Esat abim diyor ki...

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Yıllar boyu Tansu'ya karşı çıkamayan Esat Kıratlıoğlu abim şimdi pişmanları oynuyor ama iş işten geçti. Dün bana gönderdiği faks şöyle:

‘‘Sevgili Emin'im, 28 Şubat tarihli yazında bana da yer vermişsin. 1995 yılında benimle Tansu Hanım arasında TBMM toplantı salonunda geçen bir olay mizah konusu oldu. Ben o zaman bir başbakan ile bakan arasında geçen olayın içyüzünü, nezaket icabı açıklamadım. Fakat herkes onun salondaki el kol hareketini ve kalem fırlatma olayını, sanki Tansu Hanım beni azarlamış gibi değerlendirdi.

Olayın aslı şudur: Tansu Hanım beni yanına çağırdı ve bir ilçeye açıktan bugünün parasıyla 500 milyar lirayı Köy Hizmetleri için vermemi istedi. Ben de kendisine bütçede yeterli para olmadığını, veremeyeceğimi söyledim. Tansu Hanım, milletvekillerinin yanında verdiği emre ‘Hayır' dediğim için olsa gerek çok kızdı ve kalemi fırlattı. Buna rağmen yine de ‘Hayır' dedim ve yanından ayrıldım.

Cumhuriyet tarihinde bir başbakanın gereksiz ve açık bir ortamda verdiği emri yerine getirmeyen kaç bakan vardır?

1963 yılından beri seçimlere giriyorum. Hepsinde partiye kayıtlı üyelerle ve hákim denetiminde adaylığı kazandım. Bu defa da Tansu Hanım'dan hákim denetiminde önseçim istedim. Önseçimi parti denetiminde yaptırdı. Yerel televizyonlar tarafından da tespit edilen rezalet sonucunda yenik ilan edildim. Tüm Nevşehir biliyor ki ben seçim kaybetmedim.

Partimin ikinci adamı olarak o günün (1995 yılının) şartları altında Genel Başkan'ı savunmayı zorunlu görmüştüm.

Bunda maalesef aşırıya gittiğimi şimdilerde anlıyorum.

Benimle Tansu Hanım arasında geçen bu maceranın herkese ders olmasını diliyor, gözlerinden öpüyorum.’’

***

Esat abim Tansu'nun kim olduğunu anlamış ama iş işten geçmiş. Aslında bu, Türkiye'de siyasetin ve siyasetçinin temel sorunu.

Her şey bir dönem daha milletvekili seçilebilmek için! Her şey genel başkana endeksli.

O yüzden Genel Başkan'ın ağzından çıkan her söz emir sayılıyor, o yüzden Genel Başkan ve eşinin çevresinde bir sürü yağcı türüyor.

Liste dışı kalan ağlaşmaya başlıyor, sağlam yer kapan ise yağcılığa devam ediyor!

Esat Kıratlıoğlu abim ve DYP'nin diğer eski tüfekleri, Tansu'nun karşısında yıllarca esas duruş gösterdiler. Onlar siyasetin kurtları idi. Aralarında Tansu'ya tavır koyacak kaç babayiğit çıktı?

Esat abim bir kez koymuş, yukarıdaki mektubunda da itiraf ettiği gibi, ayıp olmasın diye işin içyüzünü bugüne kadar açıklamamış.

Liste dışı kalanlar şimdi aslan kesildiler, Meclis'i toplantıya çağırmak için imza topluyorlar. Listede yer alsalardı, bu kez diğerleri imza toplayacak ve bunlar karşı çıkacaktı!

Esat abim listede yer alsaydı, gerçekleri açıklamayacaktı!

Türkiye'de bir komedi yaşıyoruz. Siyasette komedi!

EMLAK BANKASI REZALETİ

Vatandaş Kayhan Güven ve eşi Necla Güven, Ankara'da yaşıyorlar. Bir devlet bankası olan Emlak Bankası'nın Meşrutiyet şubesinde toplam 19 milyar liralık hesapları var. İşin gerisini avukatları Nejat Oğuz dün bana yazıyor:

‘‘Müvekkillerim Kayhan ve Necla Güven bundan yaklaşık bir ay önce paralarını çekmek istediklerinde, paranın sahte belgelerle çekilmiş olduğunu görmüşler.

Banka müdürü ve yetkililerine yaptıkları başvuruda, sahteciliğin sayısal olarak ciddi boyutta olduğunu öğrenmişler. Bunun üzerine müvekkillerim ve ben, bankaya yazılı başvuru yapıp paraların derhal ödenmesini istedik. Banka bu durumda olan müvekkillerimle birlikte diğer müşterilerini de sürekli olarak oyalıyor. Hem kesin cevap vermiyor, hem de ‘‘Dava açarsanız sizi çelmeleriz, süründürürüz’’ gibi bir tutum sergiliyor. Tehdit diyebileceğim bu ihtarı, iki gün önce mağdurlardan Hasan Sayın ve ablasına da yaptıklarını kendilerinden öğrendim.

İşin ilginç yanı, banka bu sahteciliği kimlerin yaptığını biliyor ama bir aydan beri hiçbir girişimde bulunmuyor. Yapanları biz de biliyoruz. Gerektiğinde isim açıklayabiliriz.

Trilyonlarca lirayı geri dönmeyen kredi olarak batıran bu bankanın, halkın parasına yaptığı nasıl izah edilir?

Bu arada eksik bilgi olmasın diye, ben iki müvekkilim adına yaptığım başvuruya cevap alamıyorum. Bu yüzden dava açmak zorunda kaldım.’’

***

Valla burası Türkiye! Her şey olur!.. ‘‘En sağlam yerdir’’ diye paranızı gidip ‘‘devlet bankasına’’ yatırırsınız, birileri sizin adınıza çekiverir!

Dahası, devletin bankası bu sahtekárlığa karşın size paranızı ödemez!

Dün bu belgeler elime geçince avukat Nejat Oğuz'u aradım. Parası çekilen müvekkili Kayhan Güven'in ámá olduğunu, iki gözünün de görmediğini, bu yüzden imza yerine parmak bastığını söyledi... Ve şöyle dedi:

‘‘Emlak Bankası Meşrutiyet Şubesi, hesaplarından bu sahtecilik yöntemiyle para çekilen müşterilerle dolu. Herkes ne yapacağını şaşırmış durumda. Şimdi Ankara 5. ve 6. Ticaret Mahkemeleri'nde dava açtım.

Bu işi yapan kimseler banka şubesinde görevli. Ortada bir şebeke var ama kimse üzerine gitmiyor. Banka bir müfettiş göndermiş. Yapılan tek iş bu...’’

RTÜK OKUSUN

Karadeniz Ereğli'den okuyucum Recep Hüsnü Özcan yazıyor:

‘‘BTV isimli televizyonun korsan yayın yaptığını yazınızdan öğrendim. Bunlar Ereğli'de de yayın yapıyor. Hatta dün gece Liboş Mehmet'in yazılı yorumunu izledim. Buradaki yayınlarının da durdurulacağını umarım.’’

İçel'de olduğu gibi Ereğli'deki yansıtıcıların parası da DYP Genel Merkezi tarafından sağlanmış olmalı. RTÜK bu televizyonu koruyup kollamaya, 24 saat boyunca yağdırdığı tehdit, şantaj, hakaret, küfür, yalan ve iftiralara karşın iki üç haftada bir ‘‘bir gün süreyle’’ kapatmaya devam etsin! Valla zahmet oluyor!..



Yazarın Tüm Yazıları