Erkeğin yaşlanması biraz daha farklı

Erkek ve kadın yaşlanmasının muhakkak ki pek çok ortak yanı var. Mesela kadın-erkek fark etmiyor, yaşlanan herkesin cildi kırışıp buruşmaya, saçları dökülüp kırlaşmaya başlıyor. İkisinin de kemikleri koflaşıyor, boyları kısalıyor. Ve yine ikisinde de görme ve duyma yetenekleri azalmaya başlıyor. Farklılık ise “davranış kalıplarında” yani “duygusal yaşlanma”da oluyor. Mesela mı? Buyurun...

Haberin Devamı

Yaşlanan erkeklerde “ihtiyarlık alametleri” olarak huysuzluk, sinirlilik, küsmeler, yorgunluklar daha erken, daha sık ve yoğun olarak gözleniyor.

Erkek yaşlılığında yalnızlık ve çaresizlik durumunun da daha yoğun olduğu kesin.

Yaşlanan erkeğin “kendine bakma” konusunda da ciddi sorunlar yaşadığından hiç şüpheniz olmasın. Zaten biraz da böyle olduğu için karısını kaybeden erkeklerin ömürleri, kocasını kaybeden kadınların ömürlerine kıyasla daha “kısa” oluyor.

Duygusal bakımdan da farklılıklar gözleniyor. Bunda erkeklerin çoğalamamaları ve sosyal network kurma başarısızlıkları ile yüzeysel ilişkileri sevmeleri en etkili faktör.

Kadınlar hem kalıcı dostluk/arkadaşlık ilişkileri geliştirme hem de karşı karşıya kaldıkları sorunlara daha güçlü direnme, göğüs germe yeteneğine sahipler. Para, pul, iktidar, mevki veya güç konusunda erkeklerden daha fazla hoşgörülüler.

Haberin Devamı

Özeti şu: Kadınlar hem erkeklerden daha iyi yaşlanıyor, hem de yaşlanmanın olumsuz sonuçlarından daha az etkileniyor. 

Probiyotik desteklerden faydalanmayı bilmiyoruz

Probiyotik fakiri haline geldiğimiz kesin. Bunu gidermek için de “probiyotik desteklerine” sarıldık.

Sadece bizde değil, bütün dünyada durum aynı.Probiyotik destekler hemen her ülkede “en çok satanlar listesi”nin ilk sıralarındalar. Ama bizde durum biraz farklı.

Bu destekler bizde de çok satılıyor, fakat nasıl kullanılmaları gerektiği konusunda ciddi düzeyde bilgi fakiri olduğumuz anlaşılıyor.

Mesele şu: Destek olarak yuttuğumuz bu hapların etkisi kısa, yani haplardaki bakterilerin en fazla 5-10 günlük ömrü var. Bunun anlamı hapları düzenli olarak hiç olmazsa 3-4 ay süre ile kullanmanız gerektiği.

“Probiyotik desteği alıyorum” diyebilmeniz için bu desteklerden en az 3-4 ay süre ile düzenli olarak faydalanmanız lazım.

Peki sadece bu yeter mi?

Yetmez. Desteklerle kazandığınız probiyotikleri beslemek de zorundasınız.

Yani prebiyotik gıdalarla onları “yemlemeniz” de lazım. Peki bu nasıl olacak?

Ya hap şeklinde ilave prebiyotik desteklerden (inülin, FOS gibi) istifade edilecek ya da bunların doğal kaynakları olan besinlere yüklenilecek.

Haberin Devamı

Mesela yer elması, pırasa, bamya, fasulye, sarımsak. Mesela elma, armut, muz, kuşkonmaz.

Özeti şu: Probiyotik desteklerden faydalanmak imkânı olanlar için akılcı bir sağlık yaklaşımıdır ama bilinçli kullanmak koşuluyla.

Antibiyotik kullanımımızda ciddi düşüşler var

Tıpkı kolesterol haplarında olduğu gibi antibiyotik haplarında da bir azalma olduğunu öğrenince müthiş keyiflendim. Oldukça büyük bir eczaneye sahip eczacı dostum verdi bu bilgiyi ve hemen şunu da ekledi: “Reçetesiz antibiyotiğin satışı tamamen durdu. Hiç kimseye ama hiç kimseye eğer elinde reçete yoksa antibiyotik vermiyoruz.”

Antibiyotiklerin her birinin özellikle probiyotik gücümüzü mahvetme konusunda birer el bombası oldukları kesin. Çocuklarımıza da, büyüklerimize de, kendimize de çok fazla antibiyotik yükleyerek karaciğer ve böbreklerimize zarar verdiğimizden de en ufak bir kuşkum yok.

Haberin Devamı

Herhangi bir antibiyotik kullanmadan önce bir değil, iki değil, beş kez düşünmek lazım.

Kanda şeker dalgalanmalarını önlemenin 10 etkili yolu

Eğer kan şekerinizin zıp zıp zıplamasını, bir inip bir çıkmasını istemiyorsanız şu bilgiler işinize yarayabilir.
1- Çöp karbonhidratlardan uzak dur: Mümkün olduğu kadar un ve şeker içeren paketlenmiş, işlenmiş karbonhidratlara elini sürme.
2- Tam karbonhidratlara sıcak bak: Karbonhidrat tercihini sebze, tam meyve, bakliyat ve tam tahıllardan yana kullan, bunların da miktarını sınırla.
3- Daha az şeker prensibini unutma: Şekerin beyaz mı, kahverengi mi olduğuna bakma, şeker şekerdir.
4- Daha çok egzersiz yap.
5- Daha çok posa kazanmanın bir yolunu bul.
6- Beslenme planına daha fazla ev yapımı sirke -mümkünse elma sirkesi- ekle.
7- Mutfağında tarçına daha sık ve bol yer aç.
8- Daha bol ve sık su iç.
9- Gerekiyorsa magnezyum ve krom desteğinden istifade et.
10- Alkolden mümkün olduğunca uzak dur.

Haberin Devamı

Hayat Okulu’nda bu hafta ne var?

Şile’de Şile Gardens Otel’de çalışmalarını sürdüren Yaşasın Hayat Kilo Yönetimi ve Detoks Merkezi’mizin bu haftaki “Hayat Okulu”nda “Elevator ve poşeleme pişirme yöntemleri ile sağlıklı yemekler” konusu işlenecek ve pratik uygulamalar yapılacak. Faydalanmak isteyenlerin 0216 712 24 24 no’lu telefondan diyetisyen Gözde Ateş’le temasa geçmeleri gerekiyor. 

Yazarın Tüm Yazıları