Ertuğrul Özkök: Çankaya'da bir elçi işadamı

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

DYP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Ekinci dün ilginç bir açıklama yaptı. Ekinci, ‘‘Cumhurbaşkanı Demirel'in görev süresi zaman geçirilmeden uzatılmalıdır’’ dedi.

DYP Genel Başkanı Tansu Çiller daha önce Demirel'in görev süresinin uzatılmasına sıcak bakabileceklerini söylemişti.

Ama bu kadar direkt bir destek açıklaması ilk defa geliyor.

DESTEKLİYORUZ

DYP kanadından gelen bu açıklamanın perde arkasında, basına yansımayan bir başka gelişme daha var.

Geçen pazartesi günü Çiller'e çok yakın bir işadamı, Çankaya Köşkü'ne çıktı.

Bu işadamı, Demirel'i çok eski yıllardan beri tanıyan birisi.

Ancak son zamanlarda aralarına biraz mesafe girmişti.

Dolayısıyla bu ziyaret bir anlamda aradaki ‘‘buzların erimesi’’ anlamına geliyordu.

Bu işadamı Çankaya'ya, Çiller'in özel bir mesajını da iletti.

İçeriği de özetle şuydu:

‘‘Sayın Çiller, Cumhurbaşkanlığı sürenizin uzatılması önerisini destekliyor. DYP'nin eski genel başkanını bir dönem daha Çankaya'da görmekten memnun olacak.’’

Geçen pazartesi günü Çankaya'da kapalı kapılar ardında söylenen bu sözler, dün DYP Genel Başkanı Yardımcısı'nın ağzından kamuoyuna da duyuruluyordu.

Böylece Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin MHP dışında kalan bütün partileri bu öneriyi desteklediklerini resmen açıklamış oldular.

Bu sözler tutulduğu takdirde Meclis, cumhurbaşkanı seçimi gibi kritik bir sorunu şimdiden aşmış olacak.

UZLAŞMA ADAYI

Şimdi tartışılıyor.

Soru da şu:

Koskoca Türkiye, Demirel dışında bir cumhurbaşkanı adayı bulamıyor mu?

Elbette bulabilir.

İsteyen herkes biraz düşünüp bir cumhurbaşkanı adayı bulabilir.

Ancak Evren'den sonra seçilen iki cumhurbaşkanı da Meclis'te en fazla sandalyeye sahip partinin genel başkanı oldu.

Eğer bu bir teamül haline geldiyse, normal olarak Çankaya'ya Başbakan Ecevit'in çıkması gerekir.

Ecevit böyle bir arzusu olmadığını açıkladı.

Bu durumda bir ‘‘uzlaşma’’ adayı aranacak.

DARBE Mİ DEDİNİZ

Yakın tarihimiz ‘‘uzlaşma’’ yoluyla seçilen cumhurbaşkanlarının performansı hakında fikir veriyor.

Hemen hiçbiri, ağır siyasi krizlerde etkili bir performans gösteremedi.

Oysa Türkiye hızla demokratikleşmeye doğru giderken, ciddi bazı sancılar çekiyor.

28 Şubat bu sancılardan biriydi.

Kabul edelim ki çok kritikti.

Çünkü ülke, Erbakan'ın aşiret çadırı ideolojisi ile askeri darbe arasında çok hassas bir bölgeye hapsedilmişti.

Bu kriz çok mahir bir şekilde aşıldı.

Bazıları buna, ‘‘postmodern darbe’’ adını taktı.

Oysa bugün geldiğimiz nokta itibariyle baktığımız zaman bunun kesinlikle bir askeri darbe olmadığı açıkça ispatlandı.

Üstelik 28 Şubat'a bu tür aşağılayıcı isimler takan iki siyasi parti de son seçimde ağır bir darbe yedi.

Yani bir anlamda seçim bir referanduma dönüştü ve halk bu referandumda 28 Şubat sürecini ibra etti.

Bu krizin aşılmasında Cumhurbaşkanı Demirel'in oynadığı tarihi rolü kimse inkár edemez.

Tecrübe, siyasi zeká, esneklik ve askere verilen güven duygusu aynı siyasi kimlikte birleşip müthiş bir kriz yönetimine dönmüştü.

Bu siyasetin müellifi Demirel'dir.

Ve o siyaset ancak bu tecrübe, Ankara'yı ve halkı iyi tanıma, askerin mantığını iyi kavrama melekeleri bir araya geldiği zaman etkili hale gelebilir.

SIRA MHP'DE

Geldiğimiz noktada durup şu soruyu soralım:

Türkiye'nin artık böyle etkili bir maharete ihtiyacı kalmadı diyebilir miyiz?

Bence hayır...

Öyleyse MHP'nin de bu siyasi iradeyi ortaya koyup, bu işin şimdiden tamamlanmasına katkıda bulunması yararlı olacak.



Yazarın Tüm Yazıları