Ertuğrul Özkök: Neden bir Hitler'imiz yok

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

PKK olayında gözlerden kaçan çok önemli bir sosyolojik gerçek var. Batılı çevreler, Türkiye'yi değerlendirirken bu gerçeği hiç dikkate almıyorlar.

Oysa, Abdullah Öcalan'ın yargılanması başlarken bu gerçeğin altını bir kere daha çizmekte yarar var.

İÇ SAVAŞ YOK

Türkiye, 15 yıldan beri ağır bir terör olayı yaşıyor.

15 yıldan bu yana Anadolu'nun her şehrinden, her kasabasından cenazeler kalkıyor.

Televizyonlar, acıyla haykıran şehit yakınlarının görüntülerini durmadan veriyorlar.

Öcalan'ın yakalanmasından sonra büyük şehirlerde, sivil insanların bulunduğu yerlere bombalar atılıyor.

Türkiye'nin turizm gelirlerini ortadan kaldırmak için inanılmaz bir terör kampanyası yapılıyor.

Üstelik bunlar, Avrupa'nın göbeğinden yapılıyor.

Böylesine ağır şartları yaşayan bir toplumda ne beklenir?

Toplumun Türk ve Kürt unsurları arasında gerginliğin ortaya çakması beklenir.

Kürt İntikam Tugayları mı kuruluyor?

Bunun karşılığında Türk İntikam Örgütlerinin kurulması beklenir.

Onlar korumasız Türkler'in gittiği mekánlara bomba mı atıyor?

Buna misileme yapılması beklenir.

İstanbul'un, İzmir'in, Adana, Mersin'in savaş meydanına dönmesi, her gece evlerin basılıp karşılıklı iç savaşın yaşanması beklenir.

Olmadı.

Türkiye, PKK meselesi ile birlikte yaşadığı Kürt vatandaşları birbirinden ayırmayı çok iyi bildi.

Dünyanın ancak çok gelişmiş toplumlarında görülebilecek, hatta onlarda dahi görülmeyecek bir olgunluk gösterdi.

Bakın ortada çok ilginç bir örnek var.

Bunu daha önce birkaç kere yazdım.

DİKKATLİ AYIRIM

Türk ve Fransız seçmeni, seçimlerde birbirine çok benzer eğilimlerle oy kullanıyor.

Fransız merkez sağında iki parti var.

İkisinin oy toplamı yüzde 35 civarında.

Türkiye'de son seçimde ANAP ve DYP'nin oy toplamı da yüzde 38'di.

Fransa'nın bir merkez sol partisi var.

O da Sosyalist Parti.

RADİKAL SAĞ

Oy oranı, yüzde 26 ile 33 arasında değişiyor.

Türkiye'nin iki merkez sol partisi var. Son seçimde aldıkları oy toplamı yüzde 30 civarındaydı.

Demek ki gerek merkez sağ, gerek merkez solda toplam oylar birbirine çok benziyor.

Fransa'nın iki radikal partisi var.

Biri Le Pen'in aşırı milliyetçi partisi, öteki de Komünist Parti.

Bunların ikisinin oy toplamı da yüzde 22 dolayında.

Son seçimde Türkiye'nin radikal partisinin de RP olduğu düşünülürse, onun oyu da yüzde 22 idi.

Demek ki radikal oy oranlarında da çok benzerlik var.

Peki benzer olmayan ne var?

Birincisi, merkez sağ partilerin liderleri birbirleriyle küs değil. Dolayısıyla radikal partiler iktidara gelemiyor.

Hele hele başbakan hiç olamıyor.

İkincisi ise çok önemli.

Fransa'da Le Pen'in partisi, açıkça ırkçı çizgiler taşıyor.

Ama Türkiye'de ırkçı parti yok.

Fransa'ya 5-6 milyon Mağrip'li Müslüman'ın yerleşmesi açıkça ırkçı bir hareketi doğurup, bunu yüzde 15 gibi oy oranlarına çıkarıyor.

Ama Türkiye'de PKK terörü gibi 30 bin kişinin hayatına mal olmuş bir olay, ırkçı bir hareketi doğurup yükseltmiyor.

MHP'nin seçim kampanyasına bakın.

Tek kelime Kürt düşmanlığı yok.

Ama Le Pen'in seçim kampanyalarına bakın. Orada yabancı düşmanlığını en kalın çizgileriyle göreceksiniz.

İşte Türkiye'nin 21'inci yüzyıla taşıyacağı en gurur verici sosyolojik gerçeği budur.

ANLAYAMADIKLARI

Hitler, Mussolini ve Le Pen tecrübelerini yaşayan Avrupa'nın anlayamadığı şey de budur.

Amerika bu gerçeği kavradığı için Türkiye'yi anlıyor.

Ama bu konudaki entelektüel refleksini kaybetmiş olan Avrupa anlayamıyor.



Yazarın Tüm Yazıları