Erich Von Daniken Palavraları

Güncelleme Tarihi:

Erich Von Daniken Palavraları
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 10, 2009 14:30

Daniken’e göre dünyamıza 20 sene sonra uzaydan fil benzeri canlılar gelecekmiş. Hem de çok arkadaş canlısı imiş bu dost filler. Her halde üstat uzay ile Hindistan’ı karıştırmış.

Hayretler içinde kaldım. Hadi uzayda canlıların var olduğuna inanalım, bu tartışılacak bir iddiadır beklide vardırlar, peki neden bu canlılar arasında dünyaya gelmeye hevesli olanlar, civciv değil de fil benzeri olsunlar ki?  Fil ile civciv arasındaki tercihi acaba kim yapmış olabilir? Bilimsel olmayı ağzından hiç düşürmeyen Daniken, bunda biçimsel veya bilimsel bir mantık görüyor mu?  Şakayı bir tarafa bırakalım Sayın üstada sorulacak bir iki sorum var yanıtlarsa sevinirim.

İçinde fillerin, kaplanların, balıkların, kuşların, çiçeklerin ve insanların yaşama imkânının bulduğu, dünya benzeri yaşam ortamlarının oluşma süreleri nedir? Evrenin 14,5 milyar yaşında olduğu bilindiğine göre, bu yaşam ortamları ne kadar sıklıklar ile oluşmuşlardır. Yaşamı oluşturup sürdüren dünya benzeri gezegenler nerelerdedir? 1996 yılında Marstan koptuğu düşünülen ve üzerinde organik bir fosil bulgusuna rastlanan çok küçük bir gök taşı keşfedilmiştir. Peki, şimdi Marslı komşularımıza ne oldu, nereye kayıp oldular, Bay Daniken söyleyebilirimsiniz? Üzerine canlılığın ilk izlerine rastlanan her gökcisminde akıllı yaşamın oluşma şartları yoktur. Belki yaşam Marsta dramatik bir biçimde çok kısa sürmüş olabilir. Diğer gezegenlerde benzer bir durumla karşılaşma olasılığı çok yüksektir. Yerküre akıllı yaşamı barındıran çok özel bir gezegendir. İlkel canlılığın evrimselleşerek akıllı yaratıklar haline dönüşmesini sağlayan uygun fiziksel koşullar nelerdir? Bu konuda bir şey söylemeden, fillerin sahneye sürerseniz bazıları sizi sirk yönetmeni olarak görür.  Belki de yazmayı düşündüğünüz yeni bir bilim-kurgu kitabına konu arıyor olabilirsiniz. Bunu bir gerçekmiş gibi Türk halkına izletmekte ayrı bir talihsizliktir.

Akıllı filler uçan dairelere binerek yerküre hakkında bilgi elde etmek için şimdiden atmosferimizi ziyaret ettiklerine göre, çok profesyonel istihbaratçılar olmalıdırlar. Eğer sevimli filler uygun bulurlarsa, bizler ile arkadaşlık yapmak üzere 20 sene sonra taksim meydanında gezinecekler.  Birde bakıyorsunuz gökyüzünde uçan fil Dumbo (senelerce önce filime alınmış bir çocuk fantezisi) el sallıyor. Çok komiksinin Bay Daniken.

Güneşten çok daha yaşlı yıldızlar vardır. Her geçen gün Samanyolu galaksisinin gerek içinde gerekse dışında yeni gezegenler keşfedilmektedir. Bu gezegenlerin içinde dünyadaki canlılık ortamını taşıyan en az bir gezegenin olması,  güneşleri bizim güneşten yaşlı olduğuna göre, kaçınılmazdır. Diyelim ki gerçekten böyle gezegenler vardır. O zaman bu gezegenlerde akıllı yaşam, güneş sistemindeki gezegenlerden yani yerküreden önce ortaya çıkmış olması gerekir.  Şakayı bırakalım nerede bu akıllı uzaylılar?  Yani çok akıllı filler Bay Daniken SETİ, California yerleşik bir gurup astrofizikçinin öncülük ettiği, dünya dışı akıllı yaşam araştırmaları yapan bir kuruluştur. Dünyanın dört bir yanında elektromanyetik dalgaların her frekansına duyarlı radyo-teleskoplarını gökyüzüne dikmiş, nerdesiniz ey uzaylı kardeşlerimiz diye senelerdir bekler dururlar. Carl Sagan’ın ünlü Contact romanındaki gibi, mesajlar atarlar, sabır ve inatla akıllı bir canlının yolladığı bir sinyalleri beklerler. Uzaylılar ile iletişim kurmanın tek yolu radyo dalgaları değildir. Dalgaboyları çok dar bir aralıkta dağılan, lazer demetleri ile de uzayın derinliklerinde kimler var araştırır dururlar. Eğer iddia edildiği gibi, uzayda bir yerde bizden birkaç ışık yılı uzaklıkta bize benzer bir kültür oluştu ise, onlarda en az bizin kadar matematik bilmiş olmaları gerekir. Geliştirdiğimiz teknolojiye benzer bir teknoloji geliştirmiş olmaları beklenir. Onlarında cep telefonları, TV’leri telsiz iletişimleri, roketleri, uzay araçları vardır. Bize mutlaka şimdiye değin bir yanıt vermeleri gerekirdi.  Neden bize yanıt vermiyorlar acaba bize darılmış olabilirler mi?

Dünya dışı akıllı yaşamın oluşma koşulları ile ilgili elimizde çok kesin bilgi ve kanıtlar mevcut değildir. Uzay araştırma teknikleri ve yöntemleri düzenli olarak geliştirilmektedir. Elde edilen bulgulara dikkatle yaklaşılmaktadır. Her yeni bir gözleme işte uzaylılar diye, elde kesin deliller olmadan işaret edilmemektedir. Şu andaki algılama teknikleri ile gördüğümüz veya duyduğumuz veya yakaladığımız sinyalin gerçekte ne olduğunu söylememiz mümkün değildir. Bilim insanları başta fizikçi ve uzay bilimciler, Sirus UFO Merkezi başkanı gibi her gördüğü ışımayı uzaylılar diye ilen edecek kadar cesur değildirler. Kılı kırk yararlar. Hele TV ekranında gördüğümüz Sevimli İtalyan’ın elindeki basit dijital kamera ile tavan arasındaki kiremitlerin üzerinden çektiği resimler ve videolar,   akıllı uzaylıları tespit bağlamında, bir Fellini filimi kadar ironiktir. Gözümün önüne Hubble teleskopuna yerleştirilen WFPC2 (Wide Field Camera) geniş alan kamerası gelince, sevimli İtalyan meraklının basit kamera ile kimin resmini çektiğini merak ediyorum. Kanımca objektifini güzeller güzeli Belluci’ye çevirirse daha başarılı olur.

Uzay araştırmalarının her geçen gün önem kazandığı günümüzde ufak büyük her ülke, Türkiye de dâhil, mütevazı veya gelişmiş teleskoplar ile uzayı taramaktadırlar. And dağlarının doruklarına kurulan gözlemevlerindeki teleskopuna takılan inanılmaz duyarlıkta kameralar ile uzayın derinliklerindeki kalp atışlarını dinlemektedirler. Bırakın akıllı canlıların, cansız hidrojen gaz bulutlarının yaydığı radyo dalgaları bile tespit edilmektedir.  Gamma ışınları veya çok uzaklardaki galaksiler içinde meydana gelen süpernova patlamaları, görüntülenebilmektedir. Antenler sanıldığından çok daha akıllıdırlar, gözlerinden hiçbir şey kaçmamaktadır. Galaksilerden kaynaklanan ışınımların optik analizleri evrenin artan hızlar le genişlemekte olduğunu göstermiştir. Tüm bu etkinlikler içinde hiçbir gurup, her gurup dünyaca saygın bilim insanlarından oluşturulmuştur, uzaylı bir file rastlamamıştır.Şimdi aklınıza şöyle bir soru gelir; bunlar çok gelişmiş uygarlıklar oldukları için bizler bunlardan gelen sinyallere bir anlam veremeyiz. Bu nedenle onların var oldukların farkında olamayız. Bu yenilgilerini hakeme bağlayan kulüp başkanlarının mantığı ile aynıdır.

Daniken ve uçan dairecilerin iddialarını doğru kabul edersek, akıllı yaşamın yerkürede olduğu gibi, organik olduğunu kabul etmiş oluruz. Filler altın veya gümüşten yapılmadığına göre, nefes alıyorlardır; ne kadar ot yani organik madde bulurlarsa onlarla besleniyorlardır. Uzunluğu metre, kütleyi kilogram, zamanı saniye ile ölçmüyor olabilirler, gerçekten akıllı iseler onlarda bizim merak ettiğimiz gibi uzaylıları, yani bizleri, merak ediyorlardır. Akıl, canlılığın yöresel olmayan evrensel bir özelliğidir. Yerküre üzerinde akıllı canlılar, yani biz, insan aklı nasıl bir matematik geliştirdik ise, onlarda benzer bir matematiksel mantığı geliştirmiş olmaları gerekir. Oralarda da bir üçgenin içi açılarının toplamı 180 derecedir. İki kere iki onlar içinde dört eder. Onlar da bizim gibi evrenin yaradılışını araştırıyorlardır. Yıldızların, galaksilerin, galaksi kümelerinin veya karadeliklerin nasıl oluştuğuna biliyorlardır.  Kozmik evrimselleşmeye dair ellerinde mutlaka bilgiler vardır. Bizlerde akıllı olduğumuza göre, onlarda akıllı iseler onlar ile ortak bir kültüre sahibizdir. Bu kültürün, örneğin fillerin DNA’sı veya sanat eserleri veya sosyal yaşam parametrelerinden hiç birisi, henüz insanlığın elinde değildir. Daniken’nin fillerini, tavan arasından çekilen ne olduğu belirsiz görüntüleri veya kendisinin uzaylılar tarafından kaçırıldığını iddia eden çizgi dışı doktorun söylemlerini kendinizi zorlayarak kanıt olarak kabul ederseniz, sizde bir masal dünyasının içinde keyifli bir yolculuğa çıkarsınız.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!