Evden bir çıktı ortalığı dağıttı

Pek çok kişi gibi benim de Aylin Aslım’a gözümü ve kulağımı ilk değdirmem Senin Gibi şarkısıyla olmuştu. Üzerinde o sevdikçe sevilesi mavi elbiseyle...

Sonra dört gün, dört gece, Dört Gün Dört Gece’yi dinlemişliğim vardır...

O da ne şarkıdır:

‘Dört gün dört gece ağladım ben / Dört gün dört gece yağdı yağmur / Yaşlarımı saydım içimden / Hiç böyle olmadım ben / Dört gün dört gece bekledim ben / Dört gün çıkmadım hiç evimden / Ölür gibi yapınca acım diner mi sence?’

Aylin Aslım, hayatı kulağından tuttuğu gibi evin kapısının girişindeki vestiyerin akısına asıp, evden çıkmadan yaşamak nedir bilen kardeşlerimizden zaten. (Çıkınca da pir çıkanlardan; ayrı...)

Beş yılın ardından, nihayet ikinci albüm geldi: Aylin Aslım’ın, Süt Kardeşler filminin Gulyabani’sinden aldığı esinle isimlendirdiği: Gülyabani.

Yine evden çıkmadığı hállerden bol bol dem vuran bir albüm. Tabiri caizse, ‘Aylin Aslım, depresyon battaniyesinin altından öfkeyle ve haddde lennn nameli, dalgacı bir sırıtışla bildiriyor’ tadında bir eser.

İki hafta önce, Yeni Melek’teki konserdeydik. Aylin Aslım ve Tayfası’nın (Ayşe Özgümüş, Ayça Sarıgül, Mehmet Demirdelen ve Mehmet Cem Ünal) konserini izlediğimizde, Yeni Melek’in ha bire maruz kaldığı her türlü eleştiriyi hakikaten hak eden feláket ses düzenine rağmen, içimizin yağları eridi.

Albümün çıkış parçası olan, müzik kanallarında klibi dönen, kantoların kantosu Ben Kalender Meşrebim’i, konsere ‘kendi kendini davet eden’ Nurhan Damcıoğlu’yla birlikte seslendirdi Aylin Aslım.

Şarkı bitip, konser devam ededursun, Nurhan Damcıoğlu, üst kata çıkıp yanıma oturmasın mı!

Sahnede başında tacıyla, ortaokul müsameresine seksi kraliçe kostümüyle çıkmış gibi görünen Aylin, yanımda gençten, spor diye tabir edilen kıyafetiyle Nurhan Damcıoğlu; kronolojinin ezberi şaştı, zaman tünelinde gibiydim, yemin ederim...

Gülyabani albümü çıktığından beri Aylin Aslım’la yapılan hemen her röportajda muhabbet, doğal olarak belli bir çerçevede dönüyor: ‘Ama sen elektronik müzik yapıyordun; rock ne ayak? Ayrıca ne güzel, mırıl mırıl aşk şarkıları söylüyordun? Hangi ara feminist oldun?’

Zira albüm, dünyayla meselesi olan bir ‘kadın’ albümü. Ki albümü dinlemeyip de bunu Meg Ryan’lı ‘kız filmi’ gibi bir şey zannedenlere; ‘Albümü alın, boyunuzun ölçüsü, pakete dahil’ demek isteriz.

İlk defa böyle taş gibi, ağlak yapmayan, ayağı yere basan, hayatın hakikatli meselelerine dokunan bir kadın albümü gelmiş huzura. Tadını çıkarsanıza...

Ben Kalender Meşrebim’in klibi, Kadırga’da, asırlık bir kıraathanede, Gürcan Keltek tarafından çekilmiş.

Duvarda asılı bir çerçevenin içinde, gelmiş geçmiş en özlü sözlerden birini okuyoruz: ‘Kula belá gelmez Hak yazmadıkça, Hak belá yazmaz kula azmadıkça.’

Gelin görün ki bizim kızlar biraz azgın ve fena hálde belálarını arıyor.

Aylin Aslım ve tayfanın kız kanadı (Ayşe Özgümüş ve Ayça Sarıgül) Türk erkeklerinin mabedi olan bir kahvehaneyi basmış, darmaduman ediyor.

Masaları dağıtmaca, tavlalara tekme sallamaca, çay bardaklarını tuz buz kırmaca, yüksek ökçelerle çuhaları yırtmaca...

Gitarları cayırdatarak, kantoyu rock’a boca ederek; ‘Ben kalender meşrebim, güzel çirkin aramam / Gönlüme bir eğlence isterim olsuuuooon!’ diye bağırmaca...

Kalender meşreplik, bildiğiniz üzre ve fakat maalesef genelde yok sayılmak istenen bir şekilde, salt erkeklere mahsus bir durum değildir.

Cihan, it ve kopuk olmakla böbür böbür böbürlenen errrkekten geçilmez.

Ve fakat bu adamların karşısına çapkınsa çapkın, álemciyse álemci, mangalın ve külün hakkını veren, lolo çekemeyen, adam idare etmekle işi hiiiç mi hiç olmayan bir kadın çıkartın, fare gördü mü çığlık çığlığa taburenin üzerine fırlayan kadınlardan (!) beter olurlar.

Fakat işte, böyle kadınlar vardırlar ve kükreye kükreye, dişi arslanlar gibi olmaya devam edecektirler; olacaktırlar. (Şarap ve çanak üzerine başlatmayın şimdi! O kadar!)

Aylin Aslım’ın Böyledir Bu İşler şarkısında dediği gibi: ‘Kız bembeyazdı, beyaz boş bi’ sayfa; dedi böyledir bu işler, sana iyi günler...’

Dağıtın ablalar! Dağıtın ki yeriniz bu yer değildir! Hatta az bile; zira müstahaktırlar...
Yazarın Tüm Yazıları