Ertuğrul Özkök: Bir intiharın anatomisi

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Bir bakan neden intihara teşebbüs eder? Hele hele söz konusu bakan Hazine'den sorumlu kişiyse?

Bu sorunun cevabını aramadan önce, dün Uluğbay'ı ziyaret eden bazı yakınlarından aldığım havayı aktarayım.

Uluğbay ameliyattan sonra kendine gelmiş.

Şuuru açılmış.

O sırada etrafında doktorları var.

Söyleyeceği her cümle, hatta her kelime, olayın aydınlatılması bakımından son derece önemli.

Kurşun, dilini ve çenesini yaraladığı için konuşması mümkün değildi; ancak mümkün olsaydı da ağzını açıp bir şey söyleyeceğini zannetmiyorum.

Biz gazeteciler kendisini, ‘‘ağzı sıkı’’ bir bakan olarak tanıyoruz.

Demek ki ağız sıkılığı sadece kamu görevi ile ilgili değilmiş.

Aynı zamanda özel hayatı, çektiği sıkıntılarla ilgili olarak da ağzı sıkıymış.

İDDİALARLA İLGİSİ YOK

Beyinle ilgili kazalarda tedavi, genellikle hasta uyutularak yapılıyor.

Yani bir anlamda beynin çalışması yavaşlatılıyor.

Bu arada acı merkezleri de etkisizleştiriliyor.

Uluğbay da kendine geldikten kısa bir süre sonra yeniden uyutulmuş.

Nefes borusuna bir boru takılarak solunum imkánı sağlanmış.

Şimdilik ‘‘stable’’ görülen tıbbi raporu bu.

Tabii böyle durumlarda, tıbbi rapor kadar ‘‘psikolojik rapor’’ da önemli.

Herkesin aklına gelen soru şu: Son günlerde çıkan borsa spekülasyonu iddialarının onu ilgilendiren bir tarafı yoktu.

IMF belgelerini ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile paylaşması kadar doğal bir şey yok.

Eğer ortada bir koalisyon varsa, bu koalisyon kültürünün gereği, ülkeyi bu kadar yakından ilgilendiren bir konuda kararı ortaklarla paylaşmaktır.

Acaba, kendini savunma psikolojisi içinde, ‘‘Belgeyi bakandan aldım’’ diyen Yılmaz'ın üslubu mu onu rahatsız etti?

Rahatsız ettiyse bile, böyle bir olayın insanı intihara götürmesi sık rastlanan bir durum değildir.

Dün konuştuğum insanların küçümsenmeyecek bir bölümü, olayı daha çok ‘‘bir Japon gururu’’ intiharı olarak görme eğilimindeydi.

Ama Uluğbay'ın ne kişiliği, ne de bugüne kadar yaptıkları böyle bir duyguya kapılmasını gerektirecek özellikler taşıyor.

ÖZEL HAYATI DENGELİ

Öyleyse bu intihar girişiminin derinlerinde başka soruların cevabını da aramalıyız.

Yakınlarına geçmişi hakkında bazı sorular sordum.

Evlilik hayatı gayet iyi gidiyormuş.

Eşi ile ilgili herhangi bir sorunu yokmuş.

Eşi, okuldan sınıf arkadaşıymış ve mutlu bir evlilikleri varmış.

Geçmişte ‘‘intihar eğilimi’’ olduğunu gösterecek herhangi bir olayını kimse hatırlamıyor.

Vejetaryenliğinin temelinde ise beslediği bir kuzunun kesilmesinin yarattığı travma yatıyor.

En azından kendisi, et yememesini buna bağlıyor.

Buna benzer bir olay benim başımdan da geçti. Dört ay boyunca beslediğim bir kuzu, koyun haline gelip Kurban Bayramı'nda kesilince aynı travmayı ben de yaşamıştım.

Ama bu olay beni vejetaryen yapamamıştı.

Bütün bunlar geçmişe ait izlenimler.

Bir de yakın döneme ait izlenimler var.

DSP'den bazı arkadaşları, onun son günlerde çok ‘‘yorgun ve depresif’’ bir havada olduğunu söylüyorlar.

Demek ki olay daha çok yakın dönemde olupbitenlerle ilgili bir şey.

Ancak yakın döneme baktığımız zaman da, son günlerin sıcak konusu olan belge sızdırmaktan başka bir olay görünmüyor.

PSİKOLOJİK İKLİM SORUNU

Kamuoyu da ister istemez intihar girişimi ile belge olayını bir araya getirip bundan bir ‘‘Japon gururu dramı’’ çıkarıyor.

Gerekçesi ne olursa olsun bu intihar girişimi, hükümetin çözmekte zorlanacağı bir psikolojik iklim sorunu yaratacaktır.

Bunun ilk işaretleri dün DSP Grubu'ndan geldi.

O nedenle Uluğbay olayının, hükümetin geleceği konusunda belirleyici bir etkisi olabilir.



Yazarın Tüm Yazıları