Enis Berberoğlu: Gizli raporun yanlışı

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

YAKLAŞIK bir haftadır, gizli CHP raporunu yazıyoruz.

Medya yavaş yavaş ilgilenmeye başladı, ama hükümetten hálá ses yok...

CHP'nin rapora konu ithamlara hedef olduğu dönemdeki genel başkanı Altan Öymen dün metinde yer alan bazı çarpıcı yanlışlara değindi, aktarıyoruz:

1) Önce maddi bir hata: Altan Öymen'in konuştuğu toplantı raporda yazıldığı gibi 8 Mart değil 8 Nisan tarihli...

2) Altan Öymen'in değindiği Türk Ceza Kanunu ile Terörle Mücadele kanunundaki maddeler birbirine karıştırıldı...

3) Altan Öymen'in ‘‘değiştirilsin’’ dediği maddelere ilişkin önerisi rapora ‘‘kaldırılsın’’ diye geçirildi.

4) Ve en önemlisi, ‘‘CHP yöneticilerinin şu an için HADEP'le ittifak düşüncemiz yok’’ açıklamasına rağmen raporda, ‘‘CHP'nin yapılacak ilk seçime HADEP ve benzeri çevrelerle ortak bir platformda girmeyi amaçladığı değerlendirilmiştir’’ denildi.

* * *

CHP'nin haziran ayında bizzat Başbakan tarafından raporda yer alan konular nedeniyle kamuoyu önünde suçlandığını hatırlatan Öymen'in tespitine katılıyoruz: ‘‘Başbakan'ın suçlamalarının dayanığının bu rapor olduğu izlenimi ortaya çıkmıştır. Bu izlenim doğruysa Başbakan bu gibi rapor çalışmalarının siyasi sorumluluğu yanında, bu raporun içeriğinin de sorumluluğunu taşımaktadır.’’

GÖRMEYENİNİZ çoktur, haberiniz olsun istedik, Deniz Gökçe dünkü finans yazısına ‘‘Umumhanedeki Bakireler’’ diye başlık attı. Önce banka fedailiği ile geçinemiyor, part-time iş arıyor sandık, ama yanılmışız...

Şaka bir yana, bir de baktık ki, koca adam yaşından-başından-sakalından utanmadan yine ağzını bozmuş herkese bulaşıyor.

Hayır böyle devam ederse yakında müstehcen yayından poşete -veya sığmazsa büyük boy çöp torbasına- girecek farkında değil...

Dünkü küfür edebiyatında ilk hedef bendenizim... Diğer kurbanlar SSK eski Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu, The Economist Dergisi (yanlış okumadınız, fedai ruhu sınır tanımıyor), Nezih Demirkent, ismini vermediği kıdemli bir yazar ile Ziraat Bankası genel müdürü... Deniz Gökçe, neden bu kadar nefret dolu, telaşlı, kime yaranmak istiyor, anlamak mümkün değil...

Hatta kendisi biliyor mu, o konuda da kuşkumuz var... Çünkü daha önceki gün ‘‘ekonomi bakanına’’ çatmak isterken kendisini kaybetti, kaleminden ‘‘Ekonomi Bankası’’ diye çıkıverdi... Bankaları çok sevmesine rağmen, ertesi gün düzeltme zahmetine katlanmadı.‘‘Belki de ne yaptığı bilmiyor’’ lafımız o kadar boşuna değil... (Yeri gelmişken, yazdığın gibi Alman Lisesi mezunu değilim, Deniz Gökçe, o bilgi de yanlış, bir daha salla belki bu kez tutturursun...)

Gazetesinin düzeltme servisinin dahi okumadığı yazılara hangi akla hizmetle yanıt yetiştirdiğime gelince... Yerden göğe haklısınız, zaten uyardınız, dinledim ve Deniz Gökçe'yi kendi haline bıraktım...

Ama dünkü küfür edebiyatında sadece bana ve saydığım isimlere değil, okura da hakaret vardı, ağrıma gitti, dayanamadım...

Efendim, Deniz Gökçe'nin hocalığına laf edince, iki öğrencisi elektronik postayla itiraz etti... Haftada 10'dan fazla yazı, bir TV programı, banka yönetim kurulu üyeliği, bankacılara kurs hocalığının yanı sıra bilime nasıl vakit ayırdığı konusundaki kuşkularım saklı kalmak üzere bu yanıtı ‘‘Karşı Görüş’’ köşesine aldım... Deniz Gökçe dün bu tavrım için ‘‘özür diledi’’ ifadesini kullandı...

Ne özürü Deniz Gökçe? O mesele seninle değil okurladır...

Gerekçem karşı görüşe saygıdır, eylemim köşemi tanıdığım, bildiğim tek patrona yani okura teslimden ibarettir. Yine göndersinler... Üstelik isteyen seni övmekle kalmayıp, bana sövsün, söz, yine basarım...

Sana gelince, belli ki gazete yazılarına dönük eleştirileri okuyacak kadar bile medeni cesaretin yok, elektronik posta kutunu açmaya korkuyorsun... Okurunla kavgalıysan neden yazıyorsun, kime hizmet ediyorsun... Öğrencilere böyle mi örnek olacaksın...

Yazarın Tüm Yazıları