Ercan Kumcu: Yüzeysel zeka yüksek irfan

Ercan KUMCU
Haberin Devamı

OLAYLAR aynı konu üzerinde yazmamı zorluyor. Fakat, son bir yıldır bankacılık sektöründeki gelişmelerin ‘‘polis-hırsız’’ ekseni içinde algılanması bazı şeylerin yazılmasını da zorunlu kılıyor.

Şimdi moda bankacılık üzerine ahkam kesmek. Önüne gelen konuşuyor. Sanki, olanlar son birkaç gün ya da bu yıl içinde oldu. Sanki, bilinmeyen yeni bir şey keşfedildi. Hiçbiri değil. Karşısına oturduğumuz resim aynı. Ressam değişti.

Yanlış anlaşılmasın. Değişen ressam bir şahıs değil. Bir sistem. Bankacılık Üst Kurulu bundan on yıl önce kurulmuş olsaydı. Bugün izlediğimiz filmleri o zaman izleyecektik.

Büyüklerimiz film kötü diye o zaman izletmediler. Şimdi, senaryo çok daha korkunç bir hale geldi. Kaçışımız da kalmadı. Mecburen filmi izliyoruz.

YÜKSEK İRFAN

Dün de yazdım. Bankacılık sektörünün itibarı yerlerde sürünüyor. Bankalara ve bankacılara itimat kalmadı. Herkes devlete geçecek bir sonraki bankanın hangisi olacağını konuşuyor. Yani, sektör çok taraflı bir kriz içinde. İlgili ya da ilgisiz bu konuda ahkam kesenler de içine düşülen durumu daha da vahim hale getiriyor.

Gazetelerde okuduklarım Churchill'in bir sözünü hatırlattı. IMF'nin kuruluş aşamasında üye ülkeler yapılan anlaşmayı kendi Parlamentolarında onaylatmak durumundaydılar.

Konu Avam Kamarası'nda tartışılırken söylenenlere kızan Churchill söz alır ve şöyle der: ‘‘İnsanın düşünme alanı içinde, yüzeysel zeka ve yüksek irfan görüntüsü verebilmek için para ve kambiyo konularında konuşmaktan daha kolay bir şey yoktur.’’

Türkiye'de herkesin her konuda bir fikri var. Konu para ve bankacılık olunca, fikir sahiplerinin sayısı da artıyor. Fikirlerini kendilerine de saklayamıyorlar. Gazetelere demeçler verilip katkı yapıldığı sanılıyor. Şu günlerde çok ihtiyaç duyulan ‘‘itibar’’ ve ‘‘itimat’’ daha da zedeleniyor.

Türkiye ekonomisine kaç tane bankanın yeterli olabileceği konusunda bizleri aydınlatıyorlar. Daha kaç tane daha bankanın devlet kontrolüne geçeceğini bilenler dahi var. Bizden esirgemeyip cömertlik yapıp sayı da veriyorlar. Reklamda dendiği gibi, ‘‘ağzı olan konuşuyor.’’

YAŞ DA YANAR

Bütün bu hengame arasında bankacılar sessiz. Kurunun yanında yaşların da yan abileceği olasılığını düşünen yok. Yaşlar, kurular yanarken kendilerinin kurtulacağını, daha da öne çıkabileceklerinin hesabını yapıyorlar. Hata yapıyorlar. Bankacılıkta ‘‘itibar’’ ve ‘‘itimat’’ kişiye özel değildir.

Susması gerekenler konuşuyor. Konuşması gerekenler susuyor. İyi bir banka sahibi olabilmek için bazı özelliklere sahip olabilmek gerekiyor. Toplum olarak, iyi bir bankacılık sektörüne sahip olabilmek için de belli bir olgunluğa gelmek gerekiyor. Belli ki, bizde bazı eksiklikler var.

Unutmayalım, bankacılık sektörü hepimize lazım.

Yazarın Tüm Yazıları