Engin Akçakoca Uzan

Mahkemelerden yazı gelince Akçakoca'nın dava konusu yaptığı yazılarımı arşivden çıkarıp baktım. Çok şaşırdım.

Yazıların pek çoğunda ne Akçakoca'nın adı var, ne de BDDK ile ilgili bir konu.

Mesela birinde Kemal Uzan'ı eleştirmişim ve geçmişini anlatmışım. Akçakoca bu yazıya dava açmış. Bir diğer yazıda yine Kemal Uzan'ın Ali Sami Yen Stadı'nı inşa ettiğini ve stadın açıldığı gün çöktüğünü aktarmışım. Engin Akçakoca bunu da dava etmiş.

Anlamadım doğrusu.

Engin Akçakoca BDDK Başkanı mı, Kemal Uzan'ın avukatı mı?



CUMARTESİ günü Devlet Bakanı Kemal Derviş'in, kurtarılması planlanan bankaların ‘‘gerçek’’ durumunu bilmediğini ve bunu bir milletvekilinden öğrenince çok şaşırdığını yazmıştım.

Bir bankanın ‘‘sermaye yeterlilik rasyosu’’ -1617'ye, (eksi bin altı yüz on yedi) düşmüştü. Bu bankanın kredilerinin tamamı kendi grup şirketlerine açılmıştı.

Aynı bankanın bir yıl önce 500 trilyon lirayı biraz aşan açığı, bir yıl içinde 1.5 katrilyona dayanmıştı. Bütün bunlar bu bankayı denetleyen ‘‘Bankalar Yeminli Murakıbı’’nın raporunda yer alıyordu ve Hazine'den sorumlu Bakan Derviş'in rapordan haberi yoktu. En azından Derviş raporu kendisine gösteren milletvekiline ‘‘Bu raporu ben görmedim ama sizin de görmemiş olmanız lazım. Bu rapor sizin elinize geçmemeliydi’’ demişti.

Söz konusu raporu Kemal Derviş'e gösteren milletvekili ile dün telefonda görüştüm.

‘‘Gerçekten görmemiş olabilir mi?’’ diye sordum.

‘‘Bilmiyorum. Ama ben partimin de içinde bulunduğu bir hükümetin bakanına inanmak durumundayım. Görmedim dediyse görmemiştir. Ama artık gördü. Ve şimdi gereğini yapmak zorunda’’ dedi. ‘‘Gereği ne?’’ diye sordum.

‘‘Patronları tarafından soyulduğu aleni olan bu bankayı diğer bankalarla aynı kefeye koymayacak ve gerekli işlemleri başlatacaktır diye düşünüyorum’’ diye yanıtladı.

‘‘Peki ya başlatmaz ve bu bankayı diğer bankalarla aynı kefeye koyarsa!’’

Milletvekilinin yanıtı öz ve netti:

‘‘Öncelikle Meclis'te Derviş hakkında soruşturma önergesi verilmesi için harekete geçerim. İktidar ortakları bile böylesi bir rezalette Derviş'ten yana tavır alamazlar. Bu soruşturma önergesi Genel Kurul'dan öyle çabuk geçer ki, Derviş bile şaşırır. Sonrasında da bu raporu kim yazmış, kim saklamış, kim gereğini yapmamış hepsi bir bir ortaya çıkar.’’

Milletvekilinin söyledikleri kulağa hoş geliyor. Acaba böyle bir durumda da Derviş ‘‘İstifa ederim ha!’’ tehdidiyle işin içinden sıyrılmaya kalkabilir mi?



OTOYOLLARDAKİ aydınlatmaların özellikle yağışlı ve sisli havalarda yanmıyor olması beni çıldırtıyor.

Geçen hafta yine böyle bir durumla karşılaşınca, ‘‘Özellikle mi yapılıyor acaba’’ diye düşünüp Karayolları 17. Bölge Müdürlüğü'nü aradım.

Aradım ve ne kadar ‘‘aşağılık insanlarla’’ bir arada yaşadığımızı gördüm.

Aldığım bilgi korkunçtu.

Bazı ‘‘aşağılıklar’’ karayollarındaki direklere enerji taşıyan kabloları içinde ‘‘bakır’’ bulunduğu için çalıyorlar ve hurda bakır olarak satıyorlardı.

Sadece kablolar olsa iyi, pek çok yerde otoyol aydınlatmalarına enerji sağlayan ‘‘trafolar’’ bile çalınıyordu.

Çalınanın yerine yenisinin alınması için ödenek çıkması, alınması, takılması derken günler geçiyordu.

Zaten takılan da bir süre sonra yeniden çalınıyordu.

‘‘Bekçi koysanız’’ dedim.

Güldüler. Yüzlerce kilometre otoyolun neresine bekçi koyalım diyecekler zannettim.

Ona gülmemişler.

Birkaç kere bu hırsızlar karayolları görevlileri tarafından yakalanmış.

Ne mi olmuş, yakalanan hırsızlar karayolları görevlilerini dövüp, malları alıp gitmişler.

Gel de bunlara ‘‘Ne zaman adam oluruz’’ diye yaz.

Bunlar kim, adam olmak kim!



Gerçeklerin çirkinliğini, sahte imajların güzelliğine tercih ettiğimiz zaman.