Erdal Sağlam: Prag'da açık pozisyon sorgusu

Erdal SAĞLAM
Haberin Devamı

PRAG'da yapılan görüşmeler bir yandan resmi yönüyle devam ederken, öte yandan bürokrat ve bankacılar bir yandan da yabancı finans çevreleriyle yoğun temaslarda bulunuyorlar.

Geçen yılki toplantılarla kıyasladığımızda bu kez Türkiye'ye olan ilginin daha fazla olduğunu görüyoruz. Bürokratlar ve bankacılardan aldığımız izlenime göre, yabancıların uygulanan ekonomik programa yaklaşımları genelde olumlu. Ancak, aylardır tartıştığımız cari işlemler açığına karşı alınacak önlemlerin gecikmesi 2001 yılı bütçesine ilişkin tedirginlikler de devam ediyor.

Yabancıların yönelttiği sorulardan birinin de bankaların açık pozisyonlarına ilişkin olduğunu öğreniyoruz. Açık pozisyon konusundaki sorulardan bunalan bürokratlar, bir yandan rakamları açıklayan Bankalar Birliği yetkililerine sitemlerini aktarırken, öte yandan da yabancılara açıklanan rakamların net açık pozisyon rakamı olmadığını açıklamaya çalışıyorlar.

Bankalar Birliği, açıklanan rakamların resmi otoritenin açık pozisyon tanımı olmadığını tekrarlıyor. 19 milyar dolar olarak rakamlar yabancı para aktiflerinden yabancı para pasiflerinin çıkarılmasıyla bulunan bir rakam. Merkez Bankası ise bundan bilanço dışı forward, swap gibi işlemlerle dövize endeksli enstrümanları çıkartarak açık pozisyon rakamlarına ulaşıyor. Dolayısıyla, forward ve swaplar çıktığı zaman bu rakamlar 10 milyar dolara, dövize endeksli enstrümanlar çıktığında da 5.6 milyar dolara iniyor. Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel daha önce yaptığı açıklamada olması gereken 1.2 milyar dolarlık açık pozisyon rakamıyla 5.6 milyar dolar arasındaki farkın fondaki 8 bankadan kaynaklandığını söylemişti.

İşte bürokratlar yabancıların açık pozisyon sorularına karşılık bu tabloyu anlatmaya çalışıyorlar. Yabancıları ne kadar ikna ediyorlar bilinmez, ancak hem rakamların daha şeffaf hale gelmesi hem de 2001 yılı temmuz ayında geçilecek bant sisteminden önce gerekli önlemlerin alınması için Bankalar Birliği'nin açıkladığı bu rakamların faydalı olacağı açık.

SEZER PANİĞİ

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in 3 kamu bankası ile ilgili KHK'yı iade etmesi hem bürokratların, hem de burada bulunan bankacıların moralini bozdu. Gerçi Devlet Bakanı Recep Önal bir gün önce bu reddin işaretlerini vermişti. Ancak, yine de herkeste ‘‘Sezer'in ekonomik programı sıkıntıya sokacak bu hareketten kaçınacağı’’ umudu da vardı.

Sezer'in KHK'yı geri çevirmesi sanıldığından çok daha fazla olumsuz etki yapacağa benziyor. Ekim ayında Dünya Bankası yönetiminde karara bağlanacak olan 3 yıl içinde Türkiye'ye toplam 5.2 milyar dolarlık kredi paketi daha çok KHK'ya bağlanmış durumda. Bu nedenle, bu düzenlemenin yapılmaması ya da çok fazla gecikmesi tüm kredi paketini tehlikeye sokabilecek.

TBMM'nin takvimi de göz önünde tutulduğunda, bu düzenlemenin kanun olarak ancak kasım ayı başında gündeme gelebileceği anlaşılıyor. Kasım'ın ilk haftasında yasalaşmadığı takdirde ise Türkiye'nin konuşulacağı 27 Kasım'daki IMF-Dünya Banksı toplantılarına yetişmeme tehlikesi bulunuyor. Umarız, Sezer'in bu reddi ekonominin tümüyle kötüye gitmesine neden olan bir davranış haline gelmez.

Yazarın Tüm Yazıları