... EŞRAFINDAN MERHUM HACI ...İLE MERHUME ...HACI ...’İN OĞLU

Güncelleme Tarihi:

... EŞRAFINDAN MERHUM HACI ...İLE MERHUME ...HACI ...’İN OĞLU
Oluşturulma Tarihi: Ekim 04, 2005 11:21

 
Haberin Devamı

Bu sefer içim acıdı. Niye, söyleyeceğim.

Önce bir küçük anekdot. Baba tarafından bir kuzenime, bir tanıdık hanımın akrabası bir genç kızı istemişlerdi yıllar önce. Kızın, yahut da kız tarafının gözü bizim delikanlıyı, şu veya bu sebepten tutmamış.

Mahalle komşusu hanım, burun kıvırarak ‘Sizin oğlanı beğenmedik!’ deyince, benim dünyalar güzeli baba’nem, Mamuş’um (Nûr içinde yatsın!) kızmış, lafı oturtmuş hemen:

- Hıh, iyi olmuş. Zaten bizim oğlanın da pek gönlü yoktu. Biz asalet ararız!

Bize anlattığında, bu ‘Biz asalet ararız!’ lafına, çoluk çocuk, kahkahalarla gülmüştük de, Mamuş’um beter kızdıydı.

- Biz de ne asilizdir ha, baba’ne!

*

Nedense asalet değil ama ‘mensubiyet’ çok önemlidir insanoğlu için.

Eskiden (şimdi Anadolu’nun çeri çöpü geldi artık), mesela ‘Ben Kayseriliyim / Karamanlıyım / Merfizonluyum, ne bileyim Banazlıyım’ dediniz mi, hemen sorarlardı:

- Kimlerdensiniz?

Haberin Devamı

Karşıma bir ‘hemşehirli’ çıkar da Taşköprülü olmaya karar verdiğimde, sorarlar:

- Kimlerdensin?

Nadiren elime geçen bu ‘...lerden olma’ fırsatını kaçırmam:

- Kör Müftüler’den!

*

Bu ‘mensubiyet’ daha doğrusu ‘kök-köken’ ihtiyacı sebebiyle belki de, taşradan büyük şehirlere göçmüş aileler, cenaze ilanı verdiklerinde ‘... EŞRAFINDAN’ demeyi pek severler. Çoğu zaman İstanbul’a, Ankara’ya geleli epey olmuş, bazen geldikleri yerde kimseleri kalmamış... yani ‘az buçuk masum yalan atıverme’ özgürlüğü doğmuştur bunlar için.

... EŞRAFINDAN MERHUM HACI ... İLE MERHUME HACI ...’İN OĞLU...

*

Ama bir iki gün önce bir büyük gazetede gördüğüm kocaman cenaze ilanı böyle ‘anlayışlı bir hoşgörüyle’ okuduklarımdan değildi.

Bu sefer ... EŞRAFINDAN MERHUM ... İLE MERHUME ...’İN OĞLU iyi tanıdığım biriydi.

Yıllar önce, çok yıllan önce, bir taksi durağında şoförlere çay demliyor, durakta beklerken elinde bir fırça ve teneke kova arabalarını yıkıyor, müşterilere kapı tutup üç kuruş bahşiş bekliyordu.

Yıllar sonra bir ‘oto yıkama’ istasyonu açtı, nasıl yaptıysa, ikinci el otomobil alım-satım işine girdi, müteahhitlik filan derken (Türk usulü) köşeyi döndü.

Haberin Devamı

Dönmüş daha doğrusu, çünkü taksi durağından sonra kaybettim izini.

Son gördüğümde köylüsü bir şoförün kullandığı, kendini hiç de yerinde hissetmediği besbelli bir kara cipe ‘pinmiş’, uzun tırnaklı serçe parmağında tek taş kırmızı bir yüzük, bileğinde kalın altın künyesi, cep telefonuyla konuşuyordu:

- Ha gözüm, ha babam, hallet şu işi gözünün çapağını yiyem!

Gençti oysa, demek ki kalbi zayıfmış. Ölmüş. Gazetede ilanını gördüm, oğulları vermişler:

... EŞRAFINDAN, MERHUM HACI ... İLE MERHUME ...HACI ...’İN OĞULLARI...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!