Enis Berberoğlu: Ölüme methiye

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

İLKEL kafa zora düştüğünde düşünmek yerine zorbalığı yeğler...

(Motoru tekleyen otomobili sıkı bir tekmeyle tamir eden mucize usta geyiğine gizlice de olsa inanma eğilimi taşımayan var mı?)

İman yoluyla ulaşılan haklılık keyfimizin paylaşılmadığı ortamları pek sevmeyiz... Muhalefete tahammülümüz azdır, hele kuşkuculuğu ayıp ve yerine göre ihanet sayarız. Haklı eylemimize kanıt yetiştirmekte acze düştüğümüzde ya ölmeye veya öldürmeye sığınırız...

(Bu tespiti soyut bulanlar, bahar döneminde hormonal tetikli uzaktan beğenme eylemine konu mankeni seçtiği genç kızı başka erkekle gören delikanlımızın A) kendisine kıyma B) kıza kıyma C) hem kıza, hem de varlığından habersiz rakibine kıymaktan oluşan sınırlı seçenekli mantık sürecinin eseri üçüncü sayfa haberlerini hatırlasın...)

* * *

Her ilkel gibi ölümü yüceltiriz, methiyeler düzeriz...

Ölüm korkusunu yenmekle övünürüz.

Sonra oturur kendimizi biricik, pek orijinal buluruz...

Biz Türküz ya biz birbirimize benzeriz...

Nah benzeriz...

İlkellik ne sınır, ne de takvim tanır.

* * *

Dün herhalde anlayacağınız nedenlerle tarikatların toplu intihar eylemlerininin tarihçesine göz attık... Lüzumsuz bilgi meraklıları açısından kayıt düşelim: Amerikalı Jim Jones'un liderliğindeki ‘‘Halkın Tapınağı’’ tarikatının 914 kişilik toplu intiharı açık arayla önde gidiyor...

Sonra Alamutlu Hasan'ın (Sabbah) hayaleti çıktı karşımıza...

Dağlardaki Yaşlı Adam'ın yalancı cennetini, hançerli fedailerini hatırladık... Dumanlı kafayla işlenen siyasi cinayetlerin uluslararası literatüre katkısını düşündük: ‘‘Haşhaşî=Assassin (Suikastçı)’’

* * *

‘‘Bırakın gebersinler’’ diyen kafayla, ‘‘Devrim şehidi’’ (aziz?) yaratmaya çalışan örgütlerin ulaştıkları ortak ve kestirme çözümün ölüme methiye olması sadece rastlantı mı?

Öldürmeye meraklı ceberrut devletle, ölmeye hazır muhalefet...

İki cami arasında binamaz halkımız...

Gerilime dayanaksız ve yetersiz entelektüel birikim aynı mantığı Güneydoğu'daki savaş paniğinde de dayatmaya kalkmıştı hatırlayın. Meşhur ve malum ‘‘Ver kurtul, vur kurtul’’ saçmalığı..

Halkımız o zaman da şaşıp kalmıştı.

Bugüne kadar devletle-örgüt arasında aktif tarafsızlık politikası daha güçlü olanın elini tutmaya yönelikti... Hiçbir itirazımız yok ve zaten devletin şiddette örgütü taklidi en hafif deyimiyle insanlık suçudur...

Ama ölüme mehtiye sersemliğine de karşı çıkmanın vakti gelmedi mi sizce? Topluma ölümden başka yol ve model öneremeyen kafaya yardım ve yataklık despot devletin propagandasına alet olmak ölçüsünde ayıp değil mi?

Öldüren devletin de, ölmeye bayılan muhalefetin de kahramanlık öykülerine karnımız tok artık...

Yazarın Tüm Yazıları