Erdoğan: Birileri Atatürk'e Atatürk dedik diye kendilerine göre bir sürü senaryo yazıyor

Güncelleme Tarihi:

Erdoğan: Birileri Atatürke Atatürk dedik diye kendilerine göre bir sürü senaryo yazıyor
Oluşturulma Tarihi: Kasım 10, 2017 13:52

Erdoğan: Birileri Atatürk'e Atatürk dedik diye kendilerine göre bir sürü senaryo yazıyor

Haberin Devamı

Hakime TORUN /ANKARA (DHA) - CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk'ü anma törenindeki konuşmasında, "Ülkemizde eskiden beri hep bir Atatürk, Atatürkçülük tartışması yaşanmaktadır. Şimdi birileri çıkmış biz Atatürk'e Atatürk dedik diye kendilerine göre bir sürü senaryo yazıyor. CHP gibi amorf bir partinin Atatürk'ü milletimizden kaçırmasına rıza göstermeyeceğiz. Hele hele Atatürk'ün özellikle bunların o zihinsel fetişizmine kurban edilmesine de hiç rıza göstermeyeceğiz. Bugün hala Atatürk'ün mirasçısı olduğu iddiasındaki  CHP'nin Atatürk'le zaten çok daha önceden zayıflamaya başlamış olan ilişkisi 10 Kasım 1938'de tamamen kesilmiştir" dedi. 

Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde Atatürk'ü anma töreni düzenlendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan törende yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: "Ülkemizde eskiden beri hep bir Atatürk, Atatürkçülük tartışması yaşanmaktadır. Tek parti CHP'si döneminde tarihimizin bu önemli kurucu liderinin ismi, öylesine istismar edilmiş ki milletimizin gönlündeki Atatürk ile sonradan kavramsallaştırılan Atatürkçülük arasında çok büyük fark ortaya çıkmıştır. Miletlimizin Gazi'ye hürmeti, sonsuzdur. Milletimizin Mustafa'ya saygısında en küçük bir tereddüt yoktur. Miletlimizin Kemal ile de en küçük bir sorunu bulunmuyor. Miletlimizin soyadı olarak kendisine verdiği Atatürk konusunda da hiçbir sıkıntısı olmadığını gayet iyi biliyoruz. Buna rağmen niçin böyle bir tartışma hep süregelmiştir? Bunun cevabı darbecilerin, cuntacıların, vesayet odaklarının ülkenin tarihine, milletin değerlerine düşmanlık eden kesimlerin kendilerini Atatürkçülük kılıfı altında gizlemeye çalışmış olmasıdır. 

CHP'NİN ATATÜRK'LE İLİŞKİSİ 10 KASIM 1938'DE TAMAMEN KESİLMİŞTİR
Bugün hala Atatürk'ün mirasçısı olduğu iddiasındaki  CHP'nin Atatürk'le zaten çok daha önceden zayıflamaya başlamış olan ilişkisi 10 Kasım 1938'de tamamen kesilmiştir. Çok açık, net bir ispatı ortaya koymak zorundayım. Atatürk, ebediyete intihal ettikten sonra o ana kadar Türk Lirası üzerinde Atatürk'ün resmi vardı. Atatürk, ebediyete intihalinden sonra o resim paranın üzerinden kaldırılıp İnönü'nün resmi konmuştur. Bunu yapan kim CHP zihniyetinin ta kendisidir. Bugün Merkez Bankası'ndaki para serilerine baktığınız zaman bunu görürsünüz. Bu tarihten sonraki CHP önce İsmet İnönü'nün daha sonra da başına geçen diğer genel başkanlarının CHP'si olmuştur. Bugün ki CHP'de malum şu anda başında bulunan zatın CHP'sidir. Böyle bir parti ile Atatürk arasında ilişki kurmak Gazi'ye yönelik en büyük bühtandır. 

MÜDAFAA-İ HUKUK CEMİYETİNİN YARIYA YAKINININ BAŞINDA MÜFTÜLER VEYA İMAMLAR BULUNUYORDU
Bilindiği gibi Kurtuluş Savaşımız başladığında ülkenin dört bir yanında kurulan burası çok önemli 130'a yakın Müdafaa-i Hukuk cemiyetinin yarıya yakınının başında müftüler veya imamlar bulunuyordu. Çünkü milletimiz Anadolu'nun işgalini sadece toparlaklarına değil dinine, inancına, namusuna tüm kutsallarına yönelik bir saldırı olarak görmüş bu refleks ile mücadeleye başlamıştır. Bu nedenle Kurtuluş Savaşı, milletimizin topyekûn kıyamının adıdır. Böyle bir mücadeleye liderlik eden isimin milletin gönlünde en kıymetli yere sahip olması kadar tabi bir şey yoktur. Geçtiğimiz yüzyılın o sıkıntılı döneminde her ülkenin kendine göre bir lider ortaya çıkardığını ve kurtuluşu onun öncülüğünde aradığını görüyoruz. Bu liderlerden pek azı ülkesini arzu edilen zaferler ile tanıştırabilmiş istene başarılara ulaştırabilmiştir. Hiç şüphe yok ki, Atatürk bu liderlerden biridir. 

ATATÜRK'E DE YÖNELTİLEREK ZAMAN ZAMAN YANLIŞ İFADELER ...
Burada sorun bir zihniyetin milletimizin istiklalinin sembolü olan Gazi Mustafa Kemal'i kendi ideolojik amaçlarının malzemesi yapması haline dönüştürmeye çalıştırmış olmasıdır. İşte bu zihniyete göre, gösterilen tepkinin Atatürk'e de yöneltilerek zaman zaman yanlış ifadeler ile zaman zaman da yanlış anlaşılmalar ile ortaya konduğu bir gerçektir. 

ELBETTE HERKES GİBİ ATATÜRK DE ELEŞTİRİLEBİLİR
Elbette herkes gibi Atatürk de eleştirilebilir. Ancak eleştirmek başkadır, hakkı teslim etmek başkadır. Bizim saygı sınırları içindeki eleştirilere diyecek bir sözümüz yoktur. 

BUNUNLA BİRLİKTE ATATÜRK'ÜN AİLESİNİ HEDEF ALACAK ŞEKİLDE VE HAKARET İFADELERİ DOĞRU DEĞİL
Bununla birlikte Atatürk'ün ailesini hedef alacak şekilde ve hakaret ifadelerini  doğru bulmadığımızı belirtmek istiyorum. Kurtuluş Savaşımızın Başkomutanı, Cumhuriyetimizin banisi olarak kendisinin hakkını milletimizin huzurunda teslim etmeyi bir görev telaki ediyoruz. En büyük eserim dediği Cumhuriyetimize, en büyük hedef olarak gösterdiği muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma mirasına sahip çıkarak aslında Atatürk'ü ve hatırasını işte bu istismarcıların zulmünden de kurtarıyor, kurtarmak zorundayız. 

ŞİMDİ BİRİLERİ ÇIKMIŞ BİZ ATATÜRK'E ATATÜRK DEDİK DİYE KENDİLERİNE GÖRE BİR SÜRÜ SENARYO YAZIYOR
Şimdi birileri çıkmış biz Atatürk'e Atatürk dedik diye kendilerine göre bir sürü senaryo yazıyor. Cumhuriyetimizin kurucusunun adı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ise bizim bunu ifade etmemizden daha tabi ne olabilir. Ülkemizin ve milletimizin bu önemli değerini darbecilerin, vesayetçilerin ruhu faşist, söylemi Marksist marjinal çevrelerin tekeline mi bırakacağız.  

ATATÜRK'ÜN ÖZELLİKLE BUNLARIN O ZİHİNSEL FETİŞİZMİNE KURBAN EDİLMESİNE DE HİÇ RIZA GÖSTERMEYECEĞİZ
CHP gibi amorf bir partinin Atatürk'ü milletimizden kaçırmasına rıza göstermeyeceğiz. Hele hele Atatürk'ün özellikle bunların o zihinsel fetişizmine kurban edilmesine de hiç rıza göstermeyeceğiz. Onu Kurtuluş Savaşımızın Gazisi, milletimizin Mustafa Kemal'i ve Cumhuriyetimizin Atatürk'ü olarak tüm yönleri ile anlayacak ve anlatacağız. Bundan hiç kimsenin rahatsız olmaması tam tersine ülkemizin bu olgunluğa ulaşmasından dolayı herkesin memnun olması gerekir." 

"KURTULUŞ SAVAŞIMIZA BAŞLARKEN İLAN ETTİĞİMİZ MİSAK-I MİLLİMİZE DAHİ SAHİP ÇIKAMADIK" 
Erdoğan,  "Bölgemiz ve ülkemiz ile ilgili kanlı senaryolar yenilenerek tekrara tedavüle sokulmuştur. Son iki asırdır öylesine büyük kayıplar verdik, öylesine büyük fedakarlıklarda bulunduk ki artık geriye doğru gidecek tek bir santim yerimiz yoktur. Biz Kurtuluş Savaşımıza başlarken ilan ettiğimiz Misak-ı Millimize dahi sahip çıkamadık. İşte şimdi Suriye'de, Irak'taki gelişmelerde zaman zaman dikkat ederseniz bir şeyi dillendiriyorum. Nedir o, 'Biz Misak-ı Millimize yeniden sahip çıkmak zorundayız' diyorum. Bizim Misak-ı Milli hudutlarımızdan eğer taciz ediliyorsak, eğer o hudutlar içerisinden ülkemize saldırılar oluyorsa, burada 'Buyurun devam edin' deme lüksümüz yoktur. Gereği neyse yapma zorunluluğumuz vardır. Fırat Kalkanı  harekatı budur. Şu anda İdlib'de,  Afrin'de yapılmakta olan da budur. Biz buna seyirci kalamayız. Birilerinin buralarda parselasyona girmesine başımızı sallama lüksümüz yoktur. Neyse hakkını vermek durumundayız. Orada olanlar bizim akrabalarımız onların değil. Öyleyse akrabalarımızın hukukuna da sahip çıkma mecburiyetimiz var.  Orada soydaşlarımız var. Onların da haklarına sahip çıkmalıyız. Razı olabileceğimizin en asgarisi olarak ilan ettiğimiz, bu sınırların dahi gerisinde bir anlaşmayı Lozan'da şartlar gereği kabul etmek zorunda kaldık. Lozan kazanımları yanında kayıpları da olan bir anlamadır. Lozan'ın kayıplarını konuşmak, o kazanımlarını, kazanımlarını konuşmak da kayıplarını ortadan kaldırmaz" diye konuştu. 

"GÜNEY SINIRLARINDA YAŞANAN GÜVENLİK SORUNLARININ SEBEBİ MİSAK-I MİLLİ'DEN VERİLEN TAVİZLERDİR" 
Erdoğan,  "Ekonomik ve siyasi boyutunu bir kenara bırakarak söylüyorum, ülkemizin bugün güney sınırlarında yaşadığı güvenlik sorunlarının en önemli sebebi, Misak-ı Milli'den verilen tavizlerdir. O tavizler verilmeseydi şu anda nerede olduğumuzu anlayın, hatırlayın. Dün bizi Misakımilli'nin gerisine düşürenler, bugün Lozan'ı da bir kenara bırakıp Sevr'e doğru giden bir hesap içindeler ancak göremedikleri bir şey var; bugünkü Türkiye, dünün Türkiye'si değildir. Tıpkı matruşka gibi açtıkça içinden yeni figürlerin çıktığı bu karmaşık düzeni milletimizin desteği ile eninde sonunda bozacağız.  Son dönemde üzerimize öyle bir yüklendiler ki ellerindeki malzemeyi de büyük ölçüde tükettiler" açıklamasında bulundu. 

"DEMOKRAT GÖRÜNÜMLÜ FAŞİSTLER İFŞA OLDU" 
Erdoğan,  "Demokrat görünümlü faşistler ifşa oldu. Hak, hukuk makyajlı tezgahlar ifşa oldu. Yıllardır özenle devletin tüm kurumlarına, toplumun tüm yapılarına yerleştirilen hainler ifşa oldu. Sınırlarımız boyunca oluşturulmaya çalışılan terör kuşatmasının amacı ve aktörleri ifşa oldu. Bunca oyunu bozan Türkiye'nin önünde artık bambaşka hamdolsun imkanlar, bambaşka ufuklar vardır. Şimdi önümüzde geçmemiz gereken bir imtihan daha var, o da 2019 seçimlerini kazasız, belasız geçirmektir. Yeni dönemin özeti rabiadır" dedi. 

"TENDÜREK DAĞI'NDA, GABAR'DA, CUDİ'DE, GEREKİRSE KANDİL'DE, GEREKİRSE SİNCAR'DA ..." 
Erdoğan, "Bu ülke 780 bin kilometrekareyle tek vatandır. Kimse operasyona yeltenmesin, yeltenirse bedelini ağır öder. İşte Tendürek Dağı'nda, Gabar'da, Cudi'de, gerekirse Kandil'de, gerekirse Sincar'da askerimiz, Genelkurmay Başkanımız, Kuvvet Komutanlarımız, hepsi en üst noktalara varıncaya kadar çıkmak suretiyle oralarda karda, kışta şu anda bütün operasyonları yönettiler, yönetiyorlar. Niye? Dedik ya mağaralarına, inlerine kadar girecek ve bunları bitirinceye kadar bu yola, bu mücadeleye devam edeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti devletinden başka asla başka bir devletimiz yoktur" diye konuştu. 

"ATATÜRK'Ü SADECE ANMAKLA KALMAMALI, ANLAMAYA DA ÇALIŞMALIYIZ"
Erdoğan, "Cumhuriyetimizin tüm önemli tarihleri gibi, 10 Kasım'ları da artık bu anlayışla değerlendirmeli, Atatürk'ü sadece anmakla kalmamalı, anlamaya da çalışmalıyız" dedi.  

(FOTOĞRAF) 


 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!