Erdal Sağlam: Popülizm hortlarsa

Erdal SAĞLAM
Haberin Devamı

GERÇİ birinci sürgüne göre hesaplandığında yüzde 35'leri aşıyor ama çay alımlarına verilen yüzde 25'lik zam, ekonomi yönetimini yine de sevindirdi.

‘‘Programa göre yapılması gereken buydu, niye sevindiler’’ diye sorabilirsiniz.

Sevindiler, çünkü son sıralarda bürokratlar, hükümetin kararlılığı konusunda, eskisi kadar emin değiller. Kaybedilen iki ay, umutları biraz kırmış görünüyor.

Gerçi, başta Başbakan Ecevit olmak üzere liderler, ‘‘Artık ekonomik konulara döneceğiz, ihmal ettik’’ diyorlar ama ‘‘ne şekilde dönecekleri’’ konusunda, şahsen benim kuşkularım var.

Bence, hükümet ortağı partiler, dolayısıyla bakanlar gizliden gizliye bir çekişme yaşamaya başladılar. Sanki, ‘‘hükümet olmanın ilk şaşkınlığını üzerlerinden atmış’’ bir şekilde, işleri kendi partilerine yontma eğilimine girmeye başladılar.

Başta nükleer santral olmak üzere enerji ihalelerinin, programa ters düşmesine rağmen hızlandırılmasında ısrar etmek, birliklere ilişkin kanunun hálá çıkarılamaması ve bu konuda partiler arasında ortaya çıkan anlaşmazlıklar, organize sanayi bölgelerine vergi muafiyetleri koymak, bu eğilimin ilk örnekleri.

Eğer yeni iktidar olan partiler yandaşlarına bir şeyler vermeye kalkışırlar, alışkın olanlar müteahhitlere bol kepçe vermeye devam ederlerse bu iş yeniden çığırından çıkar. Zaten milletvekilleri arasında ‘‘Yahu yine bir şeyler yapıyorsunuz’’ sitemlerine karşılık, ‘‘Asıl ötekiler neler yapıyor hiç görmüyorsunuz, bizim adımız çıkmış’’ yanıtları dolaşmaya başladı.

Kısacası; ‘‘popülizmin ayak sesleri’’ni yeniden duymaya başladık.

BAHAR ÇARPABİLİR

Türkiye ekonomisi gerçekten çok kritik bir döneme giriyor. Bir üst düzey bürokrat, ‘‘Mayıs ayı, tahminlerin çok üzerinde, kritik bir ay’’ diyor. Neden diye sorulduğunda ise başta birlikler ve fonlar olmak üzere yapısallarla ilgili kararların ve tarım destekleme fiyatlarının alınacağı ay olduğunu hatırlatıyor. Ardından Dünya Bankası desteğinin kaçırılma tehlikesine değiniyor.

Aslında iş áleminden bazı isimler de bu tehlikeyi görmeye başladılar. Cumartesi günkü yazımız üzerine arayıp, ‘‘Haklısın, hem enflasyon indirilsin diyoruz hem de işimize gelmeyince ağlıyoruz’’ diyen ASO Başkanı Zafer Çağlayan bir anlamda özeleştiri yapıyor.

Bir toplantıda şahit olduğu, TOBB ve TİM'in kampanyası hakkında ‘‘Haklısınız sonuna kadar destekliyoruz’’ deyip, ardından ‘‘Üzerimizde kur baskısı var bu baskı hemen kalkmalı’’ diyen turizmciyi örnek veren Çağlayan, ‘‘Bunların hepsini, başka çare olmadığını biliyorduk, ağlamaya hiç hakkımız yok’’ diyor.

‘‘Bahar Havası ekonomiyi çarpabilir’’ diyen Çağlayan, hükümeti son sıralarda bir rehavet içinde gördüğünü belirterek, bu havadan hemen sıyrılmaları gerektiğini, aksi takdirde olumlu havanın tersine döneceğini hatırlatıyor.

Dünya Bankası desteğinin alınamaması, yapısal tedbirlerin zamanında yerine getirilememesi halinde ‘‘Bu işin biteceğini’’ kaydeden Çağlayan, bu tehlikeye görüştüğü Dünya Bankası yetkililerinin de dikkat çektiğini söylüyor. Hükümete bir kez daha hatırlatalım; iş bitmedi, yeni başladı. Bu noktada gevşeme başlarsa kriz gelir, ilk başta da hükümet ortakları altında kalır...

Yazarın Tüm Yazıları