Ergenekon, türban ve turpun büyüğü heybede

BİR dönem MHP’ye yakın olan bir siyasetçi gözüyle ’son günlerin gündemi’ne dair ilginç yorumlar:

"Neleri yaşıyoruz... Ergenekon Operasyonu, türban, ekonomik kriz, Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınması, Yunanistan Başbakanı’nın Patrikhane’yi ziyareti ve ’AB’nin pasaportu Patrikhane’den geçer’ mesajı... Doğu Perinçek’in, "Eşref Bitlis’i ABD güdümlü gladionun katlettiğini açıklayan generalin tutuklandığını, operasyon merkezine Fethullahçı polis şeflerinin oturtulduğunu" söylemesi...

Şimdi şöyle bir düşünelim; doğruları ve yanlışları sergileyelim.

Ergenekon nedir?

Türklüğün kutsal varoluş destanıdır.

Tabii bu ismin devlet içindeki bir çete yapılanmasına verilmesi büyük talihsizlik...

Rıza Zelyut bir yazısında, "Ergenekon, Türk milletinin varoluşunun simgesidir. Bu simgeyi; beş on kişinin kurduğu söylenen örgütle eş göstermek; tarihimize yapılmış en büyük saygısızlıklardan birisidir" diyor. Yeni çıkan ’Yabancı Kaynaklara Göre Türk Kimliği’ (Fark Yayınları) başlıklı kitabında büyük ölçüde bu olayları anlatıyor.

’Türklerin yaradılış efsanesinin doğduğu çevre olan Ergenekon gerçek bir coğrafya adı.’ Böyle ciddi bir operasyonda Türklüğün destanı kirletilmiş olmuyor mu?

MHP, TÜRBANI KAPTIRMIYOR

Geçmişte Kalkancı, Aczmendi, Fadime Şahin gibi operasyonlar yapılırken, polisin aklına ’Uhut’, ’Bedir’, ’Kerbela’ gibi adları koymak hiç gelmedi. Ama şimdi maksatlı olarak Türklük rencide ediliyor. ’Ergenekon Operasyonu’ ile derin devlet çökertiliyor! Bir suikastla eşdeğer tutuluyor.

Bir yandan da MHP hedef gösteriliyor.

Peki MHP niye hedef gösteriliyor?

Çünkü MHP, AKP’nin ’türban’ sahasına girdi.

Olaya başka bir gözle de bakılabilir. Aslında MHP değil; AKP, MHP’leşmeye çalışıyor.

Erdoğan, Bahçeli’nin söylemlerinin önüne geçmek ve hareket alanını kaptırmamak istiyor.

Neyi mi?

KAVGA SLOGANLARDA

’Kanımız aksa da zafer İslam’ın’
sloganını...

Bu yıllardır MTTB’den başlayan, ’Büyük Doğu’ ile devam eden bir slogandı bu.

12 Eylül öncesi ’kara günlerin’ ülkücü ve Akıncıları tarafından kullanılan ortak bir slogandı.

’Hira Dağı kadar Müslüman, Tanrı Dağı kadar Türk...’

Biraz geçmişe dönersek...

MHP, Ecevit’in başbakanlığında koalisyon ortağı olduğunda üniversitelerde türbanı kaldıramadı.

2002 Kasım seçimlerinden sonra AKP’nin yolu açıldı.

Aynı zamanda bir öğretim üyesi olan Bahçeli, türbanda eski bir sözünü yerine getirmek istiyor.

Kendisini 2002’de % 7’lere düşüren koşulları ortadan kaldırmaya çalışıyor.

2007 seçimlerinde % 14 oy aldı MHP...

Siyasal araştırmalar, MHP’ye verilen oyun % 5-6’lık bölümünün CHP ve DSP başta olmak üzere ’laik’ kesimden geldiğini doğruluyor.

MHP ise gözünü eski vaatlerine ve AKP’nin % 47’sine dikmiş durumda.

Bu da AKP ve Erdoğan’ı rahatsız ediyor.

Ve Erdoğan’ın söylemlerini ’milliyetçileştiriyor...’, yani Necip Fazıl’ın ’anlayışı’nı...

Kısacası, bakmayın sessizliğe, Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli arasındaki büyük çekişme ufukta!

Demirel’in deyişiyle turpun büyüğü heybede..."

Türbanlı kızlardan endişeli tepkiler

TÜRBAN takana saygılı olmak başka şeydir, inanca saygılı olmak başka. İnanç, salt örtünenlere özgü müdür? Biz, inanca ve cumhuriyetin kurumlarına saygılıyız; ama cumhuriyetin kurumlarının başına oturup da inancı kullananlara değiliz. İster başbakan, ister cumhurbaşkanı olsun; ne olursa olsun, kim olursa olsun, aslında türban kadınların değil, kadının arkasına saklanan erkeklerin kafasında.

Tartışanlar söze ’saygıyla’ girince, tartışma daha burada kilitleniyor; türban takan ya da savunanlar, tartışmaya beş sıfır önde başlıyor.

Cumhuriyetimiz 90. yaşına yürürken, devrim kazanımlarının bu denli ucuz, dayanaksız tartışılması, kadınların yetiştirdiği erkeklerin kadını kapatmayı aslanlar gibi savunması da artık içimizi bulandırıyor. Yüzlerdeki anlatım, sesleri, kullandıkları sözcükler öylesine yapay ki... Tam bir maskeli balo... Dua ya da ibadet etmek için camiye giden kadın, başı açık içeri girebilir mi?

Birileri çıkarak 15 yaşında kızı kapatıp ve yasaları çiğneyip kendinden 15 yaş büyük biriyle evlendiriyor, sonra o kız, başörtüsüyle üniversiteye giremiyor ve birtakım ’aydınımsılar’ bunu eğitim özgürlüğünün engellenmesi olarak savunuyor. Yahu, o kızın eğitim özgürlüğü 15 yaşında elinden alınmış, kızın özgürlüğünü ve çocukluğunu alanlara tepki gösterilse ya!

Konuştuğum kızlarımızın çoğu baskıyla örtünüyor. En acısı bu kızların çoğuna yakın tarihimiz, Atatürk ve devrimler öylesine yanlış, önyargılı öğretilmiş ki, tartışamıyorsunuz bile. Sözü hemen dine, inanca getirip geri çekiliyorlar. Geçenlerde halk otobüsünde türbanlı bir kadının yan koltuğa yayılan eteğini, üstüne oturmamak için elimle iteler gibi yaptım; tepkisi görülmeye değerdi; yanına kendin gibi biri ya da bir adam otursaydı hiç rahatsız olmazdın, dedi. "Kendin gibi biri" diyerek kadının kadına düşmanlığının boyutunu gösterdi ve artık bu tür olayları sık yaşamaya başladık. Üniversite hocası bir arkadaşıma, perukla derse giren öğrencisi, okul dışında "Atatürk gelsin de laikçileri kurtarsın" diye laf atmış. Arkadaşım, "İyi duyamadım, ne dedin?" diye sorunca, "Çok yakında yüksek sesle, derste söyleyeceğim" demiş. Buyurun özgürlükmüş...

TV’de bir kadın, İslam’ın en doğru biçimde Peygamber döneminde yaşandığını, elbet bir gün böyle bir yaşama kavuşulacağını söyledi, üyesi olan dernekte her yere her kılıkla girmek için savaşım verdiklerini anlattı. Buyurun özgürlüğü... Ateşle oynanıyor, ama bu ateş yalnız AKP’lileri yakmaz. Yazık ediyorlar ülkeye de, kadınlara da, yanlış tanımladıkları özgürlüğe de... Hukukun üstünlüğüne de...

Sevgi ÖZEL

Melekler erkek mi, dişi mi

İSTANBUL’un fethinden biraz önce papazların Ayasofya’da toplanıp meleklerin erkek mi, dişi mi olduklarını tartıştıkları söylenir. Bizler de son zamanlarda onların durumuna düştük. Türkiye’mizin etrafında ve içinde birçok tehlikeler varken yıllar boyu hálá türban üzerinde kafa yoruyoruz. İnşallah sonumuz papazların durumu gibi olmaz. Altan İLTER
Yazarın Tüm Yazıları