Erdal Sağlam: Citibank bize köprü kredi arıyor

Erdal SAĞLAM
Haberin Devamı

PAZARTESİ günü, Frankfurt'ta Avrupalı bankacılarla yapılan toplantının olumlu geçtiği söyleniyor. Bu toplantıya 15-20 bankacının katılacağı söyleniyordu, ama Deutsche Bank'ın evsahipliği yaptığı toplantıya 35 bankanın katıldığı, bunun da ilginin büyüklüğünü kanıtladığı kaydediliyor.

Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel ile Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp'in katıldığı toplantıda konuşan IMF 1. Başkan Yardımcısı Stanley Fischer'ın, Türkiye'nin uyguladığı programı öven bir konuşma yaptığını öğrendik. Fischer, program planlandığı gibi giderken mali sektörde bir sıkıntı yaşandığını söylemiş. Fischer, ‘‘Hükümet, mali sektörü iyileştirmek için gerekli önlemler aldı. Biz de alınan bu kararları yeterli görüyoruz. Bu önlemlerle birlikte Türkiye'nin, uyguladığı programda başarıya ulaşacağına, hedeflediği sonuçlara ulaşacağına inanıyoruz’’ demiş.

Söz alan Avrupalı bankacılar, genel olarak Türkiye'ye güven duyduklarını belirtip, yatırımlarına devam edeceklerini söylemişler. Citibank ise bu mesajı en güçlü biçimde veren banka olmuş.

Citibank yetkilileri bu toplantıda ‘‘Türkiye'ye 1 milyar dolarlık köprü kredi verilmesi için çalışmalarını sürdürdüklerini’’ açıklamışlar.

Bu soruyu ekonomi bürokratlarına ilettiğimizde, bu çabayı doğruladılar. Kredinin alınıp alınmayacağını belli olmadığını kaydeden yetkililer ‘‘Bir-kaç gün içinde köprü kredi konusunun belli olacağını’’ söylediler. Sorumuz üzerine kredinin vadesinin 6 ay civarında olacağını kaydeden yetkililer, faizlerin de çok yüksek olmasını beklemediklerini ifade ettiler.

ON GÜNDE GELİRSE

Ekonomi yönetimi son günlerde bütün çabasını, yılsonuna doğru faiz oranlarını, özellikle de tahvil faizlerini indirmek için yoğunlaştırdı. Köprü kredinin de bu amaçla gündeme geldiğini kaydeden yetkililer, bu kredinin alınıp alınmayacağına karar verilirken üzerinde durulacak başlıca unsurun ‘‘Bu ayın sonuna kadar girip girmeyeceği’’ olacağını söylediler. Yani; 10 gün içinde gelebilecekse, Türkiye köprü kredi işine girecek. Bu da önümüzdeki bir-kaç gün içinde belli olacak.

Bütün amaç, bir şekilde döviz girişi sağlanıp, bunun karşılığı Türk lirasının piyasaya verilerek, piyasaların biraz rahatlatılması ve böylece faiz oranlarının düşürülmesi. Bu aynı zamanda, mali sektörün sağlığı ve bankaların büyük zararlar yazmamaları için önemli.

Hazine'nin ay sonuna doğru dışborç geri ödemesi var. Bunun karşılığı dövizi var, ama bu döviz çıktığında piyasa daralacak. Aynı şekilde bazı bankaların geri ödemeleri de var. Bu bankaların bir kısmı kredilerini yenileyecekler, bu arada Merkez Bankası da net içvarlıklar limitini bayram nedeniyle aşacak ama yine de dövize ihtiyaç var.

Ekonomi yönetimi bir yandan da Dünya Bankası'nın 21 Aralık'ta yapılacak yönetim toplantısında kabul edilecek mali sektör kredisini hemen alabilmek için uğraşıyor. Dünya Bankası tarafı da buna göre hazırlık yaptı, yani 22 Aralık'ta 400 milyon dolarlık kredi dilimi Türkiye'ye gelebilecek ama yine de ek döviz girişi hazırlanmaya çalışılıyor.

Ekonomi yönetimi dört koldan, krizin yaralarını mümkün olduğunca çabuk sarmaya çalışırken, bu kez de karşımıza garip zamanlamayla, polis yürüyüşleri, ölüm oruçları çatışmaları geldi. Dün Başbakan Ecevit, bu son olaylar hatırlatılarak kendisine yöneltilen ‘‘Bütün bunlar bir tesadüf mü, yoksa bir yerlerden düğmeye mi basıldı?’’ sorusuna, ‘‘İnsanın aklına o da geliyor’’ yanıtını verdi.

Şahsen bu açıklamayı ağzım açık dinledim. Türkiye'nin yalnızlığa itilmesinden, dünyadan soyutlanmasına yolaçacak hareketlerden, kimin çıkarı olacağını düşünürken, insanın aklına ister istemez ekonomik program ve onun artık dayatmaya başladığı enflasyon düşüşünden, rant mekanizmasının dağıtılmasından zarar görecek olan kesimler geliyor.

Yani, sadece son toplumsal olaylar değil, yaşadığımız ekonomik krizin zamanlaması da önemli. O zaman, ‘‘Bu komplo yerel mi, yoksa uluslararası mı?’’ sorusu akla geliyor...

Yazarın Tüm Yazıları