Ertuğrul Özkök: Kavga et diyorlar, etmeyeceğim

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'la epeydir baş başa sohbet etmemiştim. Dün Swissotel'deki odasında uzun bir sohbet yapma imkánı buldum.

Yanında, ANAP'ın seçim kampanyasını sürdüren Lowe-Adam Ajansı'nın sahiplerinden Nazar Büyüm var.

BİZİM YÜZDE 17'MİZ

Son 48 saat içinde teşkilatından gelen bilgiler ışığında ilginç bir seçim tahmini çıkarmış.

Türkiye'nin her yerinden DSP rüzgárı haberleri gelirken, o ısrarla, ‘‘Seçimden birinci parti ANAP çıkacak’’ diyor.

Yılmaz kendi kendini dolduruşa getirecek bir karaktere sahip değildir.

O nedenle bu analizi neye dayanarak yaptığını soruyorum. Cevabı şu oluyor:

‘‘Bizim hesaplarımıza göre DSP 40 ilde hiç milletvekili çıkaramayacak. Çünkü buralarda milletvekili çıkarabilmesi için oyunu yüzde 500 artırması gerekiyor. Bu da mümkün değil.’’

Ya büyükşehirler?

Büyükşehirlerde DSP rüzgárının estiğini o da kabul ediyor. Ama büyükşehirlerde bir milletvekili çıkarmak için gereken oy sayısı, DSP'nin milletvekili çıkaramayacağı yerlerin neredeyse 5-6 katı.

Bu da DSP'nin aleyhine çalışıyor.

Bunun sonucunda Yılmaz şu çarpıcı tahlili yapıyor:

‘‘DSP'nin yüzde 22 oy oranı ile çıkardığı milletvekilini, biz yüzde 17 oyla çıkarabiliriz.’’

Yılmaz'ın kamuoyu araştırmalarından çıkardığı bir başka önemli sonuç daha var.

Buna göre, seçmen akışkanlığı konusunda iki grup oluşmuş.

Bir tarafta DSP-ANAP ekseni, öteki tarafta ise FP-DYP-MHP ekseni.

Yılmaz'a göre, oy yer değiştirmesi daha çok bu iki grubun kendi içinde oluyor.

Yani ANAP'tan daha çok DSP'ye veya DSP'den daha çok ANAP'a oy akışı oluyor.

Yaptıkları araştırmaya göre ANAP-DSP oylarının toplam potansiyeli yüzde 43 civarındaymış.

Sonuç şu oluyor:

ANAP oyunu artırmak istiyorsa mutlaka DSP'den oy almak zorunda.

ŞİKAYETLER VARDI

Yılmaz'a soruyorum. ‘‘Bu durumda oy almak için DSP'ye yüklenecek misiniz?’’

Cevabı kesin. ‘‘Hayır’’ diyor.

Öyleyse geçen hafta neden aniden Ecevit'e yüklendi?

‘‘Gittiğim yerlerde işlerin durduğu yolunda şikáyetler geldi. Onu dile getirdim’’ diyor.

Devam ediyor: ‘‘Parti teşkilatı bana DYP çok geriledi. Ama DSP bizden oy çalıyor. O nedenle DSP'ye yüklen diyor.’’

Öyleyse yüklenecek mi? ‘‘Hayır. Ben buna rağmen Ecevit'e ve DSP'ye yüklenmeyeceğim. Çünkü bu hem geçmiş, hem de gelecek açısından yanlış olur’’ diyor.

AKLAMADA ALDATILDIM

Konu, DYP Genel Başkanı Çiller'le ilişkilerine geliyor. Sorum şu: ‘‘Çiller'le birbirinizi karşılıklı olarak aklamaktan dolayı pişman mısınız?’’

‘‘Yapabileceğimiz başka bir şey yoktu. DYP'liler geldiler, ‘Baykal ikimizi de tuzağa düşürmek istiyor' dediler. Biz bunu bir şartla kabul ettik. Anayasa'nın 83'üncü maddesindeki dokunulmazlık zırhını kaldıracaktık. Bunu komisyon raporuna da yazdırdık. Ama DYP'liler daha sonra buna yanaşmadılar.’’

‘‘Yani tuzağa mı düştünüz’’ diye soruyorum. ‘‘Evet, aldatıldık’’ cevabını veriyor.

Seçime iki hafta kala stratejisi ne olacak? Çiller’e yüklenecek mi?

‘‘Seçim stratejisini belirlerken şu tespiti yaptık. Vatandaş siyasetten soğumuş. Siyasetçiye güvenmiyor. Siyasetçiler kendi aralarında çekişmekten bizi unuttu diye düşünüyor.’’

Bu tahlilden sonra kendi stratejisini anlatıyor:

‘‘Durum böyle olunca önünüzde iki yol var. Ya vatandaş yanılıyor deyip yolunuza devam edeceksiniz. Veya özeleştiri yapıp yeni bir çizgi belirleyeceksiniz. Biz ikincisi yaptık. Yanlışımızı görüp, özeleştirimizi yaptık.’’

Ve bu samimi sözlerden sonra sonuca geliyor:

‘‘Bazıları bize kavga et, puan alırsın diyor. Ama kavga prim yapsa da biz buna girmeyeceğiz.’’

Sohbetin sonunda yeniden seçim tahminlerine geliyoruz.

‘‘Bana göre Fazilet şimdiden kendini güçlü bir ana muhalefet partisi olmaya hazırlıyor. O nedenle daha çok yerel seçimlere yükleniyor.’’

Son tahmin İstanbul üzerine. ‘‘İstanbul'u alma ihtimalimiz çok yüksek. Burada Fazilet'le çekişiriz. Şimdilik Fazilet iki puan önde görünüyor. Ama bunu kapatıp öne geçeriz.’’

Dünkü sohbet sırasında Yılmaz'ı çok sakin buldum. Böyle ortamlarda liderler yüksekten atarlar.

HAYALCİ DEĞİL

Çiller, 95 seçimlerinden iki gün önce bana ‘‘Yüzde 45 oy alacağız’’ demişti.

Yılmaz'da öyle hayalci bir hava yok.

Bu seçimin, onun, Çiller'in ve Baykal'ın siyasi kaderini belirleyeceğini bildiği halde, herhangi bir telaş veya panik havası yok.

ANAP'ın en çok sandalyeyi alacak parti olacağına inanıyor.



Yazarın Tüm Yazıları