Eşek neden anırır?

AZİZ Nesin’in bir öyküsünü aklımda kaldığı kadarıyla aktaracağım. Öykünün adı "Eşek Neden Anırır?" idi.

Eşeğin biri köye bir kurdun dadandığını duymuş ama inanmamış, "Yok canım benim gibi eşeğe bir şey olmaz" demiş.

Bir gün çayırda tembel tembel yatarken kurt gelip kuyruğunu yemiş, ama eşek "Kurt mu acaba?" demiş, sonra da "Yok canım kurt olamaz" diye düşünmüş.

Ertesi gün kurt gene gelip bir bacağını yemiş, eşek aynı tepkiyi göstermiş, "Olamaz canım" demiş. Böylece vücudunun büyük bir bölümü kurda yem olmuş.

Sıra kafasına gelmiş, eşek başını çevirince kurdu görüp "Aaaa o imiş!" diye bağırmaya başlamış ve dili tutulduğu için bağırtısı sonunda "Aaa iii"ye dönüşmüş.

Eşeğin anırmasının yorumu işte böyle.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal 15 Ağustos tarihli Milliyet Gazetesi’nde Derya Sazak’ı yanıtlarken Fas’taki dine dayalı siyaset sürecinin Türkiye’de de yaşanabileceğini söylüyor.

Deniz Baykal haklı ama ifadesi eksik, süreç Türkiye’de "yaşanabilir" durumda değil çoktandır yaşanmakta, eksik söylemiş.

Ama Üstün Ergüder gibi, Burhan Şenatalar gibi, Ali Fuat Borovalı gibi "Prof. Dr."lar ve Çağrı Erhan gibi "Doç. Dr."lar hep birlikte Deniz Baykal’ın ağzının payını veriyorlar. Bu yetmiyormuş gibi Burhan Şenatalar solu halkla sağlıklı ilişki kuramamakla suçluyor.

En güzeli de AKP "kurt" milletvekillerinden Burhan Kuzu’nun "Biz Fas olmayız" garantisi vererek Baykal’ı yalanlaması.

ENGİZİSYON ZULMÜ

Adı geçen siyaset bilimcilerinin Fas’ta olup biteni bilip izledikleri kanısında değilim. Ya da onlar bizim yaşadığımızdan bir başka Türkiye’de yaşamaktalar. Çünkü, türban ve imam hatip fesatlarını bir yana bırakalım, imamların kültür müdürlüklerine, lise müdürlüklerine, TRT ve tiyatrolara atandıklarını, devlet, belediye ve üniversite kadrolarının imamlarla doldurulduğunu; İslamcı kitlenin kendileri gibi yaşamayan ve düşünmeyenleri engizisyon zulmüyle inlettiklerini bilmiyorlar mı?

SINIRLI SORUMLU KEFALET

15 Ağustos tarihli Milliyet’te yer alan bir haber, Faslı İslamcıların mayoyla güneşlenen çiftlere ve kadınlara yaptıkları saldırılardan söz ediyordu.

Anlaşılan talih bizim muhterem bilim adamlarını yalancı çıkarmaya karar vermiş gibi, 17 Ağustos tarihli Hürriyet gazetesinden öğreniyoruz ki meslektaşımız Gülden Aydın’ın bikini mayolu kızı Karaburun’da haşemalı ve tesettür mayolu, imanı mücessem İslamcılar familyasının saldırısına uğramış.

Muhterem siyaset bilimcilerin bu olayı "münferit" diye ciddiye almayacaklarını tahmin edebiliriz. Geriye kala kala 17 Ağustos tarihli Milliyet’te Türkiye’nin Fas gibi olmayacağı konusunda güvence veren Taha Akyol’un "kefalet"i kalıyor. Ama bir bilen olarak Karaburun saldırganlarına da kefil olur mu Taha Akyol? Kim bilir, belki olur, çünkü kefaleti müteselsil kefalet değil, sınırlı sorumlu... Şimdi bana sınırlı sorumlu kefalet olur mu, diye soracaksınız...
Yazarın Tüm Yazıları