Eurovision sürprizi Can Bonomo’ya dair

Evet herkes için sürpriz oldu Can Bonomo.

Haberin Devamı

Eurovision’a gitmesi için zikredilen onca isme (Atiye, Hande Yener, Murat Boz) o kadar odaklanılmıştı ki; başka bir isim düşünülmez, akla gelmez olmuştu. Sonunda TRT herkesi ters köşeye yatırdı Can Bonomo’yu seçerek...
Hemen söyleyeyim, “Kim bu Bonomo? Neden seçildi? Yoksa torpili mi var?” diyenlere inat, kendisinin gayet başarılı bir müzisyen olduğunu düşünüyorum.
Özellikle “Bana Bir Saz Verin” şarkısını çok severim.
Bu şarkının düzenlemesine bayıldığımı daha önce de yazıp çizmiştim. Evet, geniş kitlelerce tanınmış biri değil Bonomo. Ama Eurovision denen komşu komşunun külüne/oyuna muhtaç şeklindeki bulamaca/bulmacaya illa popüler bir ismin/grubun gitmesi gerekmiyor.
Gitmesin de zaten. O zaman daha çok ciddiye almış oluyoruz bu yarışmayı.
İlk albümünü çıkarmış Bonomo gibi yetenekli birini göndererek onun da önünü açmış oluyoruz böylece.
Dolayısıyla Can Bonomo sürprizi pek muhteşem oldu.

Haberin Devamı

Eurovision soruları

Can Bonomo sürprizi güzel oldu tamam, ama bir de akla gelen şu sorular var:
- TRT’nin yarışmaya artık kadın şarkıcı göndermek istemediği, bu nedenle son birkaç yıldır erkek şarkıcıların, erkeklerden oluşan grupların yarışmaya yollandığı iddiaları doğru mu?
- Bu yarışma için ayrılan bütçe ne kadar? Bu bütçedeki promosyon kalemini istediği gibi kullanma hakkı veriliyor mu yarışmacıya? Eğer öyleyse, o hakkı pek az kullanıp paranın çoğunu cebine atan da var mı?
- Hande Yener önümüzdeki sene de Eurovision için ısrarlı ve istekli olmaya devam edecek mi?

Çok çocuklu yeni Emek

Emek Sineması’yla ilgili projeyi yürütecek olan Kamer İnşaat’ın büyük hissedarı ve yöneticisi Levent Eyüboğlu nihayet konuyla ilgili sessizliğini bozmuş. Radikal’den Şenay Aydemir’e söyledikleri ilk başta umut verici:
“Emek Sineması yıkılıyor deseler, ben de o insanların arkasına takılır yürüyüş yaparım.”
Emek’in içinde bulunduğu Serkildoryan binasının yüzde yüz koruma altında olduğunu da söylemiş Eyüboğlu, bu da iyi. Ama Emek’le ilgili söyledikleri o kadar da iyi değil: “Emek tek başına yaşayamıyor. Orijinal haliyle orada korusak bile yaşaması imkânsız. Çünkü dağıtım şirketleri 1-2 salonlu sinemalara izin vermiyor. Biz diyoruz ki, 10 tane daha salon ekleyelim. Kendi başına ayakta kalabilecek noktaya gelsin.
Salonu aynen koruyoruz. Ama yukarıya taşıyoruz. 11 salonlu bir yer oluyor. Önüne 700 metrekarelik bir fuaye yapıyoruz. Kodak Tiyatrosu gibi olsun istiyoruz.”
Bir kere şu “aynen koruyarak yukarı taşıyoruz” cümlesinin çok tuhaf durduğunu belirtmeliyim.
Yukarıya taşınan Emek, tüm eski özelliklerini taşısa bile aynı Emek olmayacak ki.
Hele hele yanındaki irili ufaklı 10 adet salonla...
O Emek değil, başka bir şey olacak.
Adı mesela, öbek öbek Emek olabilir. Daha uygun olur. Dolayısıyla bu durumda “Emek yıkılıyor” diyenler sonuna kadar haklıdır.
Çünkü bu sözlerden anlaşıldığı üzere Emek yıkılıyor, yerine çok çocuklu yeni model bir copy-paste Emek geliyor.
Vaziyet budur.

Haberin Devamı

Dişlerinden tanırım seni

Dişlerine taktığı taşlı, parıltılı kaplamalar dolayısıyla, sürekli sırıtarak yürürse şayet, yüz metre öteden fark edilecek bir adam var yeryüzünde: Lil Jon. Kendisi hip hop’un alt dalı crunk’ın yaratıcılarından (malum, müzik türleri böyle dallanıp budaklanan şeyler).
Son single’ı “Drink” de crunk’ın nadide bir örneği.
“Drink”in klibini ilk gördüğümde bir şey içmekten soğumuştum gerçi, ama şarkı tam zıp zıp zıplamalık.
Hatta plajlık. İnsan elinde kokteyli, plajda salınırken hayal ediyor kendini. Neyse işte, yarın gece bu zat-ı muhterem sürpriz bir şekilde Kuruçeşme Mojito’da sahne alıyor.
“Drink”le zıplamak isteyenlere haber vereyim dedim.

Yazarın Tüm Yazıları