Enis Berberoğlu: Türban siyasi mevzidir, liderinki siyasi pozisyon

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Yıl 1990, günlerden 27 Ekim... Süleyman Demirel konuşuyor:

‘‘Biz isteyen taksın, istemeyen takmasın diyoruz. Serbestiyet istiyoruz. Biz yasaklara karşıyız. Genel ahlak ve güvenliği koruyan yasaklar hariç diğer yasaklara karşıyız. Biz liberaliz diyoruz. Liberal ekonomiyi savunanlar, liberal demokrasiyi de savunurlar. Avrupa'da böyle bir kanun yok. Orada isteyen takıyor, istemeyen takmıyor. Takan takmayana, takmayan da takana karışmasın istiyoruz. Herkes birbirine hoşgörü göstersin diyoruz. Türbana karşı olmayınca, hadiseye böyle bakınca tabii ki oyumuz bu istikamette olur. ANAP'ın oyundan bize ne? Bizim oyumuz; düşüncemiz istikametinde... Bu istikamette oy verince niye ANAP'ın dümen suyuna giriyormuşuz’’ (Milliyet Gazetesi 27 Ekim 1990)

DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, üniversitede türban yasağını kaldıran yasa için olumlu oy kullanan partisinin ANAP'la işbirliğini eleştirenlere işte bu yanıtı verdi... Siyasetçi Demirel üniversitede türban yasağını kaldırdı... Peki ya Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Faziletli Merve Kavakçı'nın Meclis'e türbanla girmesine nasıl tepki gösterdi:

‘‘Bu meseleyi iyi anlamak lazım. Varsın başı bağlı girsin diyenler olabilecektir. Niye girsin canım? Bu zamana kadar kimse girmemiş. Eğer bunu İslam'ın şartı sayıyorsa bu bölücülüktür, bu günahtır. Bu fitnedir. Ben başımı bağlarım derse Meclis onun kuralına mı uyacak, yoksa o Meclis'e mi uyacak...’’ (Politikanın Nabzı-TRT1-2 Mayıs 1999)

* * *

İlk kez 1988 yılında ANAP-DYP operasyonu ile kaldırılan türban yasağının mimarı dönemin başbakanı Turgut Özal'dı...

Ama 7 Aralık 1981 tarihinde 12 Eylül rejimi tarafından konulan türban yasağının altında da yine Başbakan Yardımcısı sıfatıyla Turgut Özal'ın imzası vardı... Askeri yönetimin ekonomi kurmayı Özal, türban yasağına o tarihte karşı koymadı ama yıllar sonra aynı konuda Cumhurbaşkanı Kenan Evren'le ters düştü. 1980'li yılların ortasında türban yasağı uygulamasını yumuşatan üniversiteler konusunda YÖK'ü karar almaya zorlayan Evren'di... Yasağı kaldıran yasada Evren'in vetosuna rağmen direnen Özal...

‘‘Benim bildiğim kadarıyla üniversitelere başörtüsü ile girin veya girmeyin diye bir karar yok’’ diyen Özal, şu örneği verdi:

‘‘Bizim Anayasamız'da bazı yerlerde bazı kıyafetlerin giyilemeyeceğine dair hükümler var... Bu hükümler hanımların başını açması veya örtmesi ile ilgili değil. Din adamları ile ilgili olarak... Mesela hocalar bugünkü imam kıyafetini dışarda giyemezler...’’ (Hürriyet, 2 Ocak 1987)

* * *

Örnek çok, yer az... Demek istediğimiz, bizim merkez sağ siyasiler türbana karşı o anki pozisyonlarına uygun tavır alıyorlar...

Siyaset yaparken, oy isterken, türbana karşı değiller...

Ama Çankaya Köşkü'ne çıkıp MGK Başkanı konumuna gelince türbanı fitne aracı sayıyorlar... Veya askeri rejimin politikacısı sıfatıyla türban yasağına imza atıp, yıllar sonra siyaseten aynı yasağı kaldırıyorlar...

İşte bu yüzden inanç sembolü olarak asla siyasete malzeme edilmemesi gereken türban, bu memlekette siyasi mevzi haline geldi...

Yanlış anlamayın, genç kızlar değil, oy avcısı siyasiler türban meselesini bu boyuta taşıdı. O yüzden bilin ki hiçbir sağ parti türbana karşı çıkamaz. Çıkarsa rakibine oy kaybedeceğine inanır.

ANAP, DYP ve MHP'nin Merve Kavakçı'nın genel kurula türbanla girmesi karşısındaki sükutu aslında ikrardan geliyor...

Ve unutmayın, eğer türban üniversiteden Meclis'e kadar sıçrayan siyasi bir meseleyse... Türbana siyaseten karşı çıkanların da söz hakkı doğar...

Ne var ki bu tartışma da yersizdir. Çünkü Merve Kabakçı'nın türbanla yemini referandum konusu edilemez... Yasalar, tüzükler, hatta gelenek ortadayken hukuk delinemez. DSP'nin milliyetçi Meclis'te tek başına sergilediği tutum bize göre de doğrudur: Türbanlı Merve dışarı!



Yazarın Tüm Yazıları