Erdal Sağlam: Mali kesim rahatlatılıyor

Erdal SAĞLAM
Haberin Devamı

DÜN yapılan açıklamalardan anladığımız kadarıyla, yaşanan sıkıntıların giderilmesi için alınacak önlemlerin odaklandığı nokta, mali kesimin rahatlatılması oldu.

IMF'in de katkılarıyla, ekonomi yönetiminin, hazırladığı önlemleri, iç ve dış piyasalarda yeniden güven tesisi üzerine kurduğu anlaşılıyor. Bankalara olan güvenin yeniden tesis edilmesiyle, ekonomiye olan güvenin de yeniden kazandırılması amaçlanıyor.

Bizce dün açıklanan kararların en radikal olanı, 'Bankaların kullanacakları kredilere devlet garantisi verilmesi' idi. İşte bu radikal kararın altında yatan neden de, bankalara olan güvenin yeniden tesis edilmesine dönük öncelik.

Dün sabah yapılan açıklamalarda bu kredi garantisinin nasıl verileceği ve da sözü edilen mevduat güvencenin ne olduğu açık değildi. Daha sonra bu garanti konularına açıklık getirilmeye çalışıldı.

Bu garantiler ile mali kesimin rahatlatılmasına çalışılıyor. Yurt dışındaki bankaların, yerli bankalara yeniden kredi açmalarının önü açılmaya çalışılıyor.

Bu arada mali kesimde yapılacak rehabilitasyona da büyük önem veriliyor. Basın toplantısında IMF Avrupa Sorumlusu Deppler'in sektöre ilişkin sözleri bizce çok çarpıcı idi. Deppler, daha önceki deneyimlerinden yola çıktığını belirterek, bu tür krizlerde tek tek bankalarda yaşanan sıkıntıların, mümkün olduğunca çabuk hareket edilerek, diğer bankalara, dolayısıyla bankacılık sistemine yaygılaşmasını önlemek gerektiğini söyledi.

Bildiğimiz kadarıyla IMF, bu kriz nedeniyle kurulan ilk temaslardan beri, 'sorunlu bankaların izole edilmesi' üzerinde duruyor. Deppler, dünkü konuşmasında bankacılık sisteminde sıkıntı olmadığını, sıkıntının tek tek bankalardan kaynaklandığını, bu nedenle tek tek bankalar incelenerek, kararlar verilmesi gerektiğini de söyledi.

İşte mali kesimin rehabilitasyonunda IMF'in temel alacağı yaklaşım bu ve bundan sonra yapılacak operasyonları bu anlayışı iyi bilerek izlemekte büyük fayda var.

DÖVİZİ OLANA TAHVİL

Kısacası; bir yandan kısa dönemli olarak bankacılık sistemine, mali kesime dönük güvenin yeniden oluşturulması ve yurt dışından fon akışının yeniden başlaması amaçlanıyor. Bu amaçla bir yandan IMF'den ek rezerv imkanı sağlanırken, öte yandan bankaların yeniden yurt dışından borç almalarını sağlayacak altyapı kurulmaya çalışılıyor.

Yine de bu güven tesisinin zaman alacağı varsayımıyla, bir yandan da kısa dönemli olarak, yılbaşını geçirecek biçimde, piyasaya yeni likidite verilme imkanları da hazırlanmaya çalışılıyor. Bu amaçla Salı akşamı Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan Başkanlığında, 4 büyük bankanın sahip ve yöneticileri ile bir toplantı yapıldı. Bu toplantıya giderken, bankacılar konuyu bilemedikleri için, 'Herhalde bazı kötü durumda olan bankaları bize yamamak isteyecekler' demişler, bu nedenle önceki akşam, piyasada bu sözler yayıldı.

Ancak sonradan anlaşıldı ki; Özkan ile ekonomi bürokratları kendilerinden döviz istiyorlar. Her birinden 250'şer milyon dolarlık Hazine kağıdı almaları istenmiş. Bu ihraç karşılığı piyasaya likidite verileceğini, böylece kendilerinin de rahatlayacağı kendilerine söylenmiş. Bazıları bu miktarda alamayacaklarını, daha düşük miktarda alabileceklerini söylemişler. Hükümet ve ekonomi yönetiminin bu talebi, herhalde 'talimat' olarak algılanmış ki; 'Fazla alamayız' diyen bankaların bile, kardeş kuruluşlarıyla birlikte dün durumu müzakere edip, bu rakamı bulmaya çalıştıkları söyleniyor.

Bu arada bazı rakip bankaları tarafından hemen, 'Bunlar fazla döviz aldılar, şimdi bu dövizi çıkarıp satamıyorlar o nedenle Hazine'ye kendileri başvurup, 'kağıt ihraç edin de alalım' demişler ' söylentileri çıkarıldı. Bu söylentiyi araştırdık ama boş çıktı. Öyle anlaşılıyor ki; bu bankalar yakında çıkacak dövize endeksli Hazine tahvillerini alırlarsa, bu pek gönüllü bir alım olmayacak.

Ancak bu da gösteriyor ki; piyasadaki dedikodular kolay kolay bitmeyecek...

Yazarın Tüm Yazıları