Eşeğimizi kaybettik, bulduk

Güncelleme Tarihi:

Eşeğimizi kaybettik, bulduk
Oluşturulma Tarihi: Şubat 27, 2009 11:36

Eşeğimizi Kaybettik, Bulduk. Kaybettik, Bulduk...

Haberin Devamı

Allah garibanı sevindirmek isterse, önce eşeğini kaybettirir, sonra da buldururmuş. Allah Galatasaraylıları ne kadar çok seviyormuş ki 90 dakikada eşeği iki kez kaybettirip geri buldurdu. 

Hem de ne zamanlamalarla. İlk dakikadan son dakikaya kadar heyecan eksilmedi. Hep bir tur inancı vardı ama hep bir korku da vardı. 

İlk saniyelerde gelen gol, Arda’nın topu iğne deliğinden geçirmesi, Kewell’ın kurtarılması imkansız şutu, sonra Lincoln’ün halı saha çalımlarıyla getirip verdiği topta, Arda’nın yine halı saha tekniği ile attığı gol ve sonra kabus...

Gülşah Erkaya yazıyor

Hem de ne kabus. Resmen bıçağı boğazımıza dayamışlar, kesmek için sürtüp duruyorlar. Tam da filmlerdeki gibi uyandık kabustan. Son anda... En beklenmedik kişi gelip kahraman oldu... Sabri!.. Maç boyunca çıkar şunu diye gırtlağımızı yırttığımız Sabri de Allah’ın sevgili kuluymuş ki o top gelip O’nu buldu... 

Haberin Devamı

Maç boyunca hoplayıp zıplamaktan, alkışlamaktan, gollerde “çak”maktan yorulduk. Bizim maç izlediğimiz cafedeki her Galatasaraylı en az Arda kadar efor sarfetmiştir. 

Maç bitip işin keyfini yeterince çıkardıktan sonra evimize gidip şöyle “ağız tadıyla bir yazı yazalım” dedik. Bulduğumuz eşeğimizle birlikte laylaylomlar eşliğinde yola çıktık ve ancak gece yarısından sonra evde olabildik. 

Yollar kapalı. Gaziantep’te uzun süredir böyle kalabalık bir kutlama görmemiştim. Meğer Galatasaraylılar ne kadar inanmış tura. Arabalar süslenmiş, meşaleler, davullar zurnalar aportta bekliyormuş. Helal olsun valla. 

Genelde kendi şehrimde bir İstanbul takımının başarısını kutlayanlara kızarım ama bu kez durum farklı. Dava milli. Sonuç ve oyun sansasyonel ve ülkemizi Avrupa’da manşetlere taşıyacak. 

“Maça ne diyon kardeş” diyenler olabilir. Galatasaray’ın bu tip maçlarına ne denir ki. Çok sık yapıyorlar böyle şeyleri. Alıştık artık. Gazeteler yurt içi ve dışı için Türkiye ve Avrupa baskısı diye iki gazete çıkarır ya her gün. İşte bu da Galatasaray’ın Avrupa baskısı. Her şeyiyle farklı ve kaliteli. 

Haberin Devamı

Maç 3-1 olduğunda Galatasaray kulübesinde teknik direktör görmek istedim. Teknik izleyici değil. Bülent Hocam da bizimle birlikte maçın heyecanına kapılmış gidiyordu. Böyle maçlarda, hele de Cimbom’un özel durumu dikkate alındığında, bu takım başında kimse olmasa da çıkar bu topu oynar. 

Ben Galatasaray kulübesinin durum 3-1 iken oyuna müdahale etmesini beklerdim. Örneğin etkisiz ama faydalı Baros’u (Bordeaux defansının açılmasını engelledi, iki zebellahı hep sahalarında tuttu) değiştirebilirdi. Gerçi çoook uzun süredir ilk kez Galatasaray’ı üç-üçbuçuk forvetle izledik. 

Kim nasıl oynadı konusunun cevabı da çok basit. Herkes yüreğiyle, inancıyla oynadı. Hepsinin de hem yürekleri hem de inançları kocamanmış. Helal olsun.

Haberin Devamı

Şimdi Galatasaray’ın önünde bir daha hiçbir zaman elde edemeyeceği bir fırsat var. Fenerbahçe stadına 30.000- Galatasaraylı taraftar götürüp, Kadıköy’ü “Cimbombom” diye inletmek... Böyle bir fırsat bir daha ele geçmez... Ve bu fanteziyi gerçekleştirmelerine sadece üç rakip var... Dördüncü de sarı-kırmızı Saracoğlu...

Tarihe geçmekse işte fırsat... Ezeli rakibinin asla elde edemeyeceği bir şey yapmaksa işte fırsat. (Fenerliler yanlış anlamasın. UEFA’da her yıl final oynasalar bile, UEFA yönetimi Ali Sami Yen’e asla final maçı vermez)... 

Hadi yapın şu işi...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!