunları kaydetti: "Ama ABD'de bu üç organ, bu konuda birbirine karışmış durumda. Meclis yargıç koltuğuna oturuyor ve Türk ve Müslüman halkın aleyhinde bir yargıda bulunma ihtimali bulunuyor.Bu ülkede her milletin normal demokratik usullere göre muamele görmesi gerekirken, Türkiye'nin Mecliste yargılanması olacak bir şey değil. Bu durum sadece Türklere yönelik yapılıyor ve (ABD'de bir milletin mecliste yargılanması konusunda) başka bir emsal de yok."

"PELOSİ, KIZIMIN MUTLULUĞUNU ALACAK MI"

Evinch, tasarının Meclise gelip kabul edilmesi durumunda, "kendi çocukları ve Türkiye'deki tüm yeni gelen neslin sonsuza kadar 'soykırım' gibi ağır bir suçla damgalanabileceğini ve omuzlarına bunun yükleneceğini" ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün evimden ayrılırken kızımın yüzüne uzunca baktım. Kendi kendime 'Ne kadar mutlu bir çocuk, bugün (Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy) Pelosi bunu değiştirecek mi? Bu kız çocuğunun omuzlarına bu suçu mu yükleyecek?' diye sordum. Biz çocuklarımızın herhangi bir şekilde bu suçla damgalanmasını istemiyoruz. Bütün Türk aileler bunu düşünmeli. Ben eşime söz verdim, çocuğumuzun ve tüm çocukların haysiyeti ve onurunu sonsuza kadar koruyacağım. O nedenle kalbimize de çok dokunuyor bu damga. Bu damganın sadece California'daki etnik politika sayesinde verilebilecek olması bize çok büyük bir hakaret ve çok büyük bir ırkçılık. ABD Kongresi de buna alet olmuştur."

"İLİŞKİLERE ORANILMAZ ZARAR VERİR"

ATAA Başkanı Evinch, tasarının, Meclise gelip kabulü halinde Türkiye-ABD ilişkilerine onarılamaz zararlar vereceğini söyledi. Tasarının geçmesi halinde, Amerika'nın çıkarlarının da uzun vadede büyük hasar göreceğini belirten Evinch, ABD'nin bu tür bir tutumla, özellikle Türkiye'ye ihtiyacı olduğu Ortadoğu, Kafkasya ve Orta Asya gibi yerlerde, düzeltmeye çalıştığı ilişkileri konusunda "çok büyük bir geri adım atmış olacağını" belirtti. Evinch, Türkiye'nin bu bölgelerde artan etkinliğine de dikkati çekti.

Evinch ayrıca, tasarının onaylanması halinde, Türkiye üzerinde uzun süredir lobicilik yapan ve her fırsatı değerlendiren Ermeni diasporasının, bunu "büyük bir zafer" olarak yansıtacağına dikkati çekti. Bu durumun, diasporayı, "1915 olaylarının 100. yılı olan 2015 yılında hem Senato hem de Temsilciler Meclisi'nden yine benzer ama daha güçlü bir karar çıkarabilmesi yönünde motive edebileceğine" işaret eden Evinch, ayrıca diasporanın, bu tasarı sonuçlarını Türkiye ve Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerle ilgili her konuda koz olarak kullanmaya çalışabileceğin söyledi.

ATAA Başkanı Evinch, tasarının Meclise gelip geçmesi durumunda, "ABD Başkanı Barack Obama'ya 24 Nisan 2011 yılında yapacağı açıklamada 'soykırım' ifadesini kullanması yönünde baskıyı artırabileceğini" söyledi. Evinch, tasarının kabulüyle ABD'de Ermeni mirasçıların, sigorta şirketlerine ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Ziraat ve Merkez Bankalarına açtıkları davaların bu kararlardan etkilenebileceğine, yeni davalar açılmasına neden olabileceğine de dikkati çekti.
ABD Federal Temyiz Mahkemesi, California eyaletinde 9 yıl önce kabul edilen ve 1915 olaylarında ölen Ermenilerin mirasçılarına, sigorta şirketlerine karşı dava açma yetkisini veren yasayı iptalinden vazgeçmişti. Bunun gerekçesini ise "ABD dış politikasının bu konuda (1915 yılı olayları) kesin bir tutum sergilemediği, söz konusu yasanın federal dış politikayla çelişmediği" şeklinde göstermişti.