Ercan Kumcu: Şark kurnazlığı ve ekonomik dengeler

Ercan KUMCU
Haberin Devamı

Mali sektörde yaşanan kriz üçüncü haftasını dolduruyor. Sorun likidite eksikliği idi. Çözüm de, mali piyasalara likidite verilmesiydi. Likidite korkarak verildi. Ama, öyle verildi ki, verilen likiditenin faizler üzerindeki olumlu etkisi asgariye indirildi.

Merkez Bankası, piyasanın ihtiyacı ile IMF'nin limitleri arasında sıkıştı kaldı. Likidite verilmesi için IMF limitlerinin aşılması gerekiyordu. Önceleri korkarak limitler aşıldı. Piyasaların likiditeye en fazla ihtiyacı olduğu bir dönemde, geçen hafta perşembe günü, Merkez Bankası piyasalara daha fazla likidite vermeyeceğini açıkladı.

Gecelik faizler yüzde 1000'i aştı. Hazine bonosunun faizi yüzde 200'ün üzerine çıktı. Karar yanlıştı. İstikrar programından taviz verilmediğini piyasalara göstermek için gereksiz bir ‘‘şov’’ yapılıyordu.

LİMİTLER AŞILDI

Merkez Bankası bilançosunu irdeleyen iktisatçılar, aslında Merkez Bankası'nın sözünde durmadığını yakaladılar. Artık daha fazla likidite vermeyeceğini açıklayan Merkez Bankası, IMF limitleri içinde kalınıyor izlenimi vererek geçen salı günü itibarıyla piyasalara 700 trilyon daha ek likidite vermişti.

‘‘Limitler içinde hareket ediyorum’’ deyip likidite vermeye devam edilmesi ancak ‘‘şark kurnazlığı’’ olabilir. ‘‘Şark kurnazlığının’’ önemli özelliklerinden biri, işin sonunda kurnazlığı yapanın faturayı ödemesidir.

Bu şekilde, faizlerin gereksiz yere kabul edilemeyecek seviyelere çıkmasına izin vermiş olduk. Ekonomik dengeler elbette ‘‘şark kurnazlığı’’ içinde oluşturulamıyor.

Teknik bilgisi iyi olan bir araştırmacı, çeşitli varsayımlar altında Hazine bonosu faizlerinin ulaşabileceği azami düzeyi istatistik yöntemleri kullanarak bulmaya çalışmış. Yüzde 35 faizle satılan devlet iç borçlanma senetlerinin faizlerini, ne yaparsa yapsın makul istatistik kuralları içinde yüzde 100'ün üzerine çıkaramamış. 1994 krizindeki faiz hareketleri de göz önüne aldığında, yine geçen hafta sonunda gözlenen faizler bulunamamış. Benden fikir soruyor. Modelde faiz dağılımını ‘‘normal’’ değil de ‘‘dejenere’’ olmaya yakın varsayarsanız, yüzde 250 faizlere de ulaşabiliyorsunuz.

‘‘Şark kurnazlığı’’ bizleri ancak ‘‘dejenere’’ olmuş bir piyasa yapısına götürebiliyor, daha başka bir yere değil. Bunun acısını Hazine gelecek yılın başında yapacağı borçlanma ihalelerinde fazlasıyla çekecek.

DEVLET GARANTİSİ

Bir gün önce ‘‘10 milyar dolar geliyor’’ söylevleri arasında bankaların mevduatlarına ve mevduat dışı borçlanmalarına devlet garantisinin getirildiği açıklandı. Açıklarken, Başbakan'ın da, Hazine Müsteşarı'nın da dili dolaştı. Sanki bankaların verdiği kredilere de garanti gelmiş gibi bir hava yaratıldı.

Durumu fark eden Merkez Bankası Başkanı, bir açıklama yapmak ihtiyacını hissetti. Banka bilançolarının pasiflerindeki kredilere devlet garantisi getirildiğini söyledi. Dün yazdığım gibi, alınan karar doğru değildi, ama alınmıştı.

Devletimiz şimdi bir başka ‘‘şark kurnazlığı’’ göstermeye çalışıyor. Söylenmek istenen, devlet garantisi değildi deniyor. Banka batırılmıyor, zordaki bankalar devlete geçiyor, o halde, iyi-kötü tüm bankalar bu anlamda devlet garantisi altındadır deniyor.

Bu çeşit kurnazlık ve dağınıklıkla ekonominin önünü açacak dengelere ulaşmak giderek zorlaşıyor.

Yazarın Tüm Yazıları