Eskiden dayak yerdim şimdi övgü alıyorum

Güncelleme Tarihi:

Eskiden dayak yerdim şimdi övgü alıyorum
Oluşturulma Tarihi: Mart 23, 2012 00:00

Ahmet Ümit’in otobiyografik öğeler taşıyan “Bir Ses Böler Geceyi” adlı romanı, eserin hayranı olan Ersan Arsever tarafından beyazperdeye uyarlandı. Başrollerini Cem Davran, Merve Dizdar ve Gün Koper’in oynadığı film solculuk ve Alevilik üzerinden inanç, ideoloji, hayatın anlamı gibi konuları sorguluyor. “Bir Ses Böler Geceyi” filmini, kitabın Ahmet Ümit ve Cem Devran ile konuştuk.

Haberin Devamı

Ersan Ersever’in çektiği “Bir Ses Böler Geceyi” başarılı bir roman uyarlaması olmuş. Ben filmi baştan sona beğeniyle izledim. Siz de romanınızın böyle bir uyarlamayla sinemda olmasından mutlusunuzdur herhalde.

- Ahmet Ümit: Evet, hikayeye sadık bir uyarlama oldu, duyguyu çok yoğun bir şekilde verdi. Ersan abi burada var oluş meselesine yani inanç, ilişki meselesine vurgu yaptı. Sadece romanda bir parça daha gerilim yer alır, özellikle giriş bölümünde gerilim fazladır. Elbette bu Ersan abinin yorumu, doğru bir seçim yapıldığının kanaatindeyim.

Romanın çıkış noktasından biraz bahseder misiniz?   

- Ahmet Ümit: Kitap gerçek bir hikaye anlatıyor. Gerçekten bir çocuk intihar etmiş. Bana bunu bir işçi arkadaşım anlattı. O sıralar ben 20 yaşlarında bir devrimciyim. Olay çok ilgimi çekti, kendi hikayemle, yani Süha’nın hikayesiyle birleştirerek, inanç, idealler, ideoloji, hayatın anlamı gibi sorgulamaları yapan, bunu gerilim hikayesiyle anlatan bir hikaye yazmak istedim. Tabii bizim şu din yanlıştır falan demek gibi bir amacımız yok. Zaten sanatın böyle bir amacı olamaz. Biz hangi ideal olursa olsun, bu inanç olgusunun, anlam olgusunun hayatınızdaki yeri nedir, ne olmalıdır sorusunu soralım dedik. Bu hikaye Ersan Arsever’i cezbetmiş, “film yapalım” diye geldi, altı-yedi yıllık bir süreç sonunda böyle bir filmimiz oldu.

Romanda da filmde de didaktik bir anlatım yok. Bunu nasıl sağladınız?

- Ahmet Ümit: Bu Dostoyevski’nin tarzıdır, benim bulduğum bir şey değil. Bence roman da, sinema da bildiri sunmak ya da insanlara doğruyu anlatmak değildir. Onlara “evde film seyredelim, gülelim, korkalım, neşelenelim ama bu film bittiği zaman da aynı şekilde düşünmeye başlayalım, belki başka filmler, başka romanlar okuyalım” dedirtmektir. Ersan abi büyük fedakarlıklarla yaptı bu filmi, evini satarak yaptı, bunu da söyleyeyim. Adamın 70 yaşındaki ideali gerçekleşti, ama değdi.

BENİM DÖNEMİMDE  SOLCU DOĞULURDU

Cem, sen filmde Süha’yı oynuyorsun. Süha, bir yerde Ahmet Ümit’ten öğeler de taşıyan bir karakter. Ahmet Ümit olmak nasıldı?

- Cem Davran: Bir yerde değil direkt Ahmet Ümit’im ben, bir tek yazma yeteneğim yok.

Biraz anlatsana Süha’ya nasıl hazırlandın, o dönemler muhtemelen iyi bildiğin dönemler.

- Cem Davran: Evet, çok iyi bildiğim, gençliğimde tanıklık ettiğim bir dönem.

Var mıdır solculuk?

- Cem Davran: Olmaz olur mu, benim dönemimde zaten solcu olarak doğuyordun. Bu film o anlamda beni geçmişe götürdü. Hem yaş hem de mesleki karıyer olarak belli hesaplaşmalar yaşadığım, sayfaları şöyle temize çekmeye çalıştığım bir dönemdeyim. Ama bu temize çekme iyi anlamda. Ben böyle söyleyince herkes “Vay bunalıma girmiş” diyor ama öyle değil. Hazırlık konusuna gelince; ben normalde hiperaktifimdir, Süha’da ise bir sessizliğe ihtiyaç vardı. Ona anlamlı içi dolu bir sessizlik bulmaya çalıştım. Bu cümleden yola çıktım, gerisi geldi. Filmi izlediğimde ilk düşündüğüm şey şuydu; çocuklarıma anlatacağım bir hikayem daha oldu.

ÇEKİMLER ZOR GEÇTİ HER YER KENE DOLUYDU

Biraz da çekimlerden bahsedelim... Nasıl geçti? Biraz zorlanmışsınız duyduğuma göre...

- Cem Davran: Evet, zor bir işti... Çekimi zordu. Her taraf kenelerle doluydu bir kere. Oradaki Jandarma Bölük Komutanı geldi sete, dedi ki “Burada rastgele kaşınmaları bırakacaksınız, yanlışlıkla koparırsanız yandınız”...

Ahmet Ümit’in de filmde küçük bir rolü var... Bir şarkı söylüyorsunuz. Ve çok da güzel söylemişsiniz gerçekten.

- Ahmet Ümit: Teşekkürler... şarkıyı ben başlattım, herkes katılınca sonu kolay geldi.

Bir sahnede de eski solcularla aynı masadasınız. O sahne geçmiş ve bugünün farkına bir gönderme mi?

- Ahmet Ümit: Ben solcuyken de söylediğim şeyler belliydi; savaşın ve sömürünün olmadığı bir dünya, doğaya ve insana saygılı bir dünya... Bugün daha rahat bir şekilde bunları söyleyebiliyorum. Eskiden bunları söylediğim zaman sopa yiyordum, hapse giriyordum, şimdi övgü alıyorum. Telefonlar ardı ardına geliyor, “Bir konuşma yap” diyorlar. O zaman belki biraz daha katı bakıyordum, şimdi daha yumuşağım. Sonuçta vicdan olmadan, merhamet olmadan insanın yaşayabileceğini, yaşasa da mutlu olabileceğini zannetmiyorum. Mutluluğun tek bir yolu var; karşılıksız iyilik.

Haberin Devamı

CEM’İN HAYALİ “DENİZE SIFIR DUBLEKS”

Cem, ufukta yeni televizyon ya da film projeleri var mı?

- Cem Davran: Var... Yakın zamanda televizyonda bir projeye başlayacağım. Herhalde yaşımla ilgili, yine böyle 80’li yıllarda bu tür olaylara karıştığı için başına bazı işler gelmiş bir adamı oynayacağım. Sinemada ise duygusal bir aile komedisi düşünüyorum. Adını da söyleyeyim, “Denize Sıfır Dublex”... ınşallah hayata geçer.

Haberin Devamı

ROMAN YAZARKEN BAŞKA BİR EVRENE GEÇİYORUM

Dan Brown, kitap yazmak için 04.00’te kalktığını ve telefon, internet, fakstan uzak bir odada çalıştığını söylemişti. Ahmet Ümit nasıl yazar?

- Ahmet Ümit: Benim de benzer ama saatler farklı... Sabah kalkar kahvaltımı yaparım, Beyoğlu’nda bir ofisim var benim. Ama Beyoğlu deyince hemen korkmayalım, bina çok sessiz sakin bir yerde, oraya giderim. Ben de aynen telefonları kapatır, dört saat falan yazarım. Bu roman başlarken olan durumdur, sonra zaten roman kendini yazdırmaya başlar, ben istemesem de gözlerim yaşarıncaya kadar devam eder. Bazen gece yarılarını bulur, karım defalarca arar “Neredesin, gel artık” diye. Roman evreni tıpkı sinema evreni gibi normal hayattan başka bir evren, başka bir hayata geçiş, dolayısıyla dikkati dağıtacak, sizin konsantrenizi engelleyecek hiçbir şeyin olmaması lazım. Yardımcı asistan falan kimse olmaz, sadece ben varım, o dünyanın içerisine girerim ve o dünyada yaşamaya başlarım, muhteşem bir deneyimdir.  

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!