Ertuğrul Özkök: Kendimi affettiğim gece

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

ÖNCEKİ sabah DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in Bilkent'teki evindeydim. Yeşil ağaçlar ve iğde kokuları arasındaki bu şirin sokağa ilk defa gidiyorum.

Evin bir ana giriş kapısı var.

Ben, yandaki tali kapıdan girdim.

SALONDAKİ FOTOĞRAFLAR

Bu kapı bekleme salonu olarak kullanılan bir mekána açılıyor.

Bütün duvarlar, Çiller'in başbakanlık döneminde yabancı devlet adamları ile yaptığı görüşmelerde çekilmiş sahnelerle doluydu.

Mesela Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'ın, onun elini öperken çekilmiş fotoğrafı sol taraftaki duvarın başına konmuştu.

Biraz hızlı geçtim ama Clinton'la çekilmiş fotoğrafını göremedim.

Oradan kahvaltı yapacağımız salona geçtik.

Bu büyük salon, evin ana kapısına açılıyor.

Bu salonda ise daha çok tablolara yer ayrılmış.

Tabloları dikkatle gözden geçirdim.

Öyle çok tanınmış ressamlara ait değil.

Yanılmıyorsam bir kısmı, son yıllarda Türiye'ye bol bol giren Rus ressamların tabloları.

Kahvaltı masası biraz eski Cumhurbaşkanı Demirel'inkileri hatırlatıyordu.

Ancak Çiller bunların hiçbirine rağbet etmedi.

Sıkı bir rejime başlamış.

‘‘Çocuklarım uyardı’’ diyor.

Önümüzdeki günlerde Özer Bey ve iki çocuğu ile birlikte dörtlü tenise başlıyormuş.

Kahvaltıda merkez sağın içinde bulunduğu krizden çıkışı ve yeniden yapılanması üzerinde konuştuk.

Bu konuya geçmeden önce, sohbetimizin ilginç bir anını aktarayım.

DYP Genel Başkanı Çiller'e, ‘‘Son üç yılda yaşadığınız en kötü an, kendinizi dibe vurmuş hissettiğiniz an hangisiydi’’ diye sordum.

BERK'LE SİNEMA

Biraz düşündü ve cevap verdi:

‘‘Hakkımda yalancılık kampanyasının başladığı andı. Çünkü o sırada kendimi çocuklarıma karşı utanmış hissettim.’’

İşte öyle gecelerden birinde oğlu Berk'le birlikte sinemaya gitmiş.

‘‘Çok güzel bir film gösteriliyordu. Müziği çok güzeldi. Konusu çok iyiydi. Filmin sonuna doğru bir an içimdeki bütün öfkenin, bütün düşmanlık ve nefretin çıkıp gittiğini hissettim’’ diyor.

Ve devam ediyor:

‘‘O an herkesi affettim.’’

YENİ YOL

Bir an duraklıyor. Arkasından beni şaşırtan şu itiraf geliyor:

‘‘Kendimi bile affettim.’’

Açıkça söyleyeyim, o an Çiller'den böyle bir cümle beklemiyordum.

Açıkça ifade etmedi, ama uzun sohbet sırasında kafasını en fazla meşgul eden konunun, merkez sağda yeniden yapılanma olduğunu sezdim.

İki defa, MHP'nin oy potansiyeli hakkındaki tahminimi sordu.

Bu arada bir şey dikkatimi çekti.

Konuşmasında ‘‘Doğru Yol’’ kavramını fazla kullanmıyor.

Bunun yerine, sık sık ‘‘Yeni Yol’’ kavramını kullanıyor.

Öyle sanıyorum ki bundan böyle merkez sağda partisel olarak yerini tarif ederken, daha çok ‘‘Yeni Yol’’ kavramını tercih edecek.

Bunun yanında en çok değindiği konu Avrupa Birliği'ne tam üyelik.

Daha önce başka bir yerde çıktı mı fark etmedim.

Bana seçim öncesi yaptığı ilginç girişimi anlattı. Seçim öncesinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye haber göndermiş.

‘‘Lütfen kampanya sırasında Avrupa aleyhine konuşma yapmayın’’ demiş.

Soruşturma komisyonlarına gelince biraz öfkeleniyor ve bir sitemini dile getiriyor:

‘‘Ben mahkemeye gidip aklandım. Ama bekledim ki bir Allah'ın kulu çıkıp, bir cümle buna değinsin. Kimse değinmedi.’’

Gelelim en kritik meseleye.

Merkez sağ yeniden yapılanırken DYP ile ANAP bir araya gelebilecek mi?

BİR HATIRLATMA

Çiller bu konuda açık bir şey söylemedi. Yılmaz'a karşı kırgınlığını hálá tam olarak attığını sanmıyorum.

Ama çevresinden aldığım bir his var. ANAP'la bir dirsek temasına olumsuz bakmayacaklar.

Konuşmanın bir yerinde Çiller, Anayol döneminde bazı arabulucular vasıtası ile iyi bir noktaya gelindiğini, ‘‘seçime birlikte girme’’ konusunda bile zımni bir anlaşmaya varıldığını hatırlatıyor.

Bana göre bu hatırlatma bile kendi başına bir mesaj...

Yazarın Tüm Yazıları