Enis Berberoğlu: Terörün teknik analizi

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

MALİ piyasaların kıdemli oyuncuları, yatırım kararı için kimi zaman teknik analize başvurur. Çok kabaca geçmiş verilerin ışığında geleceğe ilişkin tahmin yürütme anlamına gelen bu yöntemin, hisse hareketlerini önceden kestirmedeki hatası-sevabı ayrı tartışma konusu. Bakalım İran-Türkiye ilişkilerini terör ekseninde incelerken işe yarayacak mı?

İran'ın yerli ve yabancı rejim muhaliflerine dönük terör eylemleriyle ilgili verileri İsrailli terör uzmanı Dr. Ely Karmon'un makalesinden aldık, (İran's policy on terrorism in the 1990's, 8 Eylül 1998, internet belgesi) biraz işlemeye çalıştık (*).

* * *

İran İslam Devrimi'nden 1996 yılına kadar geçen 17 yılda, Tahran rejimi yurtdışındaki 70 muhalifini ortadan kaldırdı. Suikastlar kimi zaman doğrudan İranlı ajanlar tarafından, bazen eylemin gerçekleştiği ülkedeki işbirlikçi örgütler (nüfuzlu casuslar mı?) tarafından düzenlendi.

Sadece pratik nedenlerle bu cinayetleri Humeyni ve Rafsancani iktidarlarına göre ayırırsak;

* 1979-1990 döneminde 30 rejim muhalifi,

* 1991-1996 yılları arasında 40 muhalif öldürüldü...

Böylece ilk tespitimize ulaşmış oluyoruz: Türkiye'de İslami etiketli terör olaylarının ivme kazanmasıyla İran'ın yönlendirdiği eylemlerin seyrinde takvim açısından açık paralellik var.

* * *

Gelelim bu cinayetlerin işlendiği coğrafyaya...

Tahmin edileceği üzere İran'ın gözde eylem bölgesi, bu ülkenin rejim muhaliflerine kucak açan Irak ile Kuzey Irak'taki özerk Kürt bölgesi.

Nitekim 1991-1996 dönemindeki 40 cinayetin 13'ü Irak veya Kuzey Irak'ta işlendi. Kalan 27 kişi ise 23 ayrı eylemde hayatlarını yitirdi...

Ve bu 23 eylemin 16'sı üç ülkede yoğunlaştı. Sekiz eylemle Türkiye, dörder eylemli Fransa ve İran'ın önüne geçti.

Bu verilerin ışığında ikinci tespitimizi de yaparsak: 1991'den bu yana kontrol altında tutmaya çalıştığımız Kuzey Irak'taki eylemler de eklendiğinde Türkiye'nin İran açısından öncelikli terör bölgesi olduğu açık.

* * *

İsrailli terör uzmanına göre, İran 1992 yılında terör eylemlerinde yeni bir cephe açarak Musevi hedeflere saldırmaya başladı...

Bilinen 7 eylemi sıralarsak; 1) İstanbul'da İsrail Konsolosluğu'na bazukalı saldırı girişimi (Ocak 1992). 2) Buenos Aires'te İsrail Elçiliği'ne bombalı araçla intihar saldırısı (Mart 1992). 3) Ankara'da İsrail Elçiliği güvenlik görevlisinin öldürülmesi (Mart 1992). 4) İstanbul'da sinagogun bombalanması girişimi (Mart 1992). 5) İstanbul'da Jak Kamhi'ye suikast girişimi (Ocak 1993). 6) Bangkok'ta İsrail Elçiliği'ne bombalı araçla saldırı girişimi (Mart 1994). 7) Buenos Aires'te Musevi cemaatinin binasına bombalı intihar saldırısı (Haziran 1994).

Herhalde fark ettiniz, Musevi hedeflere dönük 7 eylemden yarısından fazlası, yani dördü Türkiye'de, ikisi Arjantin'de gerçekleşti...

Demek ki üçüncü tespitimizi de gündeme getirebiliriz: İran'ın terör hedeflerindeki değişiklik/genişleme anında Türkiye'ye de yansıyor...

* * *

Ne yazık ki Türkiye'yi son on yıldır sarsan terör dalgasında hemen her yol İran'a çıkıyor gibi...

* Meraklısına dipnot: İran kurbanlarının tam listesini tutma iddiasını taşıyan iki ayrı internet sitesi var. Birisi İran Şehitleri, diğeri İran'da Demokrasi Vakfı ismini taşıyor. Bu iki siteyi hazırlayanların işlerinden anladıkları, en azından Uğur Mumcu suikastını 1996 yılı itibarıyla İran kurbanları arasına koymalarından belli.

Yazarın Tüm Yazıları