Ercan Kumcu: Dışarısı bizi nasıl görüyor

Ercan KUMCU
Haberin Devamı

ENFLASYON'un kalıcı bir biçimde düşmesi için ülkemizin dışarıdaki itibarının yüksek olması en önemli önkoşullardan biridir. Uluslararası finans piyasalarının güveni kazanılmadan hiçbir istikrar programı başarıya ulaşamamıştır.

Geçmişte uluslararası finans piyasalarını çok aldattık. Şimdi de, geçmişte onları aldatmış olmamızın maliyetlerine katlanıyoruz.

Rusya kriziyle beraber dış kredi itibarımız neredeyse sıfırlanmıştı. Asıl nedeni Rusya'ya olan yakınlığımız olsa da, enflasyonu indirmek için bir şeyler yapmaya niyetimizin olmaması da itibar kaybının nedenlerinden biriydi.

İTİBAR ARTIŞI

Geçen yıl sonunda birdenbire ciddi bir istikrar programı uygulamaya karar verdik. Herkesi şaşırtan cesur kararlar almaya başladık. İnanmak zor olsa da, ‘‘galiba Türkiye bu kez ciddi’’ yönünde yorumlar yapılmaya başlandı.

Hazine'nin kredi itibarı arttı. Senelerdir, ödediği dış borç kadar dahi yeni borç bulamayan Hazine dış piyasalarda ilkler yaratmaya başladı. Bir milyar dolar bir çırpıda toplandı. İlk kez otuz yıl vadeli bono ihraç edildi.

Borç verenler arttı da, parasını Türkiye'ye getirip TL riski almak isteyen henüz çıkmadı. Ne mali piyasalarımıza yabancı yatırımcılar giriyor, ne de yabancı sabit sermaye yatırımcısı ortalıkta görünüyor. Yabancılardaki tedirginliği tamamen bertaraf edebilmiş değiliz.

Yıl başında, yabancı yatırımcıların yılın ikinci yarısında ülkemize geleceği bekleniyordu. Yılın ikinci yarısını yarıladık, ortada yabancı yatırımcı falan yok.

Şimdi herkes 2001 bütçesinin nasıl şekilleneceğine kitlenmiş durumda. Başka nedenler de söylense, kredi değerlendirme kuruluşu Moody's'in Türkiye'ye planladığı ziyaretini ertelemiş olması 2001 bütçesini görme isteğinden kaynaklanıyor.

S&P'nin yılın ilk aylarında artırdığı kredi notumuzun belki bu sonbaharda bir kez daha artabileceği beklentileri vardı. Beklenti giderek kayboluyor. Onlar bütçeyi görmekle yetinmeyecekler, büyük bir olasılıkla bütçe uygulamasını da görmek isteyeceklerdir. Ancak uygulamayı gördükten sonra kredi notumuzun artıp artmayacağına karar vereceklerdir.

Yabancı yatırımcıların çoğunda da aynı görüş hákimdir. 2001 yılı bütçesinin neyi programladığı kadar nasıl uygulanacağı da önemlidir. Şimdiye kadar, 2000 bütçesi hariç, hiçbir bütçeyi planladığı gibi uygulamayan bir ülkenin içine düştüğü talihsiz bir durumdur bu.

YAP VE GÖSTER

‘‘Önce yap, görelim, sonra düşünürüz’’ stratejisi şu sıralarda birçok yabancı yatırımcının Türkiye için benimsediği bir stratejidir. O nedenle de Türkiye'nin istikrar programının uygulanması sürecinde ‘‘ihmal etme, gecikme ya da yalpalama’’ lüksü yoktur.

Programın çatlak vereceği en önemli alan dış itibarın yeteri kadar sağlanamamış olması ya da olan dış itibarımızın yitirilmesidir. Küreselleşmeden arzu ettiğimiz faydaları şimdiye kadar sağlayamadıksa da, olumsuzluklarını ya da ekonomi politikaları diretmelerini kabul etmekten başka bir yolumuz da yoktur.

Yabancı yatırımcı ilgisi oldukça fazla. Fakat, herkes yapılanları yeterli görmeyip ilerideki uygulamaları görmek istiyor. Dolayısıyla, işler giderek zorlaşıyor.

Yazarın Tüm Yazıları