Erken yaşta babayı kaybetmek

Bu yılki Venedik Film Film Festivali’ne Türkiye’den “Köksüz” gidiyor.

Haberin Devamı

32. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde “Seyfi Teoman En İyi İlk Film” ve “Radikal Halk Ödülleri/Ulusal Yarışma” dallarında ödül kazanan “Köksüz”, Venedik’te ilk film ödülü için yarışacak.
“Köksüz”, bir kaybın ardından yeniden aile olmayı başaramayan, gün geçtikçe kendini yok eden dört karakterin kaybolma hikâyesi.
Bir ailede baba figürünün çok erken bir zamanda ortadan kalkmasının ve doğan otorite boşluğunun sonuçlarını irdeliyor.
Senarist ve yönetmeni Deniz Akçay, babasını 16 yaşındayken kaybetmiş ve etrafındaki pek çok arkadaşının da kendisiyle aynı kaderi paylaştığını görmüş.
Bunun üzerine bu konuyla daha yakından ilgilenmeye başlamış.
Deniz, olayın etkilerinin kızlar ve erkeklerde farklı işlediğini şu sözlerle anlatıyor:
“Ergen yaşta babalarını kaybeden orta sınıf üyesi erkek arkadaşlarım, çaresizce evde otorite olmaya çalışıyorlardı.
Çoğu okulu ertelemiş ya da okurken aynı zamanda çalışarak evin geçimine yardım etmiş ve babalarından kalan boşluğu diğerlerine sezdirmemek için limitlerini zorlamışlardı.
Bilinç dışı bir düzeyde aslında annelerinin ‘kocası’, kardeşlerinin ‘babası’ rolünü üstleniyor ve bunun ağırlığıyla mücadele etmekte hayli zor zamanlar yaşıyorlardı. Özel hayatlarında da pek azı ikili ilişkilerinde başarılıydı.
Uzun yıllar süren psikanaliz seanslarının ardından baba kaybından sonra kız çocuk ile annenin ilişkisinin her ikisinin de taşıdığı cinsel kimlik nedeniyle daha en baştan ayrılamazcasına özürlü olduğunu fark ettim.
‘Köksüz’, aidiyet hissi ve bu hissin yoksunluğunun insanları sürüklediği uçlar üzerine bir film.
Beklenmedik bir kayıpla sarsılan bir ailenin, bu kaybın ardından nasıl baş edeceklerini bilemedikleri yeni durumla karşı karşıya kalmaları, aile içindeki erk mücadelesi ve yetersizlik, kaçışlar, iletişimsizlik, suçluluk, bunun yarattığı öfke ve bunalım üzerine can acıtan bir hikâye.”
Başrollerinde Ahu Türkpençe, Lale Başar, Savaş Alp Başar ve Sekvan Serinkaya’nın rol aldığı “Köksüz”e Venedik’teki yolculuğunda başarılar.

Haberin Devamı

Yakalanmak ya da yakalanmamak!

Haberin Devamı

Dün Kelebek’in manşetinde “Denizde alarm” başlığı vardı.
Önce köpekbalığı sandım.
Paparazzilermiş!
Sezen Aksu mayoyla görüntülenmemek için etrafına koruma ağı kurmuş, guletleri, adaları kontrol ettirmiş.
Daha üç gün önce Çeşme’de bikinili yakalanmış biri olarak kendisini çok iyi anlıyorum.
İnsan kendini bir tuhaf hissediyor, güneşlenirken, denize girerken bol koruma faktörü istiyor.
Çeşme’de sahilde yanıma gelen biri, “Ömür hanım, taa ileride, çalılıkların arasında fotoğraf makineli biri var, saklanmaya çalışıyor” dediğinde “geçmiş olsun” demiştim içimden zaten.
Yeni çıkan albüm ve klip haberim üç gazetede çıktıysa, bikinili fotoğrafım yerel, ulusal 33 gazetede çıktı.
Rahatsız mıyım, değilim, çünkü paparazziler sadece Türk değil dünya basının da bir gerçeği, hatta gereği.
Sonuçta çalıların arasındaki arkadaşım da işini yapıyor.
Hem de hiç kolay olmayan bir işi.
Kızmak, bozulmak, “Rahatımı bozdu, huzurumu kaçırdı” demek yerine başarılı olanlarını tebrik etmek lazım.

Haberin Devamı

Yeni statta eskiler yaşatılmalı

Parayı veren düdüğü çalar diye bir laf vardır.
Gayet doğrudur.
Bizim statta da durum aynen böyle oldu.
Yıkılan, yeniden yapılmakta olan İnönü Stadı’nın yeni adı Vodafone Arena olarak değiştirildi.
Başkan Fikret Orman yaptığı açıklamayla taraftarı biraz rahatlattı, ismin içinde İnönü’nün de kalacağını söyledi.
Şimdi içimiz biraz buruk ama Vodafone’dan alınan paralarla yüzümüz gülecek ileride.
İnönü ve Şeref Bey isimlerinin de yeni statta yaşatılması önemli tabii.
Vodafone buna ne kadar izin verir ve destek olursa gözümüzde o kadar büyüyecektir.

Yazarın Tüm Yazıları